Okul yöneticilerinin yansıtıcı düşünme beceri ve uygulamalarının incelenmesi: İstanbul ve Kopenhag örneği


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: GÜLAY DALGIÇ

Danışman: AYŞEN BAKİOĞLU

Özet:

OKUL YÖNETİCİLERİNİN YANSITICI DÜŞÜNME BECERİ VE UYGULAMALARININ İNCELENMESİ: İSTANBUL VE KOPENHAG ÖRNEĞİ Çağımızın hızla değişen ihtiyaçları eğitime de yansımakta ve okul yöneticilerinden bu hızla değişen ihtiyaçlara cevap verebilmeleri beklenmektedir. Bu nedenle, bu süreçte okul yöneticilerinin etkili lider rolünü başarıyla sürdürebilmeleri; okullarda sürekli iyileştirme içinde olmaları; etkili öğrenme ortamı sağlayabilmeleri ve yeni şartlara uyumlarını hızlandırabilmeleri için tecrübelerini öğrenmeye dönüştürdükleri ve uygulamalarını sürekli sorgulayarak iyileştirdikleri yansıtıcı düşünme uygulamalarına ihtiyaçları her zamankinden daha fazla hissedilmektedir. Bu ihtiyacı göz önünde bulundurarak yapılan bu çalışmanın amacı, Türkiye ve Danimarka’daki okul yöneticilerinin profesyonel gelişim amaçlı yansıtıcı düşünceye dayalı uygulamalarını tespit etmek ve Türkiye’de ortaöğretim kurumlarında görev yapmakta olan okul yöneticilerinin profesyonel gelişimlerini sürdürmek ve tecrübelerini öğrenmeye çevirmek için yansıtıcı düşünme becerilerini ne düzeyde kullandıklarını, bunu hangi uygulamalarında gösterdiklerini ve yansıtıcı düşünme uygulamaları ile çeşitli demografik değişkenler (cinsiyet, kıdem, okul türü, branş, öğrenci sayısı, hizmet içi eğitim alma durumu ve görev türü) arasında ilişki olup olmadığını saptamaktır. Bu araştırmada nitel ve nicel olmak üzere karma model kullanılmıştır. Araştırmada önce nitel araştırma yöntemleri kullanılarak okul yöneticilerinin yansıtıcı düşünme beceri ve uygulamaları küçük bir örneklem üzerinde derinlemesine incelenmiştir. Nitel araştırmanın örneklemini 2008-2009 bahar döneminde İstanbul (n=24) ve Danimarka, Kopenhag’da (n=13), çeşitli ortaöğretim (gymnasium) kurumlarında görev yapmakta olan 37 okul yöneticisi oluşturmaktadır. Katılımcılarla yüz yüze görüşülerek betimsel verilere ulaşmak amaçlanmıştır. Araştırmada görüşme yoluyla toplanan nitel veriler, analiz aşamasında veri analizi çeşitlerinden “içerik analizi” tekniğine tabi tutulmuşlardır.Nicel araştırma aşamasında ise nitel araştırmada elde edilen tema ve değişkenlerin belirli bir evrende nasıl dağıldığı belirlenmeye çalışılmış ve okul yöneticilerinin belirli bazı demografik değişkenlere göre yansıtıcı düşünme uygulamalarında anlamlılık olup olmadığı incelenmiştir. Nicel çalışmada, okul yöneticilerinin yansıtıcı düşünme uygulamalarını ve becerilerini belirlemek üzere Okul Yöneticisi Yansıtıcı Düşünme Ölçeği (OYYDÖ) geliştirilmiştir. 57 maddeden oluşan ölçeğin açımlayıcı faktör analizi sonucunda 4 faktör altında toplandığı belirlenmiştir. Oluşan dört faktörün açıkladığı toplam varyans miktarı % 38,150’dir. Güvenirlik analizinde ise ölçeğin tamamı için Cronbach Alfa değeri α=,91 olarak saptanmıştır. Nicel araştırma örneklemini 2009-2010 yılında İstanbul’daki ortaöğretim kurumlarında (meslek liseleri hariç) görev yapmakta olan 427 okul yöneticisi oluşturmaktadır. Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye ve Danimarka’da okul yöneticilerinin tecrübelerini öğrenmeye dönüştürüp mesleklerinde gelişme sağlamaları eski yöneticiden ve meslektaşlardan öğrenme, yaparak öğrenme, diğer iş tecrübelerinden transfer yaparak öğrenme, projelerde görev alarak öğrenme, formel kurs ve programlara katılarak öğrenme, hobi ve faaliyetlerden öğrenme, gözlem yaparak öğrenme şeklinde gerçekleşmektedir.Her iki ülkede de yöneticilerin yeterliklerini ve eylemlerini izleme ve değerlendirme yolu olarak resmi ve resmi olmayan değerlendirme yöntemleri kullandıkları elde edilen bulgular arasındadır. Resmi değerlendirme olarak Danimarka’da personel gelişim görüşmeleri (MUS-Medarejder Udvikling Samtale), anket uygulamaları ve okul kurulunun yöneticiyi değerlendirmesi yöntemleri kullanılırken, Türkiye’de ise MEB değerlendirmeleri ve Danimarka’daki gibi anket uygulamaları kullanılmaktadır. Yöneticilerin yansıtıcı düşünme uygulamalarına girdikleri kişiler iki ülkede de çok büyük benzerlikler gösterirken çeşitli faktörlerden kaynaklanan farklılıklar da görülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre her iki ülkedeki okul yöneticileri bireysel olarak, idari kadrolarıyla, arkadaş ve meslektaşlarıyla, iletişim ağlarıyla ve araştırmalara katılarak yansıtma sürecine girerken, eşleriyle, profesyonel koç ve mentorlarıyla, okul kuruluyla ve diğer sektörlerden kişilerle yansıtma sürecine girme konusunda farklılıklar göstermektedirler. Türkiye ve Danimarka’daki okul yöneticilerinin yansıtıcı düşünme alanları iletişim ve örgütsel değişim konularında paralellik göstermektedir. Danimarkalı okul yöneticileri için reformlar üzerine yansıtıcı düşünme sürecine girmek diğer önemli bir yansıtma alanı olarak görülmektedir. Türkiye’deki okul yöneticileri için ise diğer yansıtma alanları veli, öğrenci