Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2019
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: GAMZE KURTULUŞ
Danışman: Filiz Vardar
Özet:
Aluminyum (Al)
bitki beslenmesinde gerekli olmadığı halde yer kabuğu kütlesinin % 8.1’ ini
oluşturan, oksijen ve silikondan sonra en çok bulunan metalik bir elementtir.
Spesifik ve biyolojik işlevi henüz aydınlatılamamıştır. Çeşitli çevresel
faktörler nedeni ile toprağın asiditesi artar ise Al çözünüp toksik forma
dönüşür. Asidik topraklarda genellikle 10-100 µM arasında değişen
konsantrasyonlarda bulunan çözünmüş Al, bitkiler için büyümeyi engelleyici
önemli bir faktördür. Yaptığımız çalışma ile dünya genelinde ekonomik öneme
sahip buğday (Triticum aestivum L.)’da
oluşturulmuş olan Al toksisitesi kitosan uygulaması ile ilk kez iyileştirilmeye
çalışılmıştır. Bu çalışma sonucunda çeşitli morfolojik, sitolojik, biyokimyasal
ve moleküler yöntemler kullanılarak Al’ye maruz bırakılmış köklerle kitosan
uygulamasıyla iyileştirilmiş kökler karşılaştırılmıştır. Ankara Tarımsal
Araştırma Merkezi’nden temin edilen buğday tohumları materyal olarak
kullanılmıştır. Tohumlar petri kabında 96 saat boyunca farklı solüsyonlarda
çimlendirilmiştir. Kontrol grubu olarak distile su kullanılmıştır. 100 µM AlCl3
solüsyonu (pH 4.5) kullanılarak toksisite oluşturulmuştur. Oluşan Al toksisitesinin
iyileştirilmesi için kökler; 0.1 mg/L, 0.25 mg/L ve 0.5 mg/L kitosan (CHT)
çözeltileri ile muamele edilmiştir. Elde ettiğimiz sonuçlara göre Al iyonları
buğday köklerinin uzamasını inhibe ederken CHT uygulaması sonucu kök uzamasında
artış gözlenmiştir. Al birikimi sonucu hücre zarında lipid peroksidasyonu
artarak zar bütünlüğü bozulmuş, prolin birikimi meydana gelmiş ve antioksidan
enzim aktivitelerinde artış gözlenmiştir. CHT uygulaması ile Al’nin hücreye
verdiği zarar iyileştirilmiş, artan enzimatik aktivite ile strese karşı direnç
oluşturulmuştur. Yaptığımız çalışmaya göre Al sebepli stres belirtilerine CHT
uygulamasının düşük konsantrasyonlardaki (0.1 mg/L ve 0.25 mg/L) iyileştirme
etkisinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.