Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2022
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Erdem Akça
Danışman: Fatımatüz Zehra Kamacı Pekgeçgil
Özet:
Hz. Peygamber’in hayatını inceleyen bir ilim dalı olan siyer, erken dönemde teşekkül etmiş İslâmî ilimlerdendir. Teşekkül sürecinde Câhiliye yani İslâm öncesi dönemden başlayarak Hz. Peygamber’in vefatına kadar olan olayları kronolojik olarak açıklayan siyer, tarihî süreçte hadis, tefsir vb. ilim dallarından aldığı malzemeyle Hz. Peygamber’in hem siyasi hem de sosyal hayatını anlatan zengin bir içeriğe kavuşmuştur. Türk-İslâm dünyasının en uzun ömürlü devleti olan Osmanlılara (1300-1922) kadar rivayetlerin derlenmesi ve tasnifi açısından zirve örneklerini veren siyer yazıcılığı, bu dönemde artık daha muhtasar ve daha edebî bir forma kavuşmuştur. Osmanlı döneminde te’lif edilen siyer kitaplarında artık Hz. Peygamber’in hayatının, topluma ders niteliğinde olabilecek vechelerinin nazım ya da nesir yoluyla ama mutlaka edebî bir dille vurgulanması tercih edilmiştir.
Kuruluşundan itibaren saltanatla yönetilen, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sonrasında hilâfeti de uhdesine alan Osmanlı, 1876’da ilan edilen Kânûn-i Esâsî ile “anayasalı ve meclisli bir saltanat-hilafet rejimi” hüviyetine bürünmüştür. II. Meşrutiyet (1908-1922) döneminin siyasi, sosyal ve kültürel ortamı içerisinde farklı tandanslara sahip irili ufaklı pek çok cemiyet fikirlerini matbuat yoluyla yaymaya çalışmış, yüzlerce dergi ve gazete yayın hayatına atılmıştır. Bu cemiyetlerden birisi Cem‘iyyet-i İlmiyye-i İslâmiyye, yayın organı da Beyânülhak Gazetesi’dir. II. Meşrutiyet döneminin bu son derece aktif ve etkili gazetesinde diğer İslâmî ilimlerin yanı sıra müstakil olarak siyerle ilgili pek çok makale yayınlanmıştır. Gazetenin edebiyata katkısı açısından ya da müelliflerinin hayatındaki yeri ve önemi açısından akademik tezlere konu edinilmesine karşılık siyer ilmi açısından müstakil olarak incelenmediği tespit edilmiştir. Böylece Beyânülhak Gazetesi’ndeki siyerle ilgili yazıların tespit ve tahlilini amaçlayan bu çalışma ortaya çıkmıştır.
Gazetede herhangi bir tasnif ya da sıralama olmaksızın dağınık olarak yayınlanan siyer malzemesi öncelikli olarak taranıp tespit edilmiştir. Böylece 9 Ramazan 1326/5 Ekim 1908’de yayın hayatına başlayan ve 24 Zilkade 1330/4 Kasım 1912’de yayın hayatından çekilen 182 sayılık gazetede yayınlanan makalelerin altmışaltısının doğrudan siyerle ilgili bilgi verdiği ve toplam sekiz müellif tarafından kaleme alındığı tespit edilmiştir. Giriş bölümünde tezin konusu, amacı, önemi, yöntemi ve kaynakları ile ilgili verilen bilgilerin ardından, Cem‘iyyeti İlmiyye-i İslâmiyye ve Beyânülhak Gazetesi incelenmiş, gazetenin siyere katkısı hakkında bilgi verilmiştir. Kaynaklar kısmında, müelliflerin hayat hikâyelerini incelerken başvurduğumuz kaynak ve araştırmaların yanı sıra müelliflerin siyerle ilgili makaleleri kaleme alırken başvurdukları kaynaklar da tespit edilip incelenmiştir. Giriş bölümünde son olarak Beyânülhak Gazetesi’nde siyerle ilgili yazıları yayınlanan sekiz müellifin hayat hikâyelerine yer verilmiştir.
Tarama ve tespit çalışmalarının ardından makale içerikleri tasnif ve değerlendirme yöntemleri bir arada kullanılarak bir yandan kronolojik sıraya yerleştirilirken bir yandan da tahlile tabi tutulmuştur. Kronolojik sıralamada Câhiliye dönemi ön plana çıktığından bu dönem Mekke için ayrı, Medine ve Yemen için ayrı olmak üzere üç bölüm halinde detaylı bir şekilde incelenmiştir. Câhiliye’nin Mekke vechesi, Mekke tarihi ve Hz. Peygamber’in soy geçmişi açısından önemli bir dönüm noktası sayılan Kusay b. Kilâb öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılarak incelenmiş ve tezin ilk iki bölümünü oluşturmuştur. Tezin üçüncü bölümü Câhiliye dönemi Medine ve Yemen tarihine ayrılmıştır. Dördüncü bölüm Hz. Peygamber’in bi’setten sonraki hayatına ayrılırken son bölümde Beyânülhak müelliflerinin tarih, siyer ve yardımcı ilimlere dair verdikleri usul bilgileri ile Hz. Peygamber’le ilgili müsteşrik iddialarına verdikleri cevaplar incelenmiştir. Makaleler tahlil edilirken doğrudan alıntılama ve hikâye etme üslupları bir arada kullanılmıştır. Müelliflerin ağdalı bir dil kullanmalarından ötürü alıntılama sırasında metinler latinize edilmemiş, sadeleştirilmiş ve yapılan sadeleştirmeler tırnak içerisinde gösterilmiştir. Sadeleştirme sırasında transkripsiyon işaretleri kullanılmamış, sadece “elif/ayn” ayırımına dikkat çekilmiştir. Araştırmamızda dipnot ve kaynakça isnâd atıf sistemine göre düzenlenmiştir.