Afrika (Biladüssudan)’da kurulmuş bir İslam devleti: Kanim-bornu ve Osmanlı ile münasebetleri


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: İsa Gökgedik

Danışman: İSMAİL SAFA ÜSTÜN

Özet:

Köklü bir geçmişe sahip olan Afrika’da pek çok yerel idare kurulmuştu. Özellikle Bilâdüssûdan coğrafyasında kurulan Müslüman Kânim-Bornu Sultanlığı bin yıla yakın uzun tarihiyle ayrı bir konuma sahipti. Soylarını Yemen’deki Arap Emiri Seyf b. Zûyezen’e dayandıran Seyfiyye hanedanı, XI. yüzyılda tarih sahnesine çıkan bu devleti XIX. asrın başına kadar yönetmişti. Seyfiyye sultanı Fûlânîlerin saldırıları sırasında Muhammed el-Emin el-Kânimî’yi yardım için çağırınca bu tarihten sonra idareyi Şehular olarak bilinen Kânimî ailesi ele geçirdi. Bu ailenin silsilesi günümüze kadar gelmiştir ve son şehu Ebubekir b. Ömer Garbai Nijerya’nın Bornu eyaletinde ikamet etmektedir. Zirve dönemini İdris Elevma zamanında yaşayan Kânim-Bornu devleti bundan çok kısa bir zaman önce Trablusgarp’taki Osmanlı paşaları ile ticari anlaşmalar yapmıştı. İdris döneminde ise doğrudan İstanbul’a elçiler gönderen Bornu sultanı ticaret ve hac yollarının güvenliği hakkındaki isteklerini bildirmişti. Osmanlı bu devleti resmi olarak tanımıştı ve taleplerine olumlu cevap vermişti. Ancak hem Kânim-Bornu hem de Trablusgarp tarafından kaynaklanan muhtelif sebeplerden dolayı iki taraf arasındaki ilişkiler iki buçuk asra yakın bir süre kopukluk yaşamıştı. Yine de ilişkilerin bir şekilde sürdüğünü söylemek mümkün olmakla birlikte bunu ispatlamak, bu dönemi kapsayan konuyla ilgili somut verilerin henüz gün yüzüne çıkmamış olmasından dolayı oldukça zordur. Fakat Kânimî ailesinin idareyi ele almasından hemen önce tekrar başlayan ilişkiler sömürgeci devletlerin bu topraklardaki istilasına kadar yoğun bir şekilde sürmüştü. Hilafete bağlılığını ve padişaha itaatini arz eden Kânim-Bornu sultanları bunu devlet geleneği haline getirmişti ve her yeni ‘may’ın başa geçişinde Osmanlı’ya tâbi olma isteği İstanbul’a bildirilmişti. Bunun mukabilinde Osmanlı padişahları, buradaki idarecilerin taltif edilmesi ve gönüllerinin alınması için bütün imkânlarını seferber etmişti. Üstelik Afrika’yı kırıp geçiren sömürgeci devletlerin saldırıları karşısında Osmanlı Devleti Kânim-Bornu halkı için hem fiilî hem de hukukî olarak büyük bir mücadele vermişti. Ayrıca hinterland kaidesi gereğince bu coğrafyanın Osmanlı Devleti’nin nüfuz alanına dâhil olduğunu yoğun bir mesai çerçevesinde ispat etmeye çalışmıştı. Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Afrika, Kânim, Bornu, Bilâdüssûdan, Fizan, Trablusgarp, Çad, Nijerya. SUMMARY In the deeply rooted history of Africa, many local administrations had been established. Specifically, the Islamic sultanate of Kanem-Bornu with its near thousand year history established on the geography of Bilad Al-Sudan was one administration that possessed an exclusive and distinguishing status. The Saifawa dynasty which attributed their genealogy to the Arab Chief Sayf ibn Dhi-Yazan had entered the stage of history in the 11th century, administering the state until the beginning of the 19th century. During the attacks of the Fulani, the Saifawa Sultan’s cry for help from Muhammad al-Amin al-Kanemi had consequently seen the the Kanemi family, also known as the Shehus, take over administration. This family lineage has preserved its presence till today and its last shehu Abubakr b. Omar Garbai currently resides in the state of Bornu, Nigeria. Not long before Kanem-Bornu’s golden age which was seen during the reign of Idris Alooma, they had made commercial treaties with Ottoman Generals of Tripolitania. It wasn’t until the reign of Idris that delegates had been sent to Istanbul to attain information in regards to trade and the security of the routes to Mecca. The Ottoman Empire had officially recognized this state and had provided positive responses to their requirements. However, due to different reasons originating from both the Kanem-Bornu and Tripolitania administrations, relations had been ruptured for nearly two and a half centuries. It may be possible that during this time ties had somehow continued, however no tangible data encompassing this period has yet come to light. Before the Kanemi family had attained administration, relations with the Ottoman Empire had already begun and had continued until the occupation of imperialist forces. It had become a custom of the Kanem-Bornu Sultans to swear allegiance to the Caliphate and submission to the Ottoman Sultans and whenever a new Mai had been appointed, their request to be tied to the Ottoman Empire would be informed to Istanbul. In correspondence to this, Ottoman Sultans had mobilized every opportunity to reward and please the administrators. Moreover, the Ottoman Empire in support of Kanem-Bornu had shown both a physical and legal struggle against the attacks of the imperialist states which had decimated Africa. Furthermore, the Ottoman Empire in accordance to the Hinterland legislation had intensively worked to prove this geographical positioning as a domain under its influence. Keywords: Ottoman, Africa, Kanem, Bornu, Bilad Al-Sudan, Fezzan, Tripolitania, Chad, Nigeria.