HASTANEYE YATAN 0-5 YAŞ ARASI ÇOCUKLARDA MALNÜTRİSYON DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Kartal Dr.Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Binnaz Çalışkan

Asıl Danışman (Eş Danışmanlı Tezler İçin): Engin Tutar

Özet:

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tanımına göre protein-enerji malnütrisyonu (PEM); “her birinin eksiklik dereceleri değişebilmekle birlikte gerek protein, gerekse kaloriden fakir bir beslenme sonucu oluşan, en fazla süt çocukları ve küçük çocuklarda rastlanan ve sıklıkla enfeksiyonların eşlik ettiği patolojik bir durum”dur. PEM, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin en yaygın çocuk sağlığı sorunudur. Solunum yolu enfeksiyonları, ishal gibi enfeksiyon hastalıkları ile kaybedilen çocukların çoğunluğunda enfeksiyonun gelişmesi ve ağır seyretmesinin nedeni, temelde beslenme bozukluğunun olmasıdır. Ülkemizde değişik bölgelerde ve yıllarda yapılan çalışmalarda malnütrisyon oranının 1970'li yıllara göre azaldığı bildirilmekle birlikte özellikle kırsal bölgelerde yüksek sıklıkta görülmektedir.

       Düşük sosyoekonomik yapıya sahip bir kitleye hizmet etmekte olan Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Çocuk Kliniği’ne Mart-Eylül 2009 tarihleri arasında, herhangi bir hastalık nedeni ile yatırılarak izlenen 1 ay-5 yaş arasındaki 100 çocuğun antropometrik ölçümleri yapılarak beslenme durumları değerlendirildi. Malnütrisyonun değerlendirilmesinde Gomez ve Waterlow sınıflamaları kullanıldı. Ayrıca annenin yaşı, eğitim düzeyi, doğum sayısı, anne sütü verilme süresi, ailelerin gelir düzeyi sorgulandı, çocuklarda anemi olup olmadığı araştırıldı.

         Hastaların %51’inde beslenme bozukluğu (malnütrisyon) saptandı. Malnütrisyonlu olguların %60.8’inde akut, %21.6’sında kronik ve %15.7’sinde akut-kronik malnütrisyon bulundu. Malnütrisyon olup olmaması ile cinsiyet, yaş, anne yaşı, emzirme süresi, annenin eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, eşlik eden enfeksiyonun niteliği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı. Malnütrisyonlu hastalarda anemi görülme sıklığı daha fazla olmakla beraber, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi.

              Sonuç olarak; toplulumumuzun sosyoekonomik düzeyi orta ve düşük kesimini kapsayan 1-72 ay arasındaki yatan hastaların %51’i gibi yüksek bir oranında malnütrisyon saptandı.  Malnütrisyon halen ülkemizde önemli bir sağlık sorunudur. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve yatan hastaların özellikle malnütrisyon yönünden değerlendirilerek erken tedavi edilmesi ile bu önemli sağlık sorununun azaltılabilmesi mümkün olacaktır.