Şemseddin ed-Dâmegânî ve İtikadî İslam Mezheplerine Yaklaşımı


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Şeyma AYDIN

Danışman: Mehmet Ümit

Özet:

Şemseddin ed-Dameğânî ve itikâdî İslâm mezheplerine yaklaşımı

Fırkalaşma olgusunun nüveleri, İslâm tarihinde Hz. Peygamber'in vefatından sonra hulefa-i raşidîn döneminde ortaya çıkmaya başlamıştır. İslâm toplumunda farklı sosyal, siyasî ve kültürel etkenlerin yanısıra, dinî öğretilerin farklı yorumlanması ile birlikte, değişik görüşler ortaya çıkmış ve zamanla itikâdî ve siyasî alandaki farklılıklar İslâm mezheplerin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Bu süreç içerisinde teşekkül eden fırkalar, hem kendi öğretilerini ortaya koymak hem de karşıt görüşlere eleştiriler yöneltmek için eserler kaleme almaya başlamışlardır. Elinizdeki çalışmada, Hicrî VII. Yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Şemseddin ed-Dameğânî'nin, el-Cevheretü'l-hâlisa ani'ş-şevaib fi'l-akaidi'l-menkume ala cemi'l-mezâhib adlı eserinden hareketle İtikâdî İslâm mezheplerine yaklaşımı ele alınmıştır. Tez giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde tezle ilgili genel bilgilerle birlikte metod ve kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Şemseddin ed-Dameğânî'nin hayatı, eseri, yaşadığı sosyo-kültürel, siyasi ortam ve eserinde yararlandığı kaynaklar ele alınmıştır. İkinci bölümde ise el-Cevheretü'l-hâlisa adlı kitabını merkeze alarak, Şemseddin ed-Dameğânî'nin kendi döneminde yaşayan mezhepleri nasıl ele aldığı, nasıl tasnif ettiği ve onlara ne gibi eleştiriler yönelttiği değerlendirilmiştir. Bu görüşleri değerlendirilirken bir yandan da Dameğânî'nin genel olarak vermiş olduğu bazı görüşlerin, hangi mezhebe ait olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bölümün sonunda ise Şemseddin ed-Dameğânî'nin mezheplere dair kendi tercih ettiği yaklaşıma yer verilmiştir. Dameğânî, mezheplerin birbirlerine tekfir ithamlarında bulunduğu bir çağda yaşamış, bu tekfir ithamlarının ölçüsüzce yapılmasından rahatsızlık duymuş, arkadaşının sorusu üzerine de mezhepler hakkındaki görüşlerine dair el-Cevheretü'l-hâlisa'yı kaleme almıştır. Eserinde, Bâtıniyye dışında hiçbir mezhebi doğrudan tekfir edilemeyeceğini belirtmiş, mezheplere yönelik eleştirilerini aklî ve naklî delillerle temellendirmiştir. Kendisinin ilim yolculukları ve birikimi sonucunda herhangi bir mezhebe mensubiyeti olmamakla birlikte Ehl-i sünnet içerisinden Sûfîyye'den, Şîa içerisinden de Zeydîlerin zahit olanlarından takdirle söz etmiştir.