başarısı, teknoloji, yönetmelikler ve finans konularında yoğunlaşmaktadır.Araştırma sonuçlarına göre her iki ülkedeki okul yöneticileri yansıtıcı düşünen bir yöneticinin karakter özellikleri olarak açık fikirlilik, güven, kendini bilmek ve farkındalık konusunda ortak görüş bildirmişlerdir. Danimarkalı okul yöneticileri bunlardan farklı olarak denge kurabilme, unutmama, sorgulama ve değerlendirme kültürü, iletişim ağı kurma ve diğer sektörlerden öğrenme gibi özellikleri yansıtıcı düşünen bir yöneticinin karakter özellikleri arasında sıralamışlardır. Türkiye’deki okul yöneticilerine göre ise yansıtıcı düşünen bir yönetici ayrıca hoşgörülü, insan ilişkileri ve empati gücü kuvvetli, sürekli öğrenme güdüsü taşıyan, adaletli, dinleme becerisine sahip, gözlemci ve samimi (içten) olmalıdır. Araştırma sonuçlarına göre her iki ülkedeki okul yöneticilerinin tecrübe ve eylemleri üzerine yansıtıcı düşünmek için kullandıkları ortak teknikler yazma-not alma ve teori okumadır. Danimarkalı okul yöneticilerinin ise Türk meslektaşlarından farklı olarak koçlarıyla birlikte uyguladıkları prova yapma ve not tutma teknikleriyle de tecrübe ve eylemleri üzerine yansıtıcı düşünme becerilerini geliştirdikleri elde edilen bulgular arasındadır. Danimarkalı okul yöneticileri için durağanlık, otorite kurma eğilimi, uzlaşı kültürü, sistemden (uygulamadan) uzaklaşma, izolasyon, sistemin sürekli değişmesi ve yöneticilerden yeni beklentiler yansıtıcı düşünmelerinde engel teşkil etmektedir. Türk okul yöneticileri için ise istikrar eğilimi, yabancı dil bilmemek, merkeziyetçi yönetim, iş yoğunluğu, veli ilgisizliği, iletişim ağı eksikliği, öğretmenlerdeki tükenmişlik yansıtıcı düşünmelerindeki olası engellerdendir. Araştırmada okul yöneticilerinin yansıtıcı düşünme becerileri ile cinsiyet ve branş değişkenlerine göre anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Nicel araştırmada okul yöneticilerinin kıdemleriyle yansıtıcı düşünme becerileri arasında anlamlı bir farklılık saptanmamışken, nitel araştırmada kıdem değişkeninin yöneticilerin yansıtıcı düşünme alanlarında farklılık yarattığı saptanmıştır. Nicel araştırmada özel okul yöneticilerinin devlet okulu yöneticileriyle karşılaştırıldığında yansıtıcı düşünme beceri ve uygulamalarının daha gelişmiş olduğu saptanmıştır. Ayrıca okuldaki öğrenci sayısının artmasıyla ve hizmet içi eğitim alma durumlarıyla doğru orantılı olarak yöneticilerin yansıtıcı düşünme eğiliminin de artış gösterdiği araştırmanın sonuçları arasındadır. Araştırma bulguları doğrultusunda okul yöneticilerinin yansıtıcı düşünme becerilerini ve uygulamalarını geliştirmeye yönelik yönetici adaylarına, okul yöneticilerine, politika belirleyici ve yapıcılara ve araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Yansıtıcı Düşünme, Yansıtmacı Uygulayıcı, Okul Yöneticisi, Profesyonel Gelişim. AN INVESTIGATION INTO THE REFLECTIVE THINKING SKILLS AND REFLECTIVE PRACTICES OF SCHOOL ADMINISTRATORS: ISTANBUL AND COPENHAGEN CASES The rapidly changing needs of modern society are reflected in education, and school administrators are expected to implement policies in response to those rapidly changing needs. Therefore, in their role as leaders, in order to take the lead in implementing constant improvements, providing effective learning environments and facilitating the adaptation of new conditions, principals feel the need for reflective practice nuch more than at any other time. The crucial need for principals to develop reflective thinking skills is the starting point of this study. The main purpose of the study was to determine what reflective practices are used by Turkish and Danish school principals. The study also aimed to determine what level of reflective practice Turkish secondary school principals use to maintain their professional development and turn their experience into self-development, and finally to pinpoint the relationship between their reflective practices and certain demographic variables such as gender, length of service, school type, subject area, student number and in-service training. In the study a two-dimensional research model was employed: qualitative and quantitative research models. In the first stage, the reflective thinking skills and practices of a small sample of school principals were investigated in depth with qualitative research methods. The study group was composed of 37 secondary (gymnasium) school principals who were working in Istanbul, Turkey (n=24) and Copenhagen, Denmark (n=13) in 2008-2009. Through face-to-face interviews, the aim was to obtain descriptive data. The qualitative data collected through interviews was subjected to “content analysis” in the analysis stage. In the quantitative research stage, the themes and other variables obtained in the qualitative research stage were investigated to determine how they were distributed based on certain demographics. In order to measure the reflective practices and reflective thinking