Sosyolojik bir bakış açısıyla din-siyaset ilişkileri: ABD-Fransa karşılaştırması


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Özlem Ülker

Danışman: TALİP KÜÇÜKCAN

Özet:

20. yüzyılın ortalarından itibaren Batı’da yaşanan deprivatizasyon süreci, Amerika’daki farklı sekülerleşme tecrübesi, Üçüncü Dünya ülkelerinde sekülerleşmenin kabul görmemesi ve yeni gelişen demokrasilerde dinin etkin rol oynadığı alternatif modernleşme süreçleri, günümüzde dinin politik bir aktör olarak kamusal alana geri dönüşünün en belirgin göstergeleridir. Moderniteyle birlikte tesis edilen pozitivist paradigmanın yavaş yavaş etkinliğini yitirdiği, hem modernite öncesi geleneksel anlayışlardan hem de sekülerleşme teorilerinin yaklaşımlarından farklılaşarak dinin toplumsal hayatta ve politik alandaki yerine ilişkin yeni anlayışların ortaya çıktığı, din-siyaset ilişkilerinin dar din-devlet ayrılığı tartışmalarının ötesine geçip din-siyaset-toplum ilişkileri eksenine taşındığı, geleneksel siyaset anlayışının değiştiği ve toplumsal aktörlerin daha etkili olduğu bir siyasi çevrenin ortaya çıktığı bu dönemde din-siyaset ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliği doğmuştur. Biz çalışmamızda, tüm bu gelişmelerin din-siyaset ilişkileri üzerindeki etkisini demokratik ve seküler iki ülke olan Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’nın din politikaları üzerinden gözlemlemeye çalıştık. İki ülkenin felsefi gelenekleri, tarihsel, siyasal, toplumsal süreçleri, anayasal ve yasal düzenlemeleri, toplum yapıları ve uygulamalarındaki farklılaşmanın, farklı sekülerizm yorumlarını ve dolayısıyla farklı din politikalarını benimsemelerine yol açtığını gözlemledik. Fransa’da, assertive sekülerist bir tonu olan “laiklik” benimsenirken, Amerika’da pasif sekülerist olan “din özgürlüğü” din politikası olarak benimsenmiştir. Fransa, assertive sekülerist yaklaşımıyla İslam’ın kamusal alanda var olma talebini kendi sistemi için bir tehdit olarak algılayıp, kesin bir şekilde redderken; Amerika, pasif sekülerist yaklaşımıyla, Yeni Hıristiyan Sağ, Katoliklik, Yahudilik ve İslam’ın kamusal alan talebini din özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmiştir. Sonuçta, bugün, Fransa dinin deprivatizasyonu karşısında bir laiklik krizi yaşamaktadır; Amerika ise krizini 11 Eylül terörist saldırıları nedeniyle yaşamakta, güvenlik tedbirleri ve özgürlük prensibi arasında sıkışıp kalmaktadır. ANAHTAR KELİMELER: Din-siyaset ilişkisi, deprivatizasyon, kamusal alan ve din, laiklik, din özgürlüğü, assertive sekülerizm, pasif sekülerizm, Fransa, ABD. ABSTRACT By the mid of 20th century, deprivatization of religion in the West, the different experiment of secularization in the USA, the rejection of secularization in the Third World countries and the crucial role of religion in the new democracies indicate that religion returns to public sphere. So it is necessary to revise religion-politics relations in this period in which positivist paradigm gradually loses its efficiency; new approaches appear on the place of religion in society and politics, differantiating from both traditional perceptions and secularization theories; religion-politics relations are discussed in the axis of religion-politics-society beyond church-state separation; traditional politics understanding began to change and societal agents became active in the shaping of policies. In our study, we try to observe the effects of these all developments and transformations in religion-politics relations through policies of religion of two democratic and secular states: the United States of America and France. We concluded that two states adopted two different secularism types and religion policies because of the differences in their philosophical traditions, historical, political and social processes, constitutional and legal regulations and implementations. In France, assertive secularist “laicism” is adopted, whereas passive secularist “ religious freedom” is adopted as policy of religion in the USA. France, with its assertive secularist approach, perceives Islam’s demand for existing in public sphere as a threat to Republican regime and rigidly rejects this demand; whereas America see acceptable New Christian Right, Catholics, Jews and Muslims’ demands within the scope of religious freedom. In conclusion, today, France experiences a “laicism” crisis in the face of deprivatization of religion; the USA experiences a security crisis because of 9/11 terorist attacks and this security crisis causes “religious freedom” crisis. KEY WORDS: Religion-politics relation, deprivatization, public shpere and religion, laicism, religious freedom, assertive secularism, passive secularism, France, the United States of America.