Kan ve solunum yolu örnekleriden izole edilen acinetobacter baumannii suşlarının fenotipik ve genotipik yöntemlerle karşılaştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Pınar Bekdemir

Danışman: AYŞEGÜL KARAHASAN

Özet:

Acinetobacter baumannii, dünya genelinde hastane enfeksiyonlarının en sık etkenlerinden biridir. Özellikle yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) gelişen çoklu antibiyotiğe dirençli A.baumannii enfeksiyonlarının klinik öneminin bilinmesine karşın, bakterinin virulans özelliklerine dair bilgimiz henüz temel düzeydedir. Acinetobacter baumannii’nin kapsül, lipopolisakkarit tabaka ve dış membran proteini Omp A dışında, peptidleri hidrolize ederek doku hasarı oluşumunda etkili olan jelatinaz enzimini üretebildiği ve demirin sınırlı olduğu enfeksiyon bölgelerinde siderofor üreterek üreme yeteneğine sahip olduğu bilinmekte, cansız yüzeylerde uzun süre hayatta kalabilme özelliği biyofilm üretimi ile ilişkili bulunmaktadır. Çalışmamızda 2005-2010 yılları arasında yoğun bakım ünitesinde yatan hastalardan izole edilen A. baumannii kökenleri ile iki çalışma grubu oluşturulmuştur. Derin trakeal aspirat (DTA) ve kan kültürlerinde üreme olan 41 hastanın DTA ve kan kökenleri ile sadece DTA’da üreme olan 40 hastanın kökenleri antibiyotik duyarlılıkları ve virulans faktör üretimleri (biyofilm üretimi, jelatinaz üretimi ve sınırlı demir içeren ortamda üreme yeteneği) bakımından karşılaştırılmış; aynı hastaya ait kökenler Repetitive Extragenomic Palindromic PCR (REP-PZR) ile genotiplendirilerek hastaların DTA ve kan kökenleri arasında klonal ilişki araştırılmıştır. Tüm kökenler çoklu ilaca dirençli olup, sınırlı demir içeren ortamda üreyebilmişlerdir. Kan kökenlerinde biyofilm üretimi (%61), DTA kökenlerinden (%47.5-51) daha yüksek oranda saptanmakla birlikte, bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Kökenlerin sadece %11’inde jelatinaz üretimi saptanmış olup, örnek cinsine göre bir farklılık gözlenmemiştir. Kırk bir hastada DTA ve kandan izole edilen kökenlerin (n=82) bant profilleri birbirleriyle karşılaştırıldığında 32 hastada kökenlerin birbiriyle aynı, 9 hastada ise kökenlerin farklı profil sergilediği gözlenmiştir. REP-PZR ile aynı bant profilini sergilediği halde, 4 hastanın DTA ve kan kökenlerinde, biyofilm ve jelatinaz üretimi farklı saptanmıştır. Sonuç olarak çalışmamız, kan ve DTA örneklerinden izole edilen A. baumannii kökenlerinin virulans faktörleri üretimi açısından anlamlı bir farklılık göstermediğini ortaya koymuştur. Ayrıca REP-PZR ile elde ettiğimiz sonuçlar A. baumannii’nin YBÜ’de poliklonal enfeksiyona yol açabileceğini düşündürmektedir. Anahtar sözcükler: A. baumannii, REP-PCR, biyofilm, jelatinaz, siderofor ABSTRACT Acinetobacter baumannii is one of the most frequent pathogen triggering hospital acquired infection, worldwide. Although the clinical importance of A.baumannii multidrug resistant infection in intensive care unit (ICU) has been well known, the knowledge of Acinetobacter virulence factors is still at an elemantary stage. In addition to already known properties of A.baumannii such as the capsule, lipopolysaccharide and outer membran protein, A. baumannii’s ability to produce the gelatinase enzyme which is effective in tissue damage by hydrolising peptides, ability to grow under iron-deficient conditions, are also defined as virulence factors. Ability of A. baumannii to survive on dry surfaces for prolonged periods has been explained with its ability to form biofilms. In this study A.baumannii strains isolated from patients in the intensive care unit during the period 2005-2010 were divided into two groups. First group included patients (n:41) with A. baumannii strains isolated from both deep tracheal aspirate (DTA) and blood cultures and the second group (n:40) where A. baumannii was isolated from DTA only. Two groups have been compared to each other in terms of their antibiotic susscebtibility and virulence factors (biofilm production, gelatinase production and the ability of growth under iron limiting conditions), furtherly A.baumannii strains of the same patient have been genotyped in order to search the clonal relationship between DTA and blood isolates in the first group. All isolates were multi drug resistant and were able to grow under iron-deficient condition. Even though the biofilm production rate of blood isolates has been found higher than that of DTA isolates either from same patients or from patients with DTA isolates only, the difference was not statistically significant. Gelatinase production has been detected only in 11% of isolates and there was no difference by type of specimen. When band profiles of DTA and blood strains from 41patients (n=82) were compared to each other; 32 patients strains from different samples were same, whereas 9 patients strains different profile were exhibited. Although in 4 patients DTA and blood strains were exhibiting the same band profile, biofilm formation and gelatinase production were different. As a result this study found no statistically significant difference in virulence factors between DTA and blood isolates. Furtherly REP-PCR results suggest that A. baumannii could lead to policlonal infections in ICU. Key words: Acinetobacter baumannii, REP-PCR, biofilm, gelatinase, siderophore