skills of principals a scale was developed. The scale, which is composed of 57 items, was determined as having four factors after employing (“an” or “the”) Exploratory Factor Analysis. The variance value of the four factors was determined as 38.150%. In the reliability analysis a Cronbach Alpha value was determined as α=.91 for the whole scale. The quantitative study group was composed of 427 principals who were working at secondary schools in Istanbul (excluding vocational schools). The study findings revealed that Turkish and Danish school principals turn their experiences into self-development and maintain their professional development by learning from their ex-principals and colleagues, learning on-the-job, learning from other work experiences, learning from hobbies and activities, participating in projects, joining in formal courses and learning from observation. Principals from both countries were shown to be using formal and informal assessment methods to monitor and evaluate their competencies and actions. For self-assessment Danish principals were shown to be using staff development meetings (MUS-Medarejder Udvikling Samtale), questionnaires and school board assessments. Turkish principals, on the other hand, were shown to be using questionnaires and Ministry of Education performance evaluations. The results of the study indicate that principals in the two countries differ in terms of with whom they engage in reflective practice. The study revealed that school principals from both countries engage in reflective practice and develop their reflective thinking skills individually, with their administrative team, colleagues, mentors, networks and by participating in academic research as co-researchers. However, Danish principals differ from Turkish principals by also engaging in reflective practice with their spouses, professional coaches, school boards and people from other sectors. In terms of reflective thinking areas, Turkish and Danish principals show similarities. Unlike Turkish principals, Danish principals were shown to think reflectively on reforms. Turkish principals were also shown to think reflectively on parents, student success, technology, regulations and finance. Regarding the characteristics of a reflective practitioner, principals from both countries mentioned characteristics such as being open-minded, knowing oneself and having a degree of self-awareness. Danish school principals also listed maintaining balance, not forgetting, questioning, developing an evaluation culture, networking and learning from other sectors as other characteristics of a reflective practitioner. For Turkish principals a reflective practitioner should also be tolerant, fair, observant, sincere, a good listener, good in human relations, be constantly motivated to learn and have empathy. For principals in both countries, the techniques school principals use to think reflectively on their experiences and actions were shown to be writing, note taking and reading theory. In addition to these techniques, Danish principals also revealed a preference for rehearsal and note taking techniques that they use with their coaches. As barriers to reflective thinking Danish principals cited their inclinations to be stationary and establish their authority, to form a reconciliatory culture; isolation from the system, high expectations from them, and constant change within the system. According to the views of Turkish school principals, a preference for stability, poor foreign language competency, centralization of the education system, work load, indifference of parents, lack of networks and teacher burnout were among the barriers to reflective thinking. The findings of the study revealed no significant relationship between principals’ reflective thinking skills and gender or subject area. Although the quantitative study findings showed no significant relationship between principals’ length of service and reflective thinking skills, qualitative study findings revealed that there is a significant difference between the principals’ length of service and reflective thinking skills. There is therefore a need for a fuller investigation into the relationship between school principals’ length of service and reflective thinking skills. The quantitative research findings revealed that private school principals’ reflective thinking skills are more developed than that those of public school principals. School principals were also shown to be more inclined to think reflectively depending on the number of students in their school and the in-service trainings they participate in. In the light of the study findings, recommendations were devised for candidates of educational administration, principals, policy makers and researchers to aid the development of reflective thinking skills and practices. Keywords: Reflective Thinking, Reflective Practitioner, Principal, Professional Development