Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2012
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Hafize Şule Albayrak
Danışman: ALİ KÖSE
Özet:Dinin modern dünyadaki yerinin klasik sekülerleşme teorisinden daha karmaşık analizlere ihtiyaç duyduğu günümüz toplumlarında dinin kamusal taleplerinin meşru karşılanmasına yönelik yaklaşımlar ön plana çıkmış; başta Habermas olmak üzere birçok düşünür ve sosyal bilimcinin belirttiği post-seküler süreçlerden bahsedilmeye başlanmıştır. Sekülerleşme tartışmalarında yeni yaklaşımların önemine dikkat çektiğimiz ve genel eğilimlere değindiğimiz çalışmamızda, kurumsal sekülerleşmenin ifadesi olan din-devlet ayrılığı ilkesinin çeşitli ülkelerde hangi formlara büründüğüne ışık tutarken; hususiyetle ABD’deki ilk siyasi yapılanmalar döneminden günümüze kadar dinin siyasi kültürdeki yeri incelenmiştir. Bu bağlamda Amerikan anayasasında benimsenen din-devlet ayrılığı ilkesinin bireysel dini özgürlükler ile kurumsal sekülerizm arasında bir denge gtiği gözlemlenmiş; ancak “ayrım duvarı”nın (wall of separation) temel metnini oluşturan I. Ek Madde o günden günümüze dek pek çok tartışmalara ve dava süreçlerine konu olmuştur. Bu çalışmada ABD’deki din-devlet ilişkileri incelenirken Amerikan eğitim sisteminin önemli bir tartışma alanı oluşturduğu dikkat çekmiş; ABD’de sekülerleşmenin eğitimdeki çatışma ve uzlaşma süreçleriyle takip edilebileceği ortaya konmuştur. Kuruluş döneminde Amerikan devlet okullarında benimsenen ve desteklenen Protestan yaklaşım, Katolikleri dışlamış; bu süreçte Katolikler kendi eğitim kurumlarını oluşturmaya yönelmişlerdir. Ayrıca zaman içinde devlet okullarının sekülerleştirilerek Protestan ruhtan arındırılması, muhafazakâr Protestan kitlelerin tepkisine yol açmıştır. Günümüzde Amerikan devlet okulları önemli oranda sekülerleşmiştir. Ancak Katolik eğitim kurumlarına devlet desteğinin sağlanamayışı ve devlet okullarında dini eğitimin verilemeyişi, her ne kadar din ve devlet arasında olduğu varsayılan ayrım duvarının eğitime yansıması olarak değerlendirilse de; son dönemlerde devletin sağladığı “eğitim çeki” (voucher) ve yönetiminde dini grup temsilcilerinin de yer alabildiği “sözleşmeli okullar” (charter school) gibi imkanlar Amerikan devletinin din eğitimine dolaylı destek sağladığının birer işareti olarak değerlendirilmiştir. Son tahlilde bu türden uygulamalar, etnik ve dinsel çoğulculuğun yüksek olduğu ABD’de bireysel özgürlüklerin korunabilmesi için esnek bir din-devlet ayrımının benimsendiğine işaret etmektedir. ABSTRACT Visibility of religion in the public sphere, as referred by Habermas, has been considered a legitimate demand in the post-secular era. Thereby, contemporary understandings of secularism require a deeper analysis and a more complex framework than offered by the classical understandings and fin de siècle version of secularism. A part of my aim in this dissertation has been to clarify the modes of state/religion separation with reference to some of the fundemental issues of secularism. Analyzing these processes at the institutional level, which is one of the most detaching aspects of secularism, allowed me to further understand how different forms of statereligion separation emerged in different countries. Following this introductory section, I concentrated on the US experience and how religion became effective on the American political culture during the state building period ab ovo. Apparently, the US Constitution guarantees individual religious liberties while obtaining a clear cut balance between state and religion which decisively exclude the institutional aspects of religion from the public sphere. Nevertheless, this balance of distinction, as clarified in the First Amendment of the US Constitution, has been a subject of several debates, Supreme Court cases and has been violated many times. This work is written with the belief that religious demands in the educational system have a key role in these discussions. The US education system stands as a particularly important case for analyzing state/religion relationship as an area of contest over secularism. The US education system in its foundational years internalized Protestant ethos which was inclined to exclude the Catholics. Over time, this sectarian character of the education system led Catholics to establish their own schools, while the Protestant character of public schools rapidly declined in the name of secularism. The exclusion of religion from the US public schools and the uncompromising lack of the State support for Catholic parochial schools reflect a ‘pure’ secular approach on behalf of the US state. However, a close examination of the issue reveals that a number of recent state policies violate the secular principles in favor of religious liberties. Open rooms for equivocations, state support on education by vouchers paid to families who send their children to religious schools, state- supported charter schools which provide opportunities for religious education are some of the examples illustrating how the US state supports religious education indirectly. A close examination of these State practices –in the final part of the dissertation- illustrates a more flexible interpretation of secularism in the US which prioritize the protection of individual liberties as a way to maintain its increasingly pluralistic society.