Anadolu Selçuklu başkentinde dini mimaride devşirme malzeme kullanımı


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ZEKİ BOLEKEN

Danışman: TAYFUN AKKAYA

Özet:

Konya ve çevresi; Anadolu’nun merkezinde, ticaret yollarının kesişme noktasında bulunması sebebiyle, Neolitik Çağ’dan itibaren önemli bir iskân sahası olmuştur. Hitit, Frig, Roma ve Bizans uygarlıkları sonrasında, Anadolu Selçuklu şehri olarak Konya, önemli ve çok sayıda imar faaliyetinin gerçekleştiği başkent konumuna yükselmiştir. Konya ve diğer Anadolu Selçuklu şehirlerinde; günümüze ulaşan, farklı işlevlere sahip birçok yapı, yoğun devşirme malzeme kullanımı ile de dikkat çekicidir. Anadolu Selçuklu başkenti Konya’da, Ilgın ve Akşehir ilçeleri de dâhil olmak üzere, dini mimari başlığı altında bir araya getirilen; cami, mescit, medrese, türbe, zaviye ve tekke gibi farklı türde toplam kırk yapıda devşirme malzeme kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu örneklerden on sekizi mescit, on beşi türbe, dördü cami ve geriye kalan üç yapı birer örnekle temsil edilen; zaviye, tekke ve medresedir. Kullanılan devşirme malzemelerden sütun, sütun başlığı, sütun kaidesi, lento ve sövelerin işlevleri doğrultusunda kullanıldıkları tespit edilmiştir. Diğer taraftan levha, templon sütunu, arşitrav, pencere ve niş çerçevesi, ambon yan levhası, templon payesi, templon levhası ve lahit sandığı gibi çeşitli parçalar genellikle süsleme unsuru olarak kullanılmışlardır. Biçim, malzeme ve sahip olduğu dekoratif unsurlar açısından niteliği yüksek devşirme malzemelerin yanında, yüzeyindeki tek bir farklı unsurla ya da boyutları ile devşirme malzeme olduğu anlaşılan, niteliği düşük parçaların, sadece inşa malzemesi olarak özellikle yapıların temel seviyesinde, bol miktarda kullanıldıkları görülmektedir. Devşirme malzeme kullanıldığı tespit edilen yapılarda, dikkat çeken önemli bir husus, çeşitli nedenlerle meydana gelen değişimlerdir. Özellikle onarımlar sırasında gerçekleşen değişim, son yıllarda Akşehir’de Hacı Hamza Mescidi, Kileci Mescidi, Kızılca Mescit ve Ulu Cami’de tamamlanan restorasyonlar sonrasında net bir şekilde gözlemlenebilir. SUMMARY Konya and its surroundings have always been an important settlement area, since they are located at the centre of the Anatolia and in the middle of the crossroads of the trade routes. After Hittite, Phrygian, Roman and Byzantine civilizations, Konya, as a city of Anatolian Seljuk became the capital where lots of construction activities were carried out. The buildings located in Konya and in other Anatolian Seljuk’s cities, which survive today, stand out with intensive usage of spolia materials. It is found out that, the spolia materials were used in the forty different buildings such as madrasah, masjid, tomb and dervish lounge. These buildings, which are located in the capital of the Anatolian Seljuk and its districs; Ilgın and Akşehir, are clustered under the heading of ‘religious architecture’. 18 of these examples are masjids, 15 of them are tombs, 4 of them are mosques and the rest of them include a dervish lodge and a madrasah. It is detected that in these buildings, the spolia materials such as columns, capitals, column bases, lintels and frames are used to serve their original purposes. On the other hand the other various pieces like carved plaques, ambo, ambo stringboards, piers, and sarcophagus chests are mostly utilized as decorative elements. It is observed that in addition to the spolia materials which were highly qualified in terms of structure, material and decorative elements, large amount of low quality materials which are revealed to be spolia with different surface elements or size were used particularly in the construction foundation of these buildings solely as a building material. Another important characteristic of these buildings which comprise spolia materials is the changes that resulted from various reasons. Especially, the changes that were caused by recent restorations can be best seen clearly in the masjids of Hacı Hamza, Kileci, Kızılca and Ulu Mosque in Akşehir.