Dini epistemolojide ılımlı fideizm


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ZEYNEP BAKTEMUR

Danışman: RAHİM ACAR

Özet:

Din felsefesi çevrelerinde iman-akıl ilişkisine dair yaklaşımlar genellikle üç başlık altında incelenmektedir. Bunlar: katı akılcılık, eleştirel akılcılık ve fideizmdir. Katı akılcılık, dini öğretilerin akla aykırı olmadığı, dini inançların rasyonel ölçütleri karşıladığı düşüncesine dayanırken; katı akılcılığın eleştirilmesi ve zayıflatılmasının ardından, hakimiyetini iyiden iyiye hissettiren eleştirel akılcılık, Karl Popper’in bilim eleştirisinin çağdaş dini epistemolojideki yansımasını ifade etmektedir. Bu yaklaşıma göre, öznel hakikat alanı ancak, dini öğretilerin eleştirilmesi, bunlardan en makul, tutarlı, açıklama gücü yüksek olanlarının tespit edilmesi ile yaratılabilir. Özellikle Søren Kierkegaard ve Blaise Pascal ile özdeşleştirilen fideizm, din felsefesi çevrelerinde genellikle tamamen aklı dışlayan katı bir tutum olarak lanse edilse de o esasında, akılcılık gibi katı ve ılımlı versiyonları bulunan bir yaklaşımdır. Fideizmin dogmatik ayağını oluşturan katı fideizm, imanın olduğu yerde akla yer olmayacağı/kalmayacağı düşüncesine dayanmakta, dini öğretiler karşısında bir tür fanatizmi ifade etmektedir. Ilımlı fideizm ise, dini öğretilerin nesnel hakikate ulaştırmadığı bir evrende, “iman sıçraması” vasıtasıyla öznel bir hakikat alanı yaratmak gerektiğini savunmaktadır. Bu tezin amacı fideizmin bu iki versiyonunun epistemolojik dayanaklarını ve genel çerçevesini açıklamak, temsilcileri hakkında bilgi vermek, böylece geleneksel din felsefesinde iman-akıl ilişkisine yönelik yaklaşımlar için yapılan üçlü ayrıma bir alternatif olan ılımlı fideizmin dini epistemolojideki yerinin belirginleştirilmesine katkı sağlamak, bunun yanında din felsefesi kaynaklarında genellikle katı fideizm başlığı altında incelenen Kierkegaard’ın aslında ılımlı bir fideist olarak yorumlanabileceği düşüncesini ortaya koymaktır. ABSTRACT In the area of philosophy of religion, the approaches concerning the relationship between faith and reason generally examined under three titles which are strong rationalism, critical rationalism and fideism. Strong rationalism is based on the idea that religious teachings do not contrast with reason and religious beliefs comply with the rational criteria. Subsequent to criticism against strong rationalism and weakening of it, critical rationalism was developed which refers to the reflection of criticism of science in contemporary religious epistemology by Karl Popper. According to the approach of critical rationalism, the area of subjective reality can be generated only after criticizing religious teachings and determining the most reasonable, consistent and explanatory teachings between them. Fideism which is especially identified with Søren Kierkegaard and Blaise Pascal, reflected in the area of philosophy of religion as an attitude which completely excludes reason. But, in fact, it is an approach that has radical and moderate forms like rationalism. Radical fideism which is the dogmatic form of fideism is based on the idea that faith and reason are incompatible with each other. It refers to a kind of fanaticism about religious teachings. Moderate fideism argues that in the universe religious teaching cannot provide an objective reality. Thus, it is necessary to create an area of subjective reality by means of “leap of faith”. The purpose of this thesis is to explain the epistemological backgrounds of these two forms of fideism in their general framework, to give information about their supporters, thereby, to contribute the place of moderate fideism as an alternative for the triple distinction in the philosophy of religion regarding the approaches concerning the relationship between faith and reason. Besides, another aim of this thesis is to argue the idea that Kierkegaard who is generally presented as a radical fideist in the sources of philosophy of religion, in fact, can be seen as a moderate fideist.