Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2019
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Zeynep Tüba Şahin
Danışman: ALİ SATAN
Özet:Âdâb-ı muâşeret, toplum içinde yaşayan insanların birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olmalarını, sosyal hayatta nazik ve saygılı davranışlar sergileyerek yaşamalarını sağlayan davranış disiplini ve görgü kurallarıdır. Zaman içinde çeşitli kültürel etkiler çerçevesinde sosyal hayatın uygulamaları, davranış şekil ve tarzları değişim göstermektedir. Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldan itibaren, devleti kurtarma düşüncesiyle tercih ettiği yön Batılılaşma olmuştur. Askerî alanda başlayan Batılılaşma süreci, devletin diğer alanlarını ve sosyal hayatı da etkilemeye başlar. Bu etkileşim çerçevesinde gündelik hayata dair âdâb-ı muâşeret kurallarının da değişmeye başladığı gözlenmektedir. Osmanlı Devleti’nde siyasî, askerî ve toplumsal alanda başlayan batılılaşma sebebiyle hem Avrupa ile temas halindeki devlet memurları, hem yöneticiler hem de elit zümre bir âdâb-ı muâşeret literatürüne ihtiyaç duymuş ve bunun sonucunda ilk önce bu konuda yazılmış Fransızca kitaplardan tercümeler yapılmış daha sonra da tecrübeli devlet memurları tarafından âdâb-ı muâşeret kitapları yazılmıştır. Bu eserler özellikle hariciye memurlarının Avrupalılar ile temaslarında olumsuz duruma düşmelerini engellemek için bir rehber niteliğinde olmuştur. Müellifler kitaplarında genellikle kendilerine göre ideal olanı yazmışlar ve toplumsal pratikte karşılığı olmayan konulara da yer vermişlerdir. Daha sonra bu alandaki ihtiyaç gazete, dergi ve roman gibi yayınlarla da desteklenmiş ve halk bu yayınlarla Avrupaî yaşama usulüne yönlendirilmiştir. Gündelik hayatın içine eklenen seyahat ve ulaşım alanlarındaki yenilikler ve bu yeni ulaşım araçlarında nasıl davranılması gerektiği; değişen sofra-yemek kuralları ve yemek esnasında nelere dikkat etmek gerektiği; kadınların kamusal alanda daha görünür hale gelmeleri ve bir ortamda kadın ile erkeğin birbirlerine nasıl davranması gerektiği; Batılı usulde kıyafetin, giyimin, selamlaşmanın, dans etmenin nasıl olması gerektiği; kısaca ‘Avrupaî hayat tarzına uygun olarak nasıl yaşanır’ sorularının cevabı, bu yayınlar sayesinde topluma verilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın sebep olduğu sosyal ve ekonomik krizler toplumdaki değişimi hızlandırmıştır. Mütâreke döneminde işgal askerleri ve mülteciler, toplumun daha önce karşılaşmadığı bir yaşam şeklini beraberinde getirmişlerdir. Osmanlı Devleti’nde yaşayan levantenlerin ve gayrimüslimlerin de batıdaki gelişmeleri yakından takip ederek uygulamaları, müslüman Osmanlı halkını da etkilemiştir. Bu etkileşim ilk olarak İstanbul’da Pera ve Galata’da başlamış, Avrupaî usulde lokantalar, kafeler, pastaneler, moda evleri, tiyatrolar, bale ve opera binaları açılmıştır. İstanbul’un yeni tanıştığı bu sosyal mekânlar, batı kültürünün ve modasının halk arasında daha kolay yayılmasına sebep olmuştur. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte “medenîlik” kavramı ön plana çıkarılmış ve topyekûn medenîleşmek amacıyla Batılılaşma ideolojisi bir devlet politikası haline gelmiştir. Bu ideolojiyi halka benimsetebilmek ve ülke geneline yayabilmek için radikal reformlar yapılmış ve bu reformlar kanunlarla kesinleştirilmiştir. -------------------- Social etiquette is the code of propriety that allows people in a given society to be compatible with and respectful towards each other. The practices of social life and behavior may change in time through various cultural influences. The Ottoman State saw westernization as the way to save the state in the 18th century. As a matter of fact, the process of westernization in the military of Ottoman State that started in the 18th century slowly found its way into social and other areas of life. The code of etiquette also had an observable share of this change. The westernization of social, military and political areas of life required the state officers that were in constant touch with Europe, the administrators and the elite to know the social code of the west; which then resulted in translations on the subject from French literature; followed by social etiquette books written by experienced state officers. These works were like a guide for officers of foreign affairs to prevent any unwanted incidents as they worked with their European collegues. The authors of these works usually wrote about what they saw most fit, and also mentioned issues that were irrelevant in social life. The gaps in these works were then filled with pieces in periodicals and other kinds of publications, and the public was directed toward a western life style. The changes in daily life and how they should be practiced; namely new means of transportation and how one must behave when using them, new table etiquette, new and more visible place women had in public spheres and how men and women should interact with each other, western clothing, greeting, dancing and such socializations and their regulations; “how to” of a European life style in short, was fed to the society through these publications. The social and economical crises increased the pace of this change in the society. The invading forces and the immigrants during the Truce period brought with them a kind of life the Ottoman society had never seen before. The levantine and the non-Muslims followed Europe closely, which also affected the Muslim Ottomans. This interaction first started in Pera and Galata where the first European style restaurants, cafes, boutiques, theatres, and operas were opened. This new social environment made it easier for the Western culture and trends to spread among the public. “Being civilized” was the concept that came along with the new Republic, and Westernization was accepted as a state ideology to reach civilization. Radical reforms were practiced and new laws were passed to support these reforms in order to spread this new ideology throughout the country, and to make people accept it.