Cam iyonomer esaslı fissür örtücünün, farklı yüzey hazırlama teknikleri uygulanarak, çürüksüz ve çürüklü mine mikrosertliğine ve adaptasyonuna etkisinin in-vitro olarak incelenmesi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2008

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Eda Altınok Haznedaroğlu

Özet:

Cam İyonomer Esaslı Fissür Örtücünün, Farklı Yüzey Hazırlama Teknikleri Uygulanarak, Çürüksüz Ve Çürüklü Mine Mikrosertliğine Ve Adaptasyonuna Etkisinin In-Vitro Olarak İncelenmesi Bu çalışmanın amacı, yüksek oranda fluorid içeren cam iyonomer esaslı fissür örtücü materyalinin retansiyonunu arttırmak için farklı yüzey hazırlama teknikleri uygulayarak, çürüklü ve çürüksüz mine mikrosertliğine ve adaptasyonuna etkisini in-vitro olarak incelemektir. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, cerrahi olarak çekilmiş 220 adet, LF ölçümü 0-5 olan 3. büyük azı dişi; ikinci bölümünde ise, 56 adet mine çürüklü 3. büyük azı dişi kullanıldı. Bu dişler kendi arasında çürüğünün derecesine göre iki gruba ayrıldı. Bu ayrımın yapımında kriter olarak LF yöntemi kullanıldı; buna göre skalada LF değeri 9-11 olanlar birinci grup; 15-22 olanlar ise ikinci grup olarak kabul edildi. Birinci grup 20’şer dişten oluşan 11 alt gruba (L: Lazer + Fuji VII, LP: Lazer + 20% Poliakrilik asit + Fuji VII, A: Air-abrazyon + Fuji VII, AP: Air-abrazyon + 20% Poliakrilik asit + Fuji VII, F: Fissürotomi + Fuji VII, FP: Fissürotomi + 20% Poliakrilik asit + Fuji VII, P: 20% Poliakrilik asit + cam iyonomer siman, K: Direkt Fuji VII uygulanması, R: Rezin grubu, C: Fuji IX grubu, N: Negatif kontrol grubu); ikinci grup ise 7’şer dişten oluşan 8 alt gruba ayrıldı (2 alt gruba ayrılan bu grupta da Fuji VII, Fuji IX, Rezin ve negatif kontrol grubu bulunmaktadır). Örnek dişlerin tümü; ilk 24 saat sonunda solüsyon değiştirildikten sonra, her hafta taze olarak hazırlanıp yenilenen yapay tükürük solüsyonunda bekletildi. Çürüksüz grupta bir ay sonunda örneklerin yarısından, üç ay sonunda da diğer yarısından bukko lingual yönde kesit alındı; bir yüzeyinde Vickers yöntemiyle sertlik ölçümü yapıldı. Çürüklü grup bir ay yapay tükürük solüsyonu içinde bekletildi ve birinci gruptaki işlemler aynı şekilde uygulandı. Her diş için fissür tabanından ve fissür yan duvarından materyale yakın ve uzak olmak üzere dört bölgeden toplam 12 ölçüm yapıldı. Her deney grubundan 2’şer örnek, materyal mine adaptasyonu açısından SEM’de incelendi. Çürüksüz grupta, bir ve üç ay sonunda fissür tabanı, yanı ve toplamda cam iyonomer materyaline yakın bölgede, materyale uzak bölgeden istatistiksel olarak anlamlı bir remineralizasyon artışı saptandı (p<0,05). CİS uygulanmadan önce poliakrilik asit uygulanması, lazer grubu dışındaki gruplarda; istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek remineralizasyon artışını sağladı. Çürüklü grupta ise, Fuji VII uygulanan az ve çok çürüklü grupların remineralizasyon artışı Fuji IX ve rezin gruplarından istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Çürük oranı daha düşük olan a grubundaki mikrosertlik ölçümleri; çürük oranı daha yüksek olan b grubundaki mikrosertlik ölçümlerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. SEM incelemelerine göre poliakrilik asit ile yüzey düzenlemesi yapıldıktan sonra CİS uygulanan gruplarda materyal mine bağlantısının daha iyi olduğu görüldü. Lazer uygulanan grupta materyal mine bağlantısının çok iyi olduğu saptandı. Sonuç olarak, yüksek fluorid içeren CİS materyalinin, mine mikrosertliğini arttırdığı görülmekte ve rezin esaslı fissür örtücünün uygulanamadığı vakalarda alternatif olabileceği düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Cam iyonomer siman, fissür örtücü, mikrosertlik, remineralizasyon, SEM SUMMARY The Effect Of A Glass Ionomer Sealant To The Microhardness And Adaptation Of The Non-carious Or Carious Fissure Enamel With Or Without Different Surface PreparationTechniques The aim of this in vitro study was to investigate the effect of a high fluoride containing glass ionomer sealant (GIC) material on the hardness of the fissure enamel with or without carious and its adaptation by implementing different surface preparation techniques to increase its retention. This study consisted of two parts. In the first part 220 extracted third molars having LF measurement less than 5 were used. They were divided into 8 Fuji VII and 3 control subgroups consisting of 20 teeth each: Fuji VII subgroups were K-direct Fuji VII, L-laser, A-air abrasion, F-bur, P-polyacrylic acid, LP-laser and polyacrylic acid, AP-air abrasion and polyacrylic acid, FP-bur and polyacrylic acid; control subgroups were C-Fuji IX, R-resin sealant, N-negative control.In the second part two groups were formed: Group a-28 third molars having LF measurement between 9 and 11, and group b-28 third molars having LF measurement between 15 and 22. Both groups consisted of 4 subgroups: P, C, R and N. Half of each subgroup of the first part and all teeth from second part were kept in artificial saliva for one month whereas the other half of the first part for 3 months. Artificial saliva was changed with a fresh solution each week. Then the samples were sectioned buccolingually and micro-hardness measurements were carried out using Vickers apparatus. For each tooth 12 measurements were performed on four regions of the enamel: 1-close to the sealant or 2-far from sealant on the fissure side wall; 3-close to sealant or 4-far from the sealant on the fissure base. And finally two samples from each subgroup were examined by scanning electron microscopy (SEM). The results showed that the hardness of the all enamels closer to the sealant was indeed higher than those far from the sealant and similarly, side walls were harder than basal walls of the fissure enamel. In the first part of the study there were statistically significant differences between hardness of the fissure enamel of Fuji VII groups (K, L, A, F, P, LP, AP and FP) and control groups (C, R, N) on both sides closer to the sealant (p<0.05). Conditioning the enamel with polyacrylic acid also showed significantly increased enamel hardness on all treatment groups (P>K, AP>A, FP>F) (p<0.05) except LP group which was not statistically different from L group. L and LP groups had the hardest values in all groups. Three months results were significantly different in FP, L, C, R and N groups. In the second part, all hardness values in group “a” were higher than group “b” and hardness of P was only different from R and N group and not C group which was another GIC. SEM pictures showed improved adaptation of the GIC when applied after laser treatment of the non-carious enamel but still resin sealant had better connection to the enamel than the GIC’s. In carious enamel however, resin sealant lost its integrity and GIC showed comparable advantages. As a conclusion of this in vitro study, GIC with higher fluoride content seemed to improve enamel hardness of the fissure enamel and could be regarded as an alternative material in cases where resin sealant applications are questionable. Key words: Glass ionomer cement, fissure sealant, microhardness, remineralization, SEM