BILDIRCIN YUMURTASI TÜKETİMİNİN PUBERTE BAŞLANGICI ÜZERİNE ETKİLERİNİN KIZ ÇOCUKLARINDA VE DİŞİ SPRAGUE-DAWLEY SIÇANLARDA DEĞERLENDİRİLMESİ


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Dr Ozlem Surekli Karakus

Danışman: Tülay Güran

Özet:

ÖZET

 

Giriş ve Amaç: Son yıllarda endokrin bozucular adı verilen doğal hormon ve hormon benzeri etki gösteren kimyasallara çevresel maruziyetin, endokrin sistem dengesini etkileyebileceği yolunda veriler gelmeye başlamıştır. Klinikte puberte prekoks bulguları ile karşılaştığımız hastalarda, bu endokrin bozuculara maruziyeti sorguladığımızda özellikle bıldırcın yumurtası tüketimi dikkati çekmektedir. Bu nedenle, öncelikle prematür telarş şikayeti ile başvuran hastalardaki bıldırcın yumurtası kullanım durumunu belirlemeyi ve bıldırcın yumurtasının sıçanların pubertal gelişimi üzerinde oluşturacağı değişiklikleri belirlemeyi hedefledik.

 

Gereç-Yöntem:

Klinik ön çalışma: Prematür telarş ile başvuran 6- 8 yaş aralığındaki 55 kız hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi ve ailelerine anket yapılarak bıldırcın yumurtası kullanım durumu, kullanılmışsa sıklığı ve miktarı hakkında bilgiler soruldu. Prematür telarş ile başvuran hastaların başvuru yaşları ortalaması 7 yaş 2 ay olarak belirlenmesi üzerine kontrol grubu olarak 6 - 8 yaş aralığında takibimizde bulunan Tip 1 Diyabetes Mellitus tanılı ve diyabet kontrolü iyi olan 54 kız hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi ve ailelerine aynı şekilde anket yapıldı. Bıldırcın yumurtası tüketim durumu, prematür telarş ve kontrol gruplarında karşılaştırıldı.

In vivo rat modeli çalışması: Sprague-Dawley female ratlar, su ile negatif kontrol, yağ ile negatif kontrol, 17β-estradiol (E2) ile pozitif kontrol ve bıldırcın yumurtası (BY) 300 mg/kg, 1000 mg/kg, 3000 mg/kg doz grupları olmak üzere 6 gruba ayrıldı. Postnatal (PN) 14. günden itibaren her gün vücut ağırlığı ve burun-kuyruk uzunluğu ölçülerek; ağırlığına göre, grubuna uygun şekilde belirlenen dozlarla orogastrik yoldan sonda ile beslendi. PN 22. günden itibaren vaginal açıklık bakılmaya başlandı ve PN 30. gün antropometrik ölçümleri alındı, vaginal smear alındı, dekapite edilerek kan alındı ve organ diseksiyonu yapıldı. Uterus, over, karaciğer, böbrek ve beyin organlarının ağırlıkları, vücut ağırlıklarına oranlanarak rölatif organ ağırlıkları bulundu. Vaginal smearlar, over ve uterus dokuları histolojik incelemeye alındı. Serumdan folikül stimüle edici hormon (FSH), luteinize edici hormon (LH), östrojen, insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-1), leptin, kolesterol, düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL), kreatinin, enzyme linked immunosorbent assay (ELİSA) yöntemi ile çalışıldı. Karaciğer ve böbrek dokularında, lipit peroksidasyon-malondialdehit (MDA) ve glutatyon (GSH) ölçümü yapıldı.

 

Bulgular:

Klinik ön çalışma: Prematür telarş grubunun, kontrol grubuna göre vücut ağırlığı, boy uzunluğu ve vücut kitle indeksi (vki) daha fazla idi. Prematür telarş grubunun %60’ının, kontrol grubunun ise %27,8’inin hayatlarının bir döneminde bıldırcın yumurtası kullandığı saptandı. Bıldırcın yumurtası tüketimi, kontrol grubunda az (%20,4) veya orta (%7,4) iken, yoğun tüketim hiç görülmedi. Prematür telarş grubunun ise %18,2’sinin az, %21,8’inin orta, %20’sinde yoğun tüketim bildirildi.

In vivo rat modeli çalışması: Ratların vücut ağırlığı ve burun-kuyruk uzunluğu günden güne artış göstermekle birlikte, gruplar arası anlamlı farklılık görülmedi. Vaginal açıklık, E2 grubunun hepsinde PN 25. günde, BY 300 mg/kg grubunda 2 hayvanda PN 26. günde ve yağ grubunda 2 hayvanda PN 26 ve 30. günlerde görüldü. Diğer hayvanlarda çalışmanın sonlandırıldığı PN 30. günde halen vaginal açıklık yok idi. Vaginal smear incelemelerinde su grubunun anestrus evresi ile prepubertal, diğer grupların ise östrus siklusu ile pubertesinin başlamış olduğu belirlendi. Vaginal smearda östrojenik aktivite belirtisi olan kornifiye hücre oranında  ise en yüksek E2 grubu olmak üzere, BY 300 mg/kg ve 1000 mg/kg doz gruplarında doz bağımlı anlamlı artış görüldü. Rölatif uterus ağırlığının, E2 grubu ve BY 300 mg/kg ve 1000 mg/kg doz gruplarında arttığı, rölatif over ağırlığının E2 grubu ve BY 1000 mg/kg grubunda arttığı görüldü. Over folikül sayıları, E2 grubunda anlamlı olarak fazla iken; diğer gruplarda farklı değildi. Uterus histolojisinde, endometriyal gland sayısı E2, BY 300 mg/kg ve1000 mg/kg gruplarında kontrole göre istatistiki olarak anlamlı yüksek bulundu. Endometriyal stroma kalınlığı ise E2 ve 1000 mg/kg grubunda anlamlı yüksek bulundu. FSH düzeyi, E2, 1000 mg/kg grubunda; östradiyol düzeyi ise E2, 300 mg/kg ve 1000 mg/kg doz gruplarında yüksek bulundu. Diğer biyokimyasal parametreler gruplar arası anlamlı farklılık görülmedi.

 

Sonuç: Kız çocuklarında prematür telarş ile başvuranlarda, kontrol grubuna göre bıldırcın yumurtası kullanımının daha sık olduğu görülmektedir. Hayvan deneyi çalışmamızda; smear bulgularında proöstrus evresi görülmesi, vajinal epitelin kornifiye olması, rölatif uterus ve over ağırlıklarındaki artış ve FSH ve östradiyol düzeyleri ile bıldırcın yumurtasının puberte üzerine etkisi olduğu ve 17β-estradiol kadar olmasa bile östrojenik etkisi olduğu görülmektedir.