1980 sonrası Türk sinemasında yaşlılık ve yalnızlık filmleri “elveda istanbul”


Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Orhan Emek

Danışman: NİGAR ÇAPAN KAVRUK

Özet:

1980 SONRASI TÜRK SİNEMASINDA YAŞLILIK VE YALNIZLIK FİLMLERİ “ELVEDA İSTANBUL” Toplumlar ne kadar saklamaya ve kabullenmemeye çalışırsa çalışsın, dünyanın hızla yaşlandığını ve yeni bir “yaşlı sınıfının” ortaya çıkmaya başladığı ve gelecekte toplumların nüfuslarında hâkim hale gelecekleri artık bir gerçek. 2030 yılında dünyada 65 yaş ve üzerindeki nüfusun 1,4 milyara ulaşacağı ön görülmektedir. DPT tarafından hazırlanan projeksiyonlara göre; Türkiye’de 60 yaş ve üzerindeki kişilerin sayısının, 2025 yılında 12.055.400 civarında olacağı bildirilmektedir. Türkiye, bu gün olduğu gibi gelecekte de yaşlı nüfus ve yaşlılık sorunlarıyla yoğun olarak karşılaşacaktır.Bu durum;üretimi, tüketimi, toplumsal iş bölümünü, siyaseti, aileyi, eğlence kültürünü, şehir mimarisini, felsefeyi,dini inançları,ahlakı, sanatı ve sinemayı da çok değişik boyutlarda etkileyecektir. Türk sinemasında, 1980’lerden başlayarak ”yaşlılık” olgusunun farkına varılmış ve önceki dönemlerde görülmemiş sayıda “yaşlı filmleri” çekilmiştir. Bu çalışmada ele alınan 9 Türk filminin ortak özelliği “yaşlılık” üzerinden gelenek ile modernitenin, aile değerlerinin ve “yeni orta sınıf ahlakının” sorgulanmasıdır. Bu filmlerin çoğu karakterlerini etken değil, edilgen ve sorunlu bir yaşlı portresi olarak çizmişlerdir. Bugünkü bakış açısı, bakıma muhtaç yaşlı ve onlara bakamayan aileler ile çocuklarının karşılaştıkları zorluklar, günlük hayatlarına yansıyan sorunlar şeklindedir. Çalışmanın amacı; yaşlı nüfusun çoğalmasıyla, yaşlılık olgusunun önümüzdeki yıllarda tüm dünyayı ve Türkiye’yi de etkileyeceğine ve bu değişimin sinemaya da yansıyarak daha çok “Yaşlılık Filmleri” nin çekileceğine ve yaşlılık filmlerinin sinemada yeni bir tür olduğuna dikkat çekmektir. OLD AGE AND LONELİNESS FİLMS İN TURKİSH CİNEMA AFTER 1980, "GOODBYE İSTANBUL" ABSTRACT No matter how much societies try to hide or deny, it is a fact that the world is rapidly getting older, and a new "old-people class" is emerging, and they will dominate the populations of the societies in the future. By the year 2030, the number of people 65 and above will reach 1.4 billion. According to the projections made by DPT, the number of people 60 or older in Turkey will reach 12,055,400 by the year 2025. As in today, Turkey will experience great problems in relation to old population and old age in the future as well. This situation will affect production, consumption, social division of labor, politics, family, entertainment culture, urban architecture, philosophy, religious police, models, art and cinema on very different levels. Starting in 1980s, Turkish cinema became aware of the phenomenon of "old age", and started to make "old people films” in unseen numbers. The common characteristic of the 9 Turkish films analyzed in this study is the their examination of modernity, family values and the new middle-class morals based on the phenomenon of old age.Most of these films include old characters who are passive and who are problematic. The modern point of view is that old people need care and their families are unable to look after them, that their children experience great difficulties, and that they encounter many problems which are reflected in their daily lives. The purpose of this study is to draw attention to the fact that as the old population increases, the phenomenon of old age will affect the entire world and Turkey, and that this change will be reflected in the cinema, and more "old people films” will be made in the future.