Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2019
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Demet Cansız
Danışman: SÜLEYMAN BEYOĞLU
Özet:19. yüzyılda feodal yaşam tarzının egemen olduğu Doğu Anadolu’da Kürtlerin aşiret şeklinde örgütlendiğini görüyoruz. Bu yapı içinde yerleşik, göçebe ya da yarıgöçebe bir şekilde yaşayan Kürtlerin liderlerine “ağa” adı veriliyordu. Köylerde adeta devletin fonksiyonlarını yerine getiren ağalara, yalnızca Kürtler değil bölgede yaşayan diğer gruplar da itaat etmek zorundaydı. Nitekim aynı coğrafyada yaşayan Ermeniler de bağlı oldukları Kürt ağalarına vergi vermek mecburiyetinde idi. Ermenilerin ayrıca kendi içlerinde reis ya da ayan dedikleri liderleri olup, onlarda kendi reislerinin baskısı altında idi. Şark vilayetlerinde Kürtlerin Ermenilere karşı sahip olduğu bu üstün konum Tanzimat ve Islahat fermanlarının ilanı ile yavaş yavaş eşitlenmeye başladı.20. yüzyılda yabancı devletlerin müdahalesi ile Ermeniler uluslar arası arenada kendilerine destek bulurken, Kürt ağaları ve reisleri bu durumdan oldukça rahatsızdı. Bunun yanı sıra iki grup arasında yüzyıllar boyunca devam eden toprak meselesi bu yıllarda hala en büyük sorun idi. II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte oluşan ortam ile iki unsur arasında meydana gelen anlaşmazlıkların asgari düzeye indirilip, tüm yurtta olduğu gibi bu bölgede de can-mal ırz güvenliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Ayrıca Doğu Anadolu’da öngörülen bazı düzenlemelerin hayata geçirilmesi gündeme gelmiştir. Fakat ne yazık ki meşrutiyet yıllarında da ilerleyen dönemlerde de Kürt-Ermeni ilişkileri hedeflenen düzeye indirgenememiştir. Bu duruma yalnızca iç sorunlar değil, Avrupa ve Rusya‘nın çalışmaları ve tertipleri ile Taşnak komitesinin ayrılıkçı faaliyetleri neden olmuştur. Bu eylemlere sosyo ekonomik sıkıntıların sebebiyet verdiği diğer olaylar da eklenince Vilayat-ı Şarkiye’de asayişsizlik ve güvensizlik hat safhaya ulaşmıştır. Hükümet, tüm çabalarına rağmen coğrafî ekonomik ve sosyal nedenlerden ötürü yeterince tedbir alamamış ya da aldığı tedbirler akîm kalmıştır. -------------------- We see that Kurds were organized in tribes in Eastern Anatolia Region where feudal system of lifestyle was dominant in 19th century. Kurdish leaders who lived in a settled, nomadic, or semi nomadic way in this structure were called “aga” (landlord). Not only Kurds but also other groups living in the region had to obey landlords who almost functioned as the government in villages. As a matter of fact, Armenians living in the same geographical area had to toll to the Kurdish landlords that they depended on. Moreover, Armenians had a leader called “reis or ayan” (head) within themselves and they were under the pressure of their own heads. This superior position of Kurds over Armenians in east provinces started to be equalized slowly with the announcements of Tanzimat Edict and Reform Edict. While Armenians were supported in international arena by the intervention of foreign countries in 20th century, Kurdish landlords or heads were quite disturbed by this situation. Besides, the land problem between two groups that had gone on for centuries was still the biggest problem in those years. With the atmosphere created by the announcement of 2nd Constitutional Monarchy, it was aimed that the disagreements between two groups would be minimized and the safety of life, property, and honor would be provided in this region as in the whole country. In addition, the actualization of some regulations which were foreseen in East Anatolia became a current issue. However, unfortunately Kurdish – Armenian relationship could not reach to the targeted level either in Constitutional Period or in the upcoming periods. This situation resulted from not only domestic affairs but also the works and arrangements of Europe and Russia and separatist activities of Tasnak committee. When the other events that resulted from socio - economic problems were added to these afore-mentioned events, public insecurity reached to the top level in east provinces. Despite all its efforts, the government could not take enough precautions due to geographical, economical and social reasons, or the precautions that they took were ineffective.