Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2003
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Alim Kurtkaya
Danışman: VAHDETTİN ENGİN
Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
Özet:Birey ve toplum için vazgeçilmez bir öneme sahip olan eğitim-öğretim, okuma-yazma, aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren önemli ölçütlerden biridir. İnsanın doğumundan ölümüne kadar çeşitli şekillerde gerçekleşen eğitim; okul ortamında gerçekleştiriliyorsa örgün eğitim, okul dışında gerçekleşiyorsa yaygın/yetişkin eğitimi adını alır. Toplumdaki her bireyin ve yaşı ilerlemiş yetişkinlerin örgün eğitimden yararlandırılamaması, toplumsal değişme, teknolojik gelişme, devrimlerle ortaya çıkan yeniliklerin öğrenilmesi yetişkin eğitimini zorunlu kılmaktadır. Her bireyin hakkı ve çağdaş bir ülke olmanın vazgeçilmez koşulu sayılan okuma-yazma bu zorunluluklardan biridir. Türkler toplumlarında yaşam biçimlerine uygun olarak şekillenen yetişkin eğitimi; gelenek, görenek ve toplumsal kuralların, sözlü ve kulaktan kulağa aktarılması ile gerçekleşmiştir. Osmanlı ve Selçukluların yükselme dönemlerinde bilinçli ve kurumsal olarak başarılı bir şekilde uygulanan yetişkin eğitimi gerileme dönemlerinde ülkenin içine düştüğü kötü durumdan etkilenerek özelliklerini kaybetmişlerdir. Yetişkin eğitiminde canlanma Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk tarafından başlatılmış, Cumhuriyetin ilanı ve gerçekleştirilen eğitim reformları ile olması gereken duruma getirilmiştir. Bu dönemde kurulan yetişkin eğitimi kurumları ile halk eğitilmeye başlanmış, ilerde tüm ülkeyi kapsayacak şekilde yürütülecek yetişkin eğitim çalışmalarının alt yapısı oluşturulmuştur. Tarihinin en önemli buluşlarından biri olan yazının zamanla gelişmesi ve her ulusun diline özgü şekil alması doğaldı. Kendilerine özgü yazı geliştiren Türkler, İslamiyet'i kabul ettiklerinde kutsal olduğu düşünülen Arap yazısını kullanmaya başlamışlardır. Arap yazısının Türk diline uygun düşmemesi, bu yazının ıslah edilmesi yolunda çalışmaların düzenlenmesine yol açmış, ancak ıslahat hareketlerinden istenilen sonuç alınamamıştır. Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen devrimlerle çağdaş batı uygarlığı yolunda önemli adımlar atılmış sıra Türk diline uygun düşmeyen Arap harflerinin yeni Türk harfleriyle değiştirilmesine gelmiştir. Arap yazısının siyasi idare ve büyük bir aydın kesimi tarafından kutsal kabul edildiği bir ortamda gerçekleştirilen Harf İnkılâbının başarılı olması için yeni yazının geniş halk kitlelerine yaygınlaştırılmasına başlanmıştır. 1928 yılının Ağustosundan itibaren hızlı bir şekilde girişilen okuma-yazma seferberliğinin önderliğini Başöğretmen olarak Atatürk yurt gezileriyle başlatmıştır. Gittiği her yerde her fırsatı değerlendirerek, her kesimden insana yeni Türk harflerini tanıttı, yazdırdı, okuttu ve hatta imtihandan geçirdi. Atatürk ayrıca yazı konusunda kargaşa yaratılan konuların çözümünde, ülkede başlatılacak okuma-yazma seferberliğinin planlanmasında, yazıyla ilgili hemen her konuda liderlik vasfını başarıyla sergiledi. Yeni Türk harfleri henüz yasallaşmamışken ülkede başlatılan okuma-yazma seferberliği ile ülke baştan aşağı dershaneye dönüştürülmüş öncelikle, öğretmenler, devlet çalışanları ve memurlar, aydınlar, bir kısım halk kesimi Türk harfleriyle okuma-yazma öğrenmesi sağlanmıştır. 1 Kasım 1928 günü Türk Harfleri yasası Mecliste kabul edildiğinde devlet işlerinde kargaşa yaşanmadan yeni yazıya geçilmiş, inkılâbın başarısı hemen hemen kesinleşmiştir. Harf İnkılâbının bir amacı da yeni Türk yazısının geniş halk kesimine yaygınlaştırılması, okur-yazar oranının artırılmasıydı. Bu amaçla Başöğretmenliğini Atatürk'ün üstlendiği, inkılâp hareketinin bir parçası olan Millet Mektepleri organizasyonu oluşturuldu. Millet Mektepleri ile bütün halkın eğitilmesi planlı ve geniş çapta yürütülmeye başlanmış, yurdun dört bir yanında, en ücra köşesinde bile kadın-erkek, genç-yaşlı herkes mekteplere akın etmiştir. İnkılabın coşkusu ve heyecanı içinde Millet mekteplerinin ilk yıllarda gösterdiği başarı sonraki yıllarda düşmeye başlamıştır. 1935 yılında okur-yazar olması gereken nüfus %10,6'dan %19,3'e, yükselmesinde 1945'te halkın yaklaşık üçte birinin okur-yazar olmasında en büyük pay Millet Mekteplerine aitti. Bu artış eskiye oranla büyük bir başarıydı ancak Harf inkılâbında hedeflenenin altında kalınmıştı. Millet Mekteplerinin dışında çeşitli eğitim amaçlı kurulan yetişkin eğitimi niteliğindeki kurumlarda okuma-yazma eğitimine yer vermişlerdir. Atatürk'ün önderliğinde 1932'de kurulan Halkevleri, daha çok kültür ve sanatsal ağırlıklı eğitimin yanında okuma-yazma eğitimine de yer vermiştir. Harf inkılâbının ilanından itibaren orduda, 1936 yılından sonra özellikle köylere eğitmen yetiştirmek üzere kurulan yetişkin eğitim kurumlarında, çeşitli özel kurumlar ve derneklerde okuma-yazma kursları düzenlemiştir. Atatürk'ün ölümünden sonra halkın tamamını okur-yazar hale getirme hedefinden uzak bir eğitim anlayışının sürmesi, günümüze kadar çeşitli dönemlerde okuma-yazma kampanyalarının düzenlenmesine sebep olmuştur.