Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2011
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: MUSTAFA IRMAK
Danışman: HALİL İBRAHİM KAÇAR
Özet:Dilbilimsel araştırmalar, duygu ve düşünceleri anlatma vasıtası olan dilin, insanların duygu ve düşüncelerindeki değişkenliğe paralel olarak esnek bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle herhangi bir sözün anlamını doğru bir şekilde tespit etmek, dilin bu özelliğini dikkate almayı gerektirmektedir. Dilsel ifadeler temel olarak bir hükümde bulunmak veya emir, nehiy, soru, temenni ve nida gibi, bünyesinde bir talep barındıran maksatları dile getirmek için kullanılırlar. Arap belâgatında hüküm cümleleri haber; talep cümleleri ise inşâ başlığı altında incelenmektedir. Fakat dilin esnek bir tabiatının bulunması, bu iki kavramın bahsi geçen temel fonksiyonlarından sıyrılarak sözün gelişinden anlaşılan çok sayıda yan maksatlar için kullanılabilmesi imkânını doğurmaktadır. Bu yan anlamların düzenli bir şekilde ortaya konması, dinî metinlerin anlaşılmasında büyük önem arz etmektedir. Tezin odak noktasını bu yan anlamlar oluştursa da haber ve inşânın kelâmî-felsefî tartışmalara konu edilmiş olması, bu tür izahların da göz ardı edilmemesini gerektirmiştir. Çalışmamız dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, belâgat hakkında genel bilgi verilmiş ve bazı disiplinlerle ilişkisi üzerinde durulmuştur. Haber ve inşânın bir üst birimi olan kelâm (söz) kavramı Arap dili çerçevesinde incelenmiştir. İkinci bölüm haber kavramına tahsis edilmiş, haberin temel ve yan anlamları ele alınmıştır. Haber cümlelerinin muhatabın psikolojik arka planına göre nasıl şekillendiği hususu gösterilmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde inşâ incelenmiş; onun alt birimleri olan emir, nehiy, soru gibi üsluplar ve kazandıkları mecâzî anlamlar işlenmiştir. Son bölümde ise haber ve inşâ ile ilgili ortak bazı meselelere yer verilmiştir. Bu bağlamda haberin inşâ; inşânın haber yerine kullanılması, haber ve inşâ meselelerinin Kur’ân meallerine yansıması gibi konulara temas edilmiştir. ABSTRACT Linguistic researches have demonstrated that language has flexible character in parallel with the changing character of the people. Therefore, determining the correct meaning of a word requires taking this linguistic feature into account. Linguistic expressions, are basically used, to report a proposition or inform about it by making demands, such as imperatives, negative imperatives, wishes, and exclamations. In Arabic rhetoric reporting sentences are examined under the title of khabar while informing sentences are dealt with under the heading of insha. However, because of the flexible nature of Arabic language these two concepts obtain many new connotations aside from their basic functions. This new connotations are understood from the context. To systematically reveal the connotations is very important in understanding religious texts. Even though these connotations constitute the focal point of the present work, theological-philosophical debates on khaber and insha have also necessitated to visit such debates. Our study consists of four parts. In the first section, we have given general information about Arabic rhetoric and focused on its relation with some of the disciplines. The concept of kalam (speech), which is the upper subject of khabar and insha, has been considered within the frames of Arabic Language. The second section dedicated to the concept of khabar. The basic meanings and connotations of khabar are discussed in that chapter. We tried to show how reporting sentences are formed according to addressee’s psychological background. In the third section, we examined the concept of insha and its sub-units such as imperative, negative imperative, and question along with their allegorical meanings. In the final chapter, we have dealt with some common issues related to khabar and insha. In this context, we have examined issues such as usage of khabar and insha interchangeably, the effects of khabar and insha on the translations of the Qur’an.