Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2023
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Özlem TANRIÖVER
Danışman: Mehmet Ali Gülpınar
Özet:
Amaç: Tıp eğitimi, öğrencileri zorlu ve yüksek riskli bir
alanda mesleki uygulamaya hazırlayan benzersiz bir öğrenme kültürünü temsil
eder, bu nedenle tıp öğrencileri için duygusal açıdan yoğun bir dönemdir. Bu
tez çalışmasında tıp fakültesi öğrencilerinin negatif ve pozitif duygu
düzeyleri ile, duygusal taneciklik düzeyleri ile hasta-hekim görüşmelerinde
hasta merkezli bütüncül yaklaşım sergileme düzeylerinin karşılaştırılması
amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Araştırma problemlerini ortaya koymak için öncelikle öğrenenlerin negatif ve pozitif duygu düzeyleri Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği (PANAS) ile, duygusal taneciklik düzeyleri ise deneyim örnekleme metodu ile belirlenmiş olup, ardından hasta hekim görüşmeleri araştırmacılar tarafından hazırlanan gözlem ve değerlendirme formu kullanılarak (Mini-CEX ve P-MEX) değerlendirilmiştir Bunun sonucunda, öğrenenlerin negatif ve pozitif duygu düzeyleri ve duygusal taneciklik düzeyi (DTD) ile hasta-hekim görüşmelerinde sergiledikleri performans düzeyleri arasındaki korelasyon belirlenmiştir. Öğrenenlerin negatif ve pozitif duygu düzeyleri için medyan ve çeyreklikler arası uzaklık alınmıştır. DTD’leri için sınıf içi korelasyon, duygu düzeyleri ve DTD ile hasta-hekim görüşme performanslar arasındaki ilişkinler ise Spearmen’s rank korelasyonu ile analiz edildi.
Bulgular: Tez çalışmasına toplam 82 öğrenci katılmıştır. Bu öğrencilerin % 43,9’u (n=36) erkek ve median yaş 24’dür (min 21-max 30). Bu öğrencilerden % 48,8 (n=40) vakıf üniversitesi, % 51,2’si (n=42) devlet üniversitesi tıp fakültesinden çalışmaya dâhil edilmişlerdir. Pozitif DTD’leri düşük olanlar % 71,60 (n=58), yüksek olanlar ise % 28,40 (n=23) olarak bulunmuştur. Öte yandan negatif DTD’leri düşük olanlar % 50,60 (n=41), yüksek olanlar ise % 49,40 (n=40)’tır. Öğrenenlerin pozitif duygu puan ortalamaları ile Mini-CEX ve P-MEX puan ortalamaları arasında “zayıf ama dikkate alınması gerekir” düzeyde pozitif yönlü korelasyon bulunurken; negatif duygu puan ortalaması ile Mini-CEX arasındaki pozitif yönlü ilişki “zayıf ama dikkate alınması gerekir” düzeyde, P-MEX arasındaki ilişkiler ise “çok zayıf, ihmal edilebilir” düzeyde idi. Öğrenenlerin pozitif ve negatif DTD’leri ile Mini-CEX ve P-MEX puan ortalamaları arasındaki korelasyonlara yönelik durum ise çok fazla değişkenlik göstermekte idi. Üstelik bu değişkenliğin ünversite türü, eğitim dönemi ve cinsiyet dikkate alındığında daha da arttığı gözlendi.
Sonuç: Bu tez çalışmasında, öğrenenlerin negatif
ve pozitif duygu puan ortalamaları veya DTD’leri ile mini-CEX total puanları ve P-MEX
alt boyutlarından elde edilen puanlar arasındaki korelasyonlar çoğunlukla
pozitif yönlü “zayıf ama dikkate alınması gerekir” ile “kabul edilebilir-orta”
düzeylerde bulundu. Yer yer korelasyonun yönünün negatife doğru kaydığı
görüldü. Bu tablo, öğrenenlerin duygusal nitelikleri ile hasta hekim görüşmesi
sırasındaki performansları, klinik yeterlikleri ve profesyonelliğe yönelik
yeterlikleri, arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu bulgular, duyguların tıp eğitimi
süreçlerinde açıkça yansıtılmasının ve öğrencilerin mesleki gelişimleri ve
iyilik hallerinin bir parçası olarak duyguların incelikli bir şekilde ifade
edilmesinin önemine işaret etmektedir.