Koroner arter bay-pass cerrahisi sonrası gelişen atriyal fibrilasyonun atriyal biyopsi ve atriyal speckle tracking görüntüleme yöntemleri ile öngörülebilirliğinin değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Dursun Akaslan

Danışman: MUSTAFA KÜRŞAT TİGEN

Özet:

Post-operatif atriyal fibrilasyon (POAF) kardiyak cerrahi sonrası en sık görülen ritim bozukluğu olup; morbidite ve mortalitede artış ve hastanede kalış sürelerinde uzamaya neden olmaktadır. POAF etiyolojisi halen tam olarak anlaşılamamış olup, atriyumlardaki yapısal değişikliklere ve intraoperatif atriyal iskemiye bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada koroner arter bay-pass greftleme (CABG) operasyonu sonrası POAF gelişimini öngörmede atriyal biyopsi materyalinde fibrozis yoğunluğunun değerlendirilmesi ve ekokardiyografik görüntüleme yöntemlerinin (2D ekokardiyografi ve speckle tracking görüntüleme) öngörülebilirliği araştırıldı. Çalışmaya CABG operasyonu planlanan, normal sol ventrikül sistolik fonksiyonları olup, normal sinüs ritminde olan 48 hasta dahil edildi. POAF gelişimi hastane içinde devamlı telemetrik elektrokardiyografi(EKG) görüntüleme tekniği ile saptandı. Hastaların %27,1’inde POAF gelişimi izlenildi. POAF gelişen grup ile gelişmeyen grup arasında klinik, ekokardiyografik ve histopatolojik özellikler karşılaştırıldı. POAF gelişen grupta ciddi fibrozis görülme oranı (%84,6 vs. % 34,3 p=0.002) ve LAVi (41,1±9,2 vs. 32,6±9,0 p=0.006) değeri anlamlı olarak yüksek saptanırken, sol atriyal rezervuar fonksiyon (20,8±6,9 vs. 30,0±12,8 p=0.019), sol atriyal kondüit fonksiyon (11,1±3,8 vs. 14,6±7,0 p=0.031), sağ atriyal rezervuar fonksiyon (27,3±11,7 vs. 32,2 ±8,6 p=0.003), sağ atriyal kondüit fonksiyon (11,7±4,4 vs. 16,3±5,7 p=0.006) değerleri anlamlı olarak düşük saptandı. Yapılan korelasyon analizinde POAF gelişimi ile kardiyopulmoner pompa süresi, fibrozis yoğunluğu, sol atriyal rezervuar fonksiyon ve LAVi değerleri arasında korelasyon saptandı (sırasıyla r:+0,340, r:+0,448, r:-0,339, r:+0,295 p<0.05). Yapılan multivariate logistik regresyon analizinde ciddi fibrozis düzeyinin ve LAVi’nin POAF gelişiminde bağımsız prediktör olduğu tespit edildi. Yapılan ROC analizi sonucunda LAVi değerinin >35.8mL/m2 olmasının POAF gelişiminin %84,6 sensitivite ve %68,6 spesifite ile öngördürebildiği tespit edildi (p=0.006 AUC:0,758). 6 Sonuç olarak 2D ekokardiyografik görüntüleme ve speckle tracking görüntüleme teknikleri ile POAF gelişimi açısından yüksek riskli grup erken dönemde daha iyi tanımlanabilir ve bu risk sınıflaması kılavuzluğunda uygun profilaktik tedavi uygulanılabilir. ANAHTAR SÖZCÜKLER: Post-operatifatriyal fibrilasyon, speckle tracking görüntüleme, fibrozis, koroner arter bay-pass greftleme ABSTRACT Postoperative atrial fibrillation (POAF) is the most commonly observed rhythm disturbance after cardiac surgery and results in increased morbidity and mortality and prolongation of hospital stay. Although the exact mechanisms development of POAF after open heart surgery is not clearly understood, preexisting structural changes of the atrial tissue and intraoperative atrial ischemia are thought to be responsible. The aim of this study was the assessment of fibrosis density in atrial biopsy materials and echocardiographic imaging techniques (2D echocardiography and speckle tracing imaging) to predict development of POAF after coronary artery bypass surgery. Forty-eight patients who are undergoing coronary bypass surgery with normal left ventricle systolic function and sinus rhythm at the time of surgery were included in the study. Diagnosis of POAF was made by analyzing continuous telemetric electrocardiography records. Development of POAF was observed in 27.1% of subjects. Patients with and without POAF were compared depending on clinical, echocardiographic and histopathological features. The incidence of serious fibrosis (%84,6 vs.% 34,3 p:0,002) and LAVi(41,1±9,2 vs.32,6±9,0 p:0,006) were higher in patients with POAF, while LA reservoir strain(20,8±6,9 vs. 30,0±12,8 p:0,019), LA conduit strain (11,1±3,8 vs. 14,6±7,0 p:0,031), RA reservoir strain(27,3±11,7 vs. 32,2±8,6 p: 0,003) and RA conduit strain(11,7±4,4 vs. 16,3±5,7 p:0,006) were significantly lower than patients without POAF. Statistically significant correlation was found between development of POAF and cardiopulmonary bypass time, incidence of serious fibrosis, left atrial reservoir strain and LAVi (r:+0,340, r:+0,448, r:-0,339, r:+0,295, respectively, p<0,05). By multivariate logistic regression analysis, we demonstrated that incidence of serios fibrosis and LAVi were independent predictors of POAF development. After ROC analysis, we showed that LAVI with a cut-off value ≥35,8 mL/m2 can predict development of POAF with a sensitivity of 84.6% and specificity of 68.6% (p:0,006 AUC:0,758). In conclusion, 2D echocardiography and speckle tracking imaging techniques could be used for early identification of patients with greater risk of developing POAF, and appropriate prophylactic therapy can be applied in guidance of this risk stratification. KEY WORDS: Postoperative atrial fibrillation, speckle tracking imaging, fibrosis, coronary artery bypass grefting