A constructivist international relations approach to Turkey-Syria relations during 1998- 2011


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Tezin Dili: İngilizce

Öğrenci: Mehmet Turan Çağlar

Danışman: İBRAHİM MAZLUM

Özet:

Türkiye Suriye ilişkileri 1946’dan beri önemli iniş ve çıkışlara tanık olmuştur. Her iki toplum tarihsel bağları sonucu birçok ortak özelliğe sahip olmasına rağmen, gerilimler ve güvensizlikler ikili ilişkilere hükmetmiştir. Hem Türkiye, hem Suriye 1946’dan beri diğerini problemlerin ve krizlerin kaynağı olarak görmüştür. Fakat yeni yüzyılda ikili ilişkiler değişmeye başlamış ve eski düşman, yeni dosta dönüşmüştür. Bu şartlar altında ikili ilişkileri incelemek ilgi çekici hale gelmektedir. Bu çalışmada Türkiye Suriye ilişkilerinin değişen doğası, Yapısalcı Uluslararası İlişkiler yaklaşımı penceresinden incelenmiştir. Tarihsel düşmanlıkları, önyargıları ve güvensizlikleri anlamak için her iki tarafın kimlikleri ve çıkarları göz önünde bulundurulmalıdır. Yapının etkilerinin yanında, failin rolü de incelenmelidir. Tarihsel anlamda, Türkiye ve Suriye tüzel kimliklerini farklı yönlerde tanımlamışlardır. Karşıt ideolojik kamplarda yer almak gibi fikri etkenler iki tüzel kimlik arasındaki uçurumu daha da açmıştır. Bunun sonucu, iki taraf arasındaki sistemik etkileşim sorunlu olmuştur. Ayrıca, bölgesel ve küresel yapısal dinamikler bu eğilimi kuvvetlendirmiştir. Bu şartlar altında “Öteki” kesin bir düşmana dönüşmüştür. Diğer taraftan Adana Protokolü’nün sonucu olarak, Türkiye Suriye arasındaki gerilim kademeli olarak azalmış ve ikili ilişkiler gelişmeye başlamıştır. Artan karşılıklı bağımlılık, ortak kaderin oluşması hakkındaki inanç ve bölgesel gelişmeler karşısındaki ortak kaygılar ilişkilerin doğasını değiştirmiştir. Bu hızlı dönüşümde hem failler hem de yapı çok önemli rol oynamışlardır. Sözü edilenler ışığında, bu tezde 1998’de varılan Adana Mütabakatı’ndan 2011’de Suriye’de başlayan ayaklanmalar arasındaki altın dönem ikili ilişkiler açısından hem faillere hem de yapıya odaklanılarak Yapısalcı Uluslarararası İlişkiler yaklaşımıyla incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Türkiye-Suriye İlişkileri, Yapısalcı Uluslararası İlişkiler Yaklaşımı, Kimlik ve Çıkar, Ben ve Öteki, Yapı ve Fail ABSTRACT Turkey-Syria relations since 1946 have witnessed important ups and downs. While two societies have many common features as a result of historical links, tensions and mistrusts have dominated inter-state relations. Both Turkey and Syria saw the other as the source of problems and crises since 1946. However, with the new century, bilateral relations began to change and old enemy turned into a new friend. Under these circumstances, examining bilateral relations has gained such popularity. This thesis examines the changing nature of Turkey-Syria relations from the window of Constructivist International Relations approach. In order to understand historical enmities, prejudices and mistrusts, identities of both countries and their interests should be taken into consideration. In addition to the effects of structure, the role of agents should also be carefully examined. In historical terms, Turkey and Syria defined their corporate identities in opposite directions. Ideational factors like taking part in opposite ideological camps widened the gap between the two corporate identities. As a result, systemic interaction between them became problematic. Regional and global structural dynamics also reinforced this trend. Under these circumstances, the “Other” turned into the absolute enemy. On the other hand, as a result of the Adana Accords, tension between Turkey and Syria gradually decreased and bilateral relations began to improve. Rising interdependence, the belief about the occurrence of the common fate and common concerns about the regional developments transformed the nature of bilateral relations. For this rapid transformation, both the agents and structure played crucial role. In line with these discussions, the thesis examines the golden era of bilateral relations from Adana Accords in 1998 to the beginning of uprisings in Syria in 2011 with the Constructivist International Relations approach by focusing on the both the agents and structure. Key Words: Turkey-Syria relations, Constructivist International Relations approach, identity and interest, Self and Other, structure and agent.