Bedenini sanat nesnesi olarak kullanan kadın sanatçıların sosyolojik açıdan irdelenmesi


Tezin Türü: Sanatta Yeterlik

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2008

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: DÜRİYE KOZLU

Danışman: DEVABİL KARA

Özet:

Sosyal yapıların sürekli değişen formlarının algılanışı ve bu yapılar içinde çeşitli grupların bu değişim için yaptıkları katkılar şüphesiz tartışılmaz. Kadınlarda bu gruplardan biri olarak bu yaptıklarıyla önemli role sahiptir. Yaptıkları eylemler, geliştirdikleri düşünceler ile toplumsal farkların ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesi için önemli adımlar atmışlardır. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olabilmek için giriştikleri bu hareket çeşitli gruplara da örnek olmuştur. Amerika’da başlayan feminist hareket zamanla Avrupa’ya yayılmış ve feminist hareket de farklılıkların içinde çoğalarak yeni tanımlara ulaşmıştır. 1960’lı yılların diğer hareketleri içinde feministlerin sesi oldukça güçlüdür. Bu dönem içinde elde edilmeye çalışılan pek çok hak için eylemler yapılır, sloganlar atılır. İşte bu noktada bazı kadın sanatçıların gerçekleştirdikleri performanslar bedenin kullandığı ilk sanat çalışmalarıdır. Erkek sanatçıların “Body Art” için ürettikleri kadınları cesaretlendiren noktadadır. Kadınların toplumsal yapıda erkekten sonra gelmesi mitolojiye, dinsel olgulara, dilin yapısına, psikanalize… dayandırılabilir. Özellikle “oedipus kompleksi” kadınların kendilerini oluşturamamalarının nedeni olarak gösterilir. Buna bağlı olarak bazı kadın düşünürler kadınların kendini oluşturamamasındaki en önemli engelin dil olduğunu savunurlar. Çünkü dil ile oluşturulan söz ve yazıda kadın söylemez, anlatmaz. Hatta erkekler kadının nasıl olması gerektiğini dille oluşturur. Kadının söze ve yazıya katılmadığı her an ise onun tarih yazımına da katılmadığını göstermektedir. Kadın dille oluşturulan ikili kavramları hayatının her alanında hisseder. Toplumsal cinsiyet ayrımı ise kadının yaşamının her noktasında vardır. Doğal yapısının ona verdiği annelik kadının görevleri arasında önemli bir noktadadır. Annelikle beraber kadın ailenin doğal bakıcısı olarak görülmekte, eve ait olan görev ve sorumluluklar ona bırakılmaktadır. İş yaşamında da erkek, kadın ayrımını yaşamakta ve düşük ücretle çalışmaktadır. Bu arada kadınların bedenlerinin seyirlik nesne olarak görülmesi nedeniyle tüketim odakları kadınlara yönelir. Kadınlardan daha güzel, ince, bakımlı olması… gibi şeyler istenerek kadın bedeni üzerinde iktidar oluşturulmaya çalışılır. Kadın sanatçılar 1960’lardan sonra bedenlerini sanat nesnesi olarak kullanmaktan çekinmeyerek büyük bir adım atarlar. Bugüne kadar sanat tarihinde kadın bedeni erkek için sunulandı. Bu anlayışı sarsan kadınlar kendi bedenlerini kullanarak, bedenlerinin kendilerine ait olduğunu gösterirler. Aynı zamanda yaptıklarıyla hem sanata hem de yaşama dair sorunlara değinirler. SUMMARY The perception on the continuously changing shape of social structures as well as the contribution to such changes by various social groups within these structures is, with no doubt, indisputable. As part of the said groups and courtesy of their contribution, women too play a principal role as they have made major steps to eliminate or minimize social differences by means of taking actions and developing opinions. Such movement as initiated by women in order to achieve equal rights with men has also become an example for a variety of groups. Launched in America, the feminist movement has become widespread throughout Europe with time, gaining new descriptions as it increased within diversities. Among further movements of the 60’s, the voice of feminists is quite prevailing. During this era, actions were taken and slogans shouted in the effort of standing up for many rights that were tried to be achieved. Right at this point, performances by a few female artists were to be the first artworks in which the body was featured. Women have been encouraged by the results of “Body Art” performed by male artists. The neglected position of women in the society compared to men can be based on mythology, religious factors, linguistics, psychoanalysis, etc. “Oedipus Complex” in particular is claimed to be the reason for the failure of women in expressing themselves. Consequently, some female philosophers argue that language is the most important barrier for feminine self-expression since women are shunned in verbal and written literature. Moreover, it is the males who use language to dictate the form a woman is supposed to have. Each and every moment in which the woman does not partake in verbal and written expression is also a sign of her non-participation in written history development. The woman perceives the binary concepts resulting from language in every stage of her life. On the other hand, social gender discrimination exists in the overall female life. Maternity as the result of her natural anatomy has an important place among her duties. In her maternal role, the woman is considered as the default caretaker of the family while duties and responsibilities concerning the home are assigned to her. The same male-female discrimination also applies to her business life where she is employed for a less salary. Consumption is focused on women as the female body is perceived as a visual object. There is a constant attempt of ruling over the female body by placing demands on women for beauty, fitness, being presentable, etc. During the post 60’s, female artists put a considerable step by not hesitating to use their body as an artistic object. Throughout the history of arts until now, the female body has been presented to the male audience. Devastating this perception, women own up their bodies by using it while at the same time, their performance refers to issues in both arts and life.