Anayasalcılık düşüncesi açısından anayasanın tarihsel ve kavramsal bir analizi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Oğuzhan Bekir Keskin

Danışman: SİBEL İNCEOĞLU

Özet:

İktidarın sınırlandırılması, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve erkler ayrılığı başlıkları altında toplanabilecek anayasalcılık düşüncesi insanlığın politik tarihi kadar eski bir arayışın ürünüdür. Anayasa ise ancak geç 18. yüzyılda anayasalcılık hareketlerinin hak mücadeleri içerisindeki kazanımlarını hukukî güvence altına alma ihtiyacından doğmuştur. Dolayısıyla anayasa, tarihsel-bağlamsal bir kavram olarak belirli koşulların biraraya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte anayasayı vücuda getiren koşullar dönüşmektedir. Buna ek olarak hukukun doğası da anayasa ile onu doğuran anayasalcılık düşüncesi arasında gerilimli ve zorunsuz bir ilişkinin var olmasına aracılık etmektedir. Böylelikle hukukî/şeklî karakterini korurken varlık amacıyla/maddî kriteriyle bağını tartışmasızca koruyamamış bir anayasa kavrayışı elde kalır. Bu çalışma bugün anayasaların kendilerini doğuran arka planla aralarında açılan boşluğu anlamayı ve onun hukukî karakterini koruyarak anayasalcı amaçların gerçekleştirilmesinin nasıl sağlanabileceğini düşünmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda ilk aşamada anayasaya dair bir nedir ne değildir sorugulaması yaptıktan sonra modern devlet, doğal hukuk, toplumsal sözleşme, kamusallık, sivil toplum, devrimci kırılma gibi kavramsal araçları tarihsel bağlam içine yerleştiriyor. Böylelikle anayasayı doğuran koşulların tarihsel bir analizini yapmış oluyor. Bu tarihsel analizin ardındansa yer yer ortaya çıktığı şekliyle (liberal) anayasalcılık düşüncesinin kendisine de eleştiriler doğrultarak anayasa kavramını anayasalcılık düşüncesi açısından kavramsal-eleştirel bir analize tabi tutuyor. -------------------- The idea of constitutionalism that can be brought together under the headings of limited government, fundamental rights and freedoms and separation of powers is product of a pursuit that is as old as the political history of the human kind. Constitution, on the other hand, was born only in the 18th century due to the need to legally secure the achievements of the rights’ struggle Therefore, constitution as a historical-contextual concept came into existence as a result of the outcome of certain conditions, which themselves are being revalued and transformed today. Moreover, the nature of law, creates or adds to the already tense and contingent relationship between the concept of constitution and the idea of constitutionalism. In the end, what we have in our hands is a conception of constitution, while holding onto its legal/formal character it doesn’t seem to hold its bond with its raison d’etre or material criteria in definite terms. Present study aims to grasp the meaning between constitution and the background that gave birth to it, and in doing so it wants to think about how can we make sure that constitutions actualize constitutionalist aims while preserving the legal character of constitutions. In this backdrop, after a brief survey on what a constitution is and what it is not, it places the conceptual tools such as modern state, natural law, social contract, public sphere, civil society and revolutionary break into their context with regard to constitutionalization. After its historical analysis it goes on to make a conceptual-critical analysis of the concept of constitution from the perspective of constitutionalism while directing its criticism towards the historically realized liberal constitutionalism.