Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü, Ortadoğu Siyasi Tarihi ve Uluslararası İlişkileri Anabilim Dalı, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2020
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Baransel Mızrak
Danışman: Alaeddin Yalçınkaya
Özet:
Türkiye’nin Irak ve Suriye’de gerçekleştirmiş
olduğu askeri müdahaleler uluslararası kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden
olmuştur. Türkiye söz konusu müdahaleleri BM Antlaşmasının 51’inci maddesinde
ifadesini bulan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde gerçekleştirdiğini
açıklamıştır. Bu çalışmada da Türkiye’nin gerçekleştirdiği Şah Fırat
Operasyonu, Beşika Müdahalesi, Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı
Harekâtının uluslararası hukuka göre meşruiyeti konusu ele alınacaktır.
Devletlerin 51. Madde’ye göre meşru müdafaa hakkına ancak bir Birleşmiş
Milletler üyesine yönelik bir silahlı saldırı vuku bulduğunda başvurulabileceği
belirtilmiştir. Dolayısıyla Türkiye’nin de söz konusu müdahaleleri terör
örgütlerince Türk topraklarında gerçekleştirilen ‘silahlı saldırılar’
sonrasında gerçekleştirdiğine dikkat çekilecektir. Ek olarak Suriye ve
Irak’taki yönetilemeyen alanlarda konuşlanan terör örgütlerinin bölgesel
hakimiyet kurarak devletleşme çabasına girmesinin bu ülkelerin tehdide karşı
aciz veya isteksiz kalışı da dikkate alınırsa durumun aciliyetinin ve
öngörülemezliğinin artmasına neden olduğu ve müdahil olunmazsa sonradan telafi
edilemeyecek şekilde sonuçlarının olacağına işaret edilmiştir. Ayrıca 20 Kasım
2015 tarihli 2249 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında
bölgeden kaynaklı terör saldırılarından dolayı mağdur olduğu teyit edilen
Türkiye’nin söz konusu müdahalelerinin sınırlı, amacına uygun ve terör
örgütlerinin oluşturduğu tehdide yönelik olduğundan söz edilecektir. Suriye ve
Irak’taki yönetilemeyen alanlardan kaynaklı terör saldırılarına uğraması bir
yana Türkiye’nin tekrar saldırıya uğrama tehlikesinin devam etmesi
müdahalelerin en önemli gerekçelerindendir. Bu nedenle söz konusu ani tehdidin
bertaraf edilmesi amacıyla müdahalelere son çare olarak başvurulduğu savunulacaktır.
Bununla birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve
güvenliği tehdit eden bu kriz karşısında gerekli ve makul önlemleri alamaması
üzerine, Türkiye’nin mevcut olanaklarla tehdide cevap vermekten başka çaresinin
kalmadığı anlaşılmaktadır. Çalışmada da meşru müdafaaya dayanan bu
müdahalelerin ‘Zaruriyet Doktrini’ çerçevesindeki yeri ele alınacaktır. ‘Koruma
Sorumluluğu Doktrini’nde ise devletlerin kendi ve diğer soykırım ve kitlesel
katliam riski altında bulunan toplumları koruma sorumluluğundan
bahsedilmektedir. Koruma Sorumluluğu Doktrini’nde öngörüldüğü gibi bir ülkede
insani kriz yaşanıyor ve bu kriz karşısında devlet koruma sorumluluğunu yerine
getirmiyor/getiremiyorsa, uluslararası toplumun zamanında ve kararlı bir şekilde
BM Şartlarına uygun olarak önlemler alabileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda
Türkiye’nin de uluslararası toplumun bir üyesi olarak Suriye krizinin
hafifletilmesi adına almış olduğu önlemlerin gerçekleştirmiş olduğu
müdahalelerinin meşruiyetine katkı sağladığı değerlendirilecektir.
Anahtar
Kelimeler : Türkiye, Suriye, Irak, Meşru Müdafaa
Hakkı, Zaruriyet Doktrini, Acizlik ve İsteksizlik Doktrini ve Koruma
Sorumluluğu Doktrini