Tezin Türü: Diş Hekimliğinde Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2021
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: NURAN BAYRAMOV
Danışman: Şebnem Erçalık Yalçınkaya
Özet:
Amaç: Bu retrospektif çalışmada, manyetik rezonans (MR)
görüntüleri üzerinde artiküler eminens (AE), lateral pterygoid kas (LPK) ataşman
tipleri, superior lateral pterygoid kas (SLPK) uzunluğu ve patolojilerini
morfolojik ve morfometrik olarak analiz edip disk deplasmanı (DD) ve birbirleri
arasındaki olası ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve
Yöntem: 99 hastada (16 erkek, 83 kadın,
ortalama yaş=30.6) 198 TME’nin MR görüntüleri (1.5-T,Siemens,Almanya) disk
durumuna göre normal, redüksiyonlu (R’li) ve redüksiyonsuz (R’siz) disk
deplasmanı (DD) olarak gruplandırılmış; ve ölçümler oblik sagital kesitlerde
yapılmıştır. LPK kondil-disk kompleksine ataşman yapmasına göre üç farklı
tipte, AE morfolojisi ve SLPK patolojileri ise dört farklı grupta
sınıflandırılmıştır. AE eğimleri, AE yüksekliği, AE morfolojisi, LPK ataşman
tipleri, SLPK patolojileri ve uzunluğu morfolojik ve morfometrik olarak analiz
edilerek disk durumu ve birbirleriyle olası ilişkileri istatiksel olarak
değerlendirilmiştir.
Bulgular: TME’lerin %37.9’u R’li DD ve %36.9’u ise R’siz DD olarak
saptanmış, alt gruplara göre ise Sigmoid tip(%54.5) AEM, Tip 2(%39.4) LPK
ataşman tipi, Hipertrofik(%32.8) SLPK en sık olarak gözlenmiştir. DD ile AE
eğimi arasında ve AEM ile AE eğimi ve yüksekliği arasında istatiksel olarak
anlamlı farklılıklar olduğu izlenmiştir(p<0.05). LPK ataşman tipleri, SLPK
patolojileri ile AE eğimleri ve yüksekliği arasında istatiksel olarak anlamlı
ilişki saptanmamıştır. SLPK uzunluğu DD, AE morfolojisi, LPK ataşman tipi ve
SLPK patolojilerine göre gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı
farklılıklar olduğu belirlenmiştir(p<0.001).
Sonuçlar: Bu çalışmanın bulguları,
AE morfolojisini AE eğimi/yüksekliğinin belirlediğini, DD’li hastalarda
SLPK uzunluğunun AE morfolojisindeki değişikliklerden etkilenebileceğini ve
patolojik bulguların varlığında daha da kısalabildiğini göstermiş olup klinikte
bu hastaların kas kısalığı yönünden değerlendirilip tedavi planlarının buna
göre oluşturulması gerektiğini göstermiştir.