Yabancı sermayenin türk bankacılık sektörünün mali performansı üzerindeki etkileri


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Sinan Şahin

Danışman: TİĞİNÇE OKTAR

Özet:

2000’li yılların başından itibaren Türk bankacılık sektörüne yabancı ilgisi artmış, 2002 yılında % 3,11 olan yabancı sermayeli bankaların sektör aktiflerindeki payı 2009 yılı sonunda % 13,46’ya ulaşmıştır. 2002-2007 yılları arasında, sağlıklı varlık yapısı ile istikrarlı bir kredi kaynağı oluşturan ve sektörün aracılık fonksiyonunun geliştirilmesinde olumlu katkıda bulunan yabancı sermayeli bankaların, krizle birlikte kredilerini özel ve kamu sermayeli bankalardan daha fazla kıstıkları ve takipteki kredi rasyolarının daha hızlı yükseldiği görülmekte, kriz döneminde yabancı sermayeli bankaların istikrarlı kredi kaynağı oluşturma ve sektörel istikrara da katkıda bulunma fonksiyonlarından söz edilememektedir. Yabancı bankaların performanslarındaki düşüşte, global ekonomik krizin bu bankaların Avrupa ve ABD’de mukim ana kuruluşlarını olumsuz yönde etkilemesi sonucu oluşan tedirginlik ile Türk piyasasına yeni girmiş olmalarının verdiği ihtiyatın, Türk bankacılık sektörünün diğer gelişmekte olan ülke ekonomilerine nazaran daha gelişmiş ve rekabetçi bir yapıya sahip olmasının ve yabancı bankalar açısından kolay bir faaliyet alanı oluşturmamasının rolü olduğu düşünülmektedir. Türk piyasasındaki tecrübelerinin artması paralelinde yabancı bankaların krizle birlikte zayıflayan aktif kalitesi, karlılık, verimlilik ve yönetim performansları yükselebilecek, ekonomik krizlere rakiplerine göre daha keskin kredi daralması ile tepki verme tercihleri de yumuşayabilecektir. Türk ekonomisinin ve bankacılık sektörünün büyüme potansiyeli, yabancı sermayenin sektöre olan ilgisini gelecek yıllarda da devam ettirecektir. Sektördeki yabancı sermaye sahipliğinde oluşabilecek artışın muhtemel olumsuz etkilerinin asgariye indirilebilmesi açısından; yabancı sermaye izinlerinde bugüne kadar izlenen seçici politikanın devam ettirilmesinin, kriz dönemlerinde kredilerin geriye çağrılma koşullarını, kredi müşterilerinin faaliyetlerini ve dolayısıyla genel ekonomik akışı olumsuz yönde etkilenmesini engelleyecek objektif kriterle bağlayacak yasal ve idari düzenlemelerin uygulamaya konulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. ABSTRACT The interest of foreign capitals to Turkish banking sector increased from beginning of 2000’s and the share of foreign banks in sector assets rose from 3,11% to 13,46 % between 2002-2009. From 2002 to 2007 foreign banks had been a stable credit source with their healthy asset structure and had positively contributed to the improvement of the intermediary function of the banking sector. But since they cut their loans down very strongly with the economic crisis in comparison with their state and privately owned competitors and their bad loan ratios soared seriously, it could not be mentioned their contribution to stable lending and sector stability during economic crisis period. Uneasiness caused by global economic crisis which affected negatively their parent companies in Europe and US, precaution due to their new entrance to Turkish market, more developed and competitive structure of Turkish banking sector than that of the other emerging countries are thought to have played an important role in the weak performance of foreign banks in asset quality, profitability, productivity, bad loans and management components in comparison with their rivals. By gaining more experience in the Turkish market it could be expected that the weakened performance of foreign banks with economic crisis in asset quality, profitability and management components is to be recovered and their reaction to economic crisis by cutting strongly down the lending to be softened. Growth potential of Turkish economy and banking sector will keep the interest of foreign banks to Turkish banking sector alive in coming years. In order to decrease any potential negative effect of the foreign share increase in the sector, selective policy that has been successfully applied till today should be continued. Call back conditions of the loans during crisis periods should be subjected to objective criterion by legal and administrative regulation to prevent its negative effects on borrowers’ activities and general economic conditions.