Din sosyolojisi açısından dinlerarası ilişkilerde Kur’an ölçüleri ve Hz. Peygamber dönemi dinlerarası ilişkiler


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2005

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Hüseyin Kader

Danışman: ALİ COŞKUN

Özet:

İnsanlar bugün geçmiş dönemlerin aksine daha çok küreselleşen bir dünyada yaşamak zorundadırlar. Ancak küreselleşen dünyanın problemleri de küreselleşme arz etmekte, böylece sadece bir kaç ülke ve insanını değil, tüm dünya ülkelerini ve insanlarını ilgilendirmekte ve tehdit etmektedir, işte böyle bir ortamda temel dünya dinleri de bir yakınlaşma sürecine girmiştir. Ancak buradaki sorun, dünya dinlerinin özellikle de kendilerini semavi dinler olarak tanımladığımız Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın insanlığın kurtuluşuna ne derece katkı sağlayabileceği sorunudur. Bu bağlamda ilk aklımıza gelen dinler arası diyalog sürecidir. Gerçekten de bu alanda yaklaşık son otuz yıldır önemli adımlar atılmıştır. Bir taraftan Hıristiyan bilim adamları, Hıristiyanlığın o eski dışlayıcı tavrından vazgeçerek daha kapsayıcı görüşlere ağırlık vermeye çalışırlarken, Müslüman bilim adamları da geçmiş dönemde olduğu gibi şimdi de diğer din mensuplarına karşı daha hoşgörülü olmanın yollarını aramakta ve çözümler üretmeye çalışmaktadırlar. Ancak günümüzde bu diyalog sürecinin uzun ömürlü olması bekleniyorsa, her iki tarafın da sırf soyut ilahiyat konuları üzerine tartışmaları ya da birbirlerine karşı üstünlük sağlamaya çalışmaları yerine, dini inançları yoluyla insanlık adına bir şeyler yapmaya gayret etmeleri gerekmektedir Ümit ediyoruz ki, farklı dinlere mensup olsak bile, inananlar olarak bizler bu konu üzerinde yoğunlaşırsak, hem diğer modellerde kapsayıcı, dışlayıcı ve çoğulcu olarak karşımıza çıkacak teolojik problemleri bertaraf edecek, hem de sadece inananları değil, hiç inanmayanlarla dine karşı ilgisiz olanları da etkileyerek dine hizmet etmiş olabiliriz. Bizim bu husustaki önerimiz, dinler arası diyalogdan dünyadaki mevcut kötülükleri ortadan kaldırma konusunda dinler arası işbirliğine geçiş olmalıdır. Yapılması gereken, bu geçmiş tarihi tecrübeleri günümüz şartlarında yeniden yorumlayarak, çağdaş sorunlara çağdaş cevaplar üretmektir. SUMMARY Today, people have to live in a more globalised world contrary to former times. The problems of the globalised world are also in a globalisation process, so that they concern and threat not only some countries and the people there, but also the entire world and the people all around. In this situation, main religions of the world have been initiated an approaching process to each other. The question here is, in what degree could world religions and especially Judaism, Christianity and Islam that we know as the three divine traditions, contribute to the salvation of humanity. In this terms, the first process we come across is ‘the dialogue between religions’. Actually, in the last three decades, there has been very important attempts and advancements in this field. On the one hand, while Chiristian scholars cease from the former Christian attitude of exclusion, towards more inclusive notions, while on the other hand Muslim scholars are trying to find the ways of being more tolerant towards the members of other religions, to find solutions to the problems, as they were trying to do it before. However, if we hope this dialogue process last forewer, it is expected for both sides not to argue and discuss on abstract theological subjects for getting superiority, but instead, trying to do something for humanity through their religious believes. What we need is to interpret the experiences of the past in our contemporary circumstances and offer new solutions to contemporary problems.