Türk sinemasında toplumsal gerçekçi filmlerde kadın temsilleri : gelin, düğün, diyet üçlemesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Tuğba Kozan

Danışman: YUSUF ZİYA GÖKÇEK

Özet:

Sinemanın, üretilen filmlerle toplumsal gerçekliğin inşa edilmesinde ve toplumsal konular hakkında ortak fikir oluşmasında etkin bir rolünün olduğu kabul edilmektedir. Bu filmlerdeki kadınlık ve erkekliğe dair temsiller, toplumda yerleşik olan toplumsal cinsiyet rollerinin şekillenmesinde, onaylanmasında etkili olmaktadır. Klasik anlatı yapısı ve sürekli kendini tekrarlayan kalıplar nedeniyle birer çağdaş masal olarak nitelendirebileceğimiz Yeşilçam filmleri ise, gelenekselleşen toplumsal cinsiyet kalıplarının yeniden üretildiği bir temsil alanı olmuştur. Bu bahiste, temsillerin sunduğu önerme ve seyirciye olumlanan bakış açısı oldukça önem kazanmaktadır. Çalışmamızda Toplumsal Gerçekçi filmlere bakıldığında da anlatıların erkek egemen söyleme bağlı olarak kurgulandığı ve bu anlamda geleneksel sinemanın sahip olduğu cinsiyetçi tutumun sürdürüldüğü görülmektedir. Toplumsal sorunlara gerçekçilikle yaklaşmaya çabalayan yönetmenler, toplumsal meseleleri erkek karakterler üzerinden ele alarak, onların bilinçlendiği ve aydınlandığı hikâyeler anlatmayı tercih etmişlerdir. Kadın karakterler ise sessiz ve kaderlerine razı bir şekilde hayatlarına devam etmektedir. Çalışmamızdaki filmler ele alınırken feminist eleştiri yönteminden faydalanılmıştır. Feminist eleştiri sinemadaki temsilleri, erkek egemen ideolojinin yeniden üretimi ve pekiştirilmesi konusundaki rolünü incelemekte ve temsilleri cinsel ayrımcılık ile toplumda var olan eşitsizliklerin sürmesine yardımcı olmak açısından eleştirmektedir. Feminist film kuramcılarından Anne Smelik; anlatılara hâkim olan bu eril dilin kırılması için sinemada gerçek kadın hikayelerinin yer almasını çözüm olarak sunmaktadır. Lütfi Akad’ın Gelin (1973), Düğün (1973), Diyet (1974) üçlemesindeki kadın temsillerinin ayrıcalıklı yeri, gerçek kadın öykülerine örnek teşkil etmesi açısından önem arz etmektedir. Bu çalışma kadınların sinemada salt güzellikleri ya da cinsellikleri ile değil; Akad’ın üçlemesinde olduğu gibi kadınların aile içinde ve toplumsal hayatta karşılaştıkları sıkıntıları gündeme getiren, onları bilinçlendiren hikâyeler ile beyazperdede var olabilmeleri önermesinde bulunmaktadır. -------------------- Cinema is considered to have an active role in the construction of social reality with the films it produces, and in developing a common opinion on social issues. Yeşilçam films, which we can describe as a contemporary tale, have become a reproductive area were traditional gender patterns are reproduced. The responsibilities which are suitable for women in social realistic films are given with the masculine point of view. Male-dominated discourse and sexist approaches cast a shadow on the progressive mission of social realistic cinema. The feminist criticism method was used in the study of the films in our study. Feminist criticism examines the representations of cinema in its role in the reproduction and consolidation of the male-dominated ideology and criticizes the representations in terms of helping to sustain sexual discrimination and inequalities in society. Anne Smelik, a feminist film theorist; In order to change this masculine language which is dominant in cinema, it presents the stories of real women in cinema as a solution. Female characters in Lütfi Akad's Bride (1973), Wedding (1973) and Diyet (1974) have an important place in Turkish cinema. These real women have managed to exist in society with their minds and courage, not with their beauty or sexuality. They are powerful women who resist the traditions. This study states that it is wrong to represent women with their bodies or sexuality in cinema. He claims that real women's stories, which describe the problems that women face in family and social life, should be explained in the films.