Ege Denizi’nde kıta sahanlığı uyuşmazlığının Uluslararası Adalet Divanı’nın güncel kararları ışığında değerlendirilmesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Elif Kadıoğlu

Danışman: SELAMİ KURAN

Özet:

EGE DENİZİ KITA SAHANLIĞI UYUŞMAZLIĞININ ULUSLARARASI ADALET DİVANI’NIN GÜNCEL KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ II. Dünya Savaşı’ndan sonra hukuki anlamda ifade edilmeye başlanmış olan kıta sahanlığı kavramı; karasularının ötesinde fakat kıyı ile bitişik sualtı alanlarının deniz yatağı ve toprak altındaki cansız kaynaklar üzerinde, kıyı devletinin araştırma ve işletme hususunda münhasır egemen haklarına sahip olduğu deniz sahasıdır. 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi ve 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ile kıta sahanlığının sınırlandırılmasıyla ilgili ilkeler belirlenmiştir. Ancak Uluslararası Adalet Divanı ve Hakemlik Mahkemesi’nin kararlarında, sınırlandırma hukuku kurallarının gelişimini sürdürdüğü görülmektedir. Türkiye ile Yunanistan arasında mevcut sorunlardan biri olan kıta sahanlığı sınırlandırılması sorunu; Ege Denizi’nin coğrafi yapısı ve sınırlandırma ilkelerine etki edebilecek birçok özel koşulun mevcut olması nedeniyle, çözümü oldukça zor ve karmaşık bir uyuşmazlıktır. Uluslararası Adalet Divanı’nın güncel kararları incelendiğinde, özellikle Nikaragua-Kolombiya Davası’nda, Türkiye’nin tezlerini destekler nitelikte kararlar alındığı ve deniz yetki alanları sınırlandırma davalarının tamamında, Türkiye’nin savunduğu hakkaniyet ilkesinin temel prensip olarak kabul edildiği görülmektedir. Bu kapsamda; tarafların bahse konu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin tezlerini oluşturabilmesi ve sınırlandırma hukuku ilkelerinin gelişimini takip edebilmesi maksadıyla yargı içtihadının incelenmesi önem arz etmektedir. ABSTRACT THE ASSESMENT OF AEGEAN CONTINENTAL SHELF DISPUTE WITHIN RECENT JUDGEMENTS OF THE INTERNATIONAL COURT OF JUSTICE The term of Continental Shelf, has become significant particularly in justice after the II. World War. It is beyond the territorial waters, the coastal areas including the seabed and subsoil as the marine area, where the continental and coastal country has exclusive sovereignty to explore and operate. The principles of Continental Shelf were defined by “Geneva Convention on the Continental Shelf” in 1958 and “United Nations Convention on the Law of the Sea (UNCLOS)” in 1982, but it is being observed that the rules of delimitation are still being evaluated by the decisions of International Court of Justice and Arbitration Award. The dispute of Continental Shelf delimitation between Turkey and Greece is a complicated dispute for a solution due to the geographical structure and special circumstances in the Aegean Sea. By the examination of International Court of Justice’s latest judgments; especially the “Nicaraguan-Columbian Dispute”, the court’s decision supports Turkey’s statements. The principle of equitable, which is also Turkey’s statement, is being taken as a fundamental principle on all decisions regarding to the disputes on maritime area delimitation. This is why it is important for the parties to examine the court decisions and evaluations on the principles of delimitation law, in order to create statements and solutions for the dispute which was being mentioned.