Türk edebiyatında sömürgeciliğe bakış (1876-2014)


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: BİLGİN GÜNGÖR

Danışman: Mehmet Güneş

Özet:

Bir ülkenin veya bir topluluğun, bir başka ülkenin veya topluluğun sahibi olduğu toprak üzerine yerleşke (koloni) kurma deneyimini imleyen kolonyalizm (sömürgecilik); Antik Yunan ve Roma’dan günümüze kadar çeşitli şekillerde somutlaşan tarihsel bir süreç içerisinde konumlanır. Özellikle 16. yüzyıldaki coğrafi keşiflerin vuku bulması ve sermaye birikiminin üst seviyelere ulaşmasıyla evrensel bir boyuta evrilen kolonyalizm, 20. yüzyılın ilk yarısındaki bağımsızlık savaşlarıyla gerilemiş olsa da ve yerini “postkolonyalizm” (“postcolonialism”) adı verilen bir döneme bırakmış olsa da bugün Filistin ve Avusturalya başta olmak üzere bazı bölgelerde dolaylı veya dolaysız somutluk kazanmaya devam eder. Dolayısıyla kolonyalizmin geçmişten bugüne gözlemlenebilir yaklaşık 2000 yılı aşkın bir tarihinin olduğu ve bu tarihin güncel gelişmelerle genişlediği söylenebilir. Batı’da Frantz Fanon, Edward Said gibi düşünürlerin sömürgecilik, şarkiyatçılık ve Doğu-Batı ilişkisi üzerine kaleme aldıklarına dayanılarak kolonyalizm, “postkolonyalizm” veya “postkolonyal çalışmalar” adı altında incelenmeye başlanır. Bu araştırma alanlarından birisi de postkolonyal edebiyat eleştirisidir. Gerek kolonyalist Batı’nın gerekse de kolonyalizme maruz kalan üçüncü dünya ülkelerinin edebiyatlarında kolonyalist dönemin izlerini sürmeyi amaç edinen postkolonyal edebiyat eleştirisi, bu hâliyle sadece kolonyalizmin iki cephesinde (kolonize eden ve kolonize edilen) işlevseldir. Ancak kolonyalizmin izleri, salt bu iki cephede aranmamalıdır; nitekim kolonyalizm, her iki cepheye dâhil olmayan ülkelerin edebiyatlarında da en azından tema ve söylem açısından somutlaşmaktadır. Dolayısıyla Türk edebiyatında da kolonyalizmin izlerini postkolonyal edebiyat eleştirisi çerçevesinde ele almak da mümkündür. Postkolonyal edebiyat eleştirisi çerçevesinde Türk edebiyatında kolonyalizme veya genel anlamda kolonyalizme bakışı ele aldığımızda, iki ana dönem etrafında farklı bakış açılarının somutlaştığını görebiliriz. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dönemde yazarlar ve şairler, kolonyalizm konusunda bir düalite içerisindedir. Abdülhâk Hâmid, Mehmet Âkif gibi yazar ve şairler kolonyalizme çeşitli düşünüş veya felsefi zeminlere dayanarak cephe alırken; Ahmet Midhat Efendi, Cenap Şahabettin gibi yazar ve şairler kolonyalizmi meşrulaştıran söylemlerle eser üretirler. Milli Mücadele’nin anti-sömürgeci niteliği idrak edildikten sonra, özellikle de Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının anti-emperyalist tavrı belirginleşmeye başlayınca yazarlar ve şairler açısından düalite durumu ortadan kalkar. Nâzım Hikmet’ten Sezai Karakoç’a, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan VII Ercüment Behzad Lav’a, Refik Hâlid Karay’dan Sevinç Çokum’a kadar pek çok yazar ve şairın, kolonyalizme belli ideolojiler perspektifinde karşı çıktığı görülür. Bu reddedici tavır eserlerin hem içerik hem de biçiminde belli öğelerle belirginlik kazanır. Bu çalışmada, modern Türk edebiyatında kolonyalizme bakışın izleri, hem içerik hem de biçim perspektifinde ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Kolonyalizm, postkolonyalizm, postkolonyal edebiyat eleştirisi, söylem analizi, modern Türk edebiyatı… ABSTRACT Colonialism, which manifests the experience of establishing a colony on land where one nation or one community, another, or community belongs; It is situated within a historical process that is embodied in various forms from ancient Greek and Roman to daily. Especially when the geographical discoveries of the 16th century came into existence and colonialism, which had evolved into a universal dimension through the accumulation of capital accumulation, declined with the wars of independence in the first half of the 20th century, but left a turn called "postcolonialism" In some regions, especially in Australia, it continues to gain indirect or immediate concreteness. It can therefore be said that colonialism has been around for over 2,000 years, which can be observed today, and that history has expanded to date. Based on the fact that thinkers such as Frantz Fanon and Edward Said in the West received colonialism, Orientalism and East-West relations, the colonialism and related phenomena located in the historical process began to be investigated recently or in the name of postcolonial researches. One of these research areas is postcolonial literary criticism. Postcolonial literary criticism, which seeks to pursue the traces of the colonial period in the literature of both the colonialist West and the colonized Third World countries, functions only on two fronts of colonialism (colonizing and colonizing). However, the traces of colonialism should not be sought only on these two fronts; Colonialism, consequently, is at least embodied in terms of the theme and discourse in the literature of countries not included in both fronts. Therefore, it is also possible to trace the traces of colonialism in Turkish literature within the frame of postcolonial literary criticism. When we look at colonialism or colonialism in Turkish literature in the context of postcolonial literary criticism, we can see that different views are embodied around the two main periods. Authors and poets in the period from the Tanzimat to the Republic are in a dualism on the subject of colonialism. Writers and poets such as Abdülhâk Hâmid and Mehmet Âkif have taken the façade on the basis of various thought or philosophical grounds of colonialism; Writers and poets like Ahmet Midhat Efendi and Cenap Şahabettin produce works with discourses that justify colonialism. After the recognition of the anti-colonial character of the National Struggle, especially when the anti-imperialist attitude of the founding members of the Republic begins to become evident, the duality situation in terms of writers and poets will cease to exist. Many writers and IX poets from Nâzım Hikmet to Sezai Karakoç, from Fazıl Hüsnü Dağlarca to Refik Hâlid Karay to Sevinç Çokum are seen to have opposed colonialism from the perspective of certain ideologues. This rejection attitude becomes apparent with certain items in both content and form. In this review, traces of colonialism in contemporary Turkish literature will be examined in both content and form perspective Key Words: Colonialism, postcolonialism, postcolonial literary criticism, discourse analysis, modern Turkish literaure…