SEZARYEN OPERASYONU ÖNCESİNDE VAJİNAL MUAYENEDE SAPTANAN SERVİKAL DİLATASYON İLE POSTOPERATİF UTERİN İNSİZYON DEFEKTİ ARASINDAKİ İLİŞKİ


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Kartal Dr. Lütfi Kırdar Sağlık Uygulama Ve Araştırma Merkezi, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2012

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: AYLİN ONAN YILMAZ

Danışman: Esra Esim Büyükbayrak

Özet:

Sezaryen günümüzde en sık kullanılan cerrahi işlemdir. Sağlık kuruluşlarının ve sigorta şirketlerinin sezaryen oranlarını azaltmaya yönelik çabaları sonucunda sezaryen oranları, 1988 ve 1996 yılları arasında %24,7’den %20,7’ye gerilemiştir.(1,2) Bu azalma, sezaryen sonrası vajinal doğum girişimlerinin artmasıyla açıklanabilir. Ancak son on yılda sezaryen oranları giderek artmış ve 1980’lerin sonlarındaki oranların çok üzerine çıkmıştır. Bu yükselmede primer sezaryen oranlarındaki artış ve sezaryen sonrası vajinal doğum oranlarındaki düşüş etkili olmuştur. Sezaryen sonrası vajinal doğum oranları 1996’da pik yaparak %28,3’e ulaşmış ve 2004’te %9,2’ye gerilemiştir. (2)

American College of Obstetricians and Gynecologist (ACOG) 1999’da şu gözlemleri yayınlamıştır: “Sezaryen sonrası vajinal doğumun hem anne, hem de bebek için kötü sonuçları beraberinde, anlamlı bir uterus rüptürü ile ilgili olduğu açıkça görülmektedir.” Bu gelişmeler sezaryen sonrası vajinal doğumun (VBAC) sıklığının azalmasına yol açmıştır.

Sezaryen operasyonu geçiren hastalarda bir sonraki doğumda uterus rüptürü,uterus tamir yerinde defektler gibi uterin insizyonun iyileşmesiyle ilgili risklermevcuttur. Sezaryen sonrası uterus insizyon hattında defekt varlığının değerlendirilmesi ile ilgili literatürde çeşitli yayınlar mevcuttur. (3-6) Uterin insizyondefekti ile ilişkili yayınlar uterin insizyonun cerrahi kapatılma şekli (4) ve defektinkliniğe etkisi (3,5) ile ilgilidir. Literatürde hastanın sezaryene alındığı sıradaki servikal dilatasyonunun uterus defekti ile ilişkisini inceleyen tek bir yayın mevcuttur. (6) Bu nedenle bu konudaki literatüre katkıda bulunmak için bu çalışma planlanmıştır.

Çalışmamızın amacı, sezaryenli hastalarda preoperatif yapılan muayenede saptanan serviks dilatasyonun sezaryen sonrası uterin insizyonel defekt oluşumuna etkisini değerlendirmektir.