Türk-Sovyet münasebetlerinin iktisadî boyutları (1923-1938)


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Tarihi Anabilim Dalı, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: GAZİ ÇAMUR

Danışman: Şerafettin Can Erdem

Özet:

Osmanlı İmparatorluğunun son yüzyılları Çarlık Rusya'sıyla yaptığı mücadeleler ile geçmişti. Karadeniz üzerinden yapılan iktisadî savaş, ilerleyen zamanlarda sıcak denizlerdeki ve Balkanlardaki siyasî hesaplaşmaya dönüşmüştü. XX. yüzyıla gelindiğinde Batı'nın etkisiyle bloklaşmanın yaşandığı bir sürece tanık olundu. Rusya genel harpte yer alarak, uzun yıllardır peşinde olduğu hedeflerine odaklandı. Ancak genel harp esnasında Rusya'da patlak veren ayaklanmalar, hem siyasî otoritenin gücünü kırmıştı hem de yeni bir rejimin gelişini simgelemişti. Böylece Çarlık Rusya'sı tarihteki yerini alırken, Türkiye'nin kuzeyinde Bolşevizm adı altında yeni bir politik anlayış ortaya çıkmıştı. Osmanlı'nın savaştan mağlubiyetle ayrılması, Anadolu'da milli bir hareketlenmeyi meydana getirmiştir. Yeni Rus rejimi, askerlerin liderliğinde İtilaf bloğuna karşı yapılan mücadelede TBMM'nin yanında yer almıştır. Değişen siyasi konjonktür, uzun yıllar düşman olan iki ülkeyi yan yana getirmiştir. İkili ülke çıkarlarının aynı doğrultuda olması, Bolşevik ve TBMM hükümetlerini birer müttefik haline gelmesinde etken olmuştur. Bu durumdan faydalanan Ankara, siyasi ve askerî desteğini Rusya'dan sağlamasını bilmiştir. Artık geçmişinde birçok anlaşamadığı siyasî ve ekonomi hususları olan, iki farklı rejime dayanan ülkelerin müttefikliği, gündemdeki yerini almaya başlamıştır. Bu müttefikliğin nasıl ve ne derece devam edeceği merak konusuydu. İlk aşamada, iki ülke yetkilileri de çoğunlukla sağladıkları siyasi konulardaki mutabakatı iktisadî alana da taşımayı planladılar. Bu nedenle birbirlerinin iktisadî anlayışlarını kavramaya çalıştılar. Ancak Türkiye'nin ve Sovyetlerin benimsedikleri anlayışlar, birbirlerine karşı zıt karakterlere sahipti. Bu durum ticaret müzakerelerinin uzamasına sebep oldu. Sorunların bir türlü aşılamaması sebebiyle ticaret antlaşması ancak 5 yıl süre sonra imzalanabilmiştir. İki ülkenin ekonomiye bakış açıları o kadar farklıydı ki, ihracat ve ithalat değerlerindeki artışa rağmen yeni antlaşma, iktisadî çevrelerin yaşadıkları problemleri yok edememiştir. 1929 Buhranı, dünya ekonomisinin büyük bir sarsıntı yaşanmasına sebebiyet verdi. Gelişmiş ve az gelişmişlik düzeyinde bulunan birçok ülke, bu krizden kendine düşen payını almıştır. Böyle bir süreçten geçilirken Türkiye de bunalımla birlikte yeni arayışlar içersine girmiştir. Türk ekonomisindeki devletçilik ilkesi, gündemdeki tartışmalar çerçevesinde yerini almaya başlamıştır. Yurt dışına yapılan geziler, Türkiye'ye yeni bir yol haritası çıkardı. Plan yoluyla sanayileşme sürecinin uygulanmasına geçildi. Sovyetler, Türkiye'de yaptıkları incelemeler ve araştırmalarla yeni süreçte etkin bir rol almaya çalıştı. Plan anlayışında ortak bir paydada birleşen hükümetler, endüstrileşme alanında birlikte hareket etmeye başladılar. Atatürk dönemi boyunca siyasi hususlarda Türk-Sovyet münasebetlerinde önemli bir sorun yaşanmadı. Fakat tarafların çabalarına rağmen ekonomik düzlemde tam anlamıyla beklenilen yükseliş meydana gelmedi. Uyguladıkları farklı siyasî anlayışlar, politik konularda bütünleşme hususunda sorun ortaya çıkarmasa da iktisadî aşamalarda sağlıklı bir uzlaşmanın yaşanmasında engel oldu. II. Dünya Savaşıyla birlikte, Türkiye-Sovyet Rusya ilişkileri farklı bir sürece girecekti. 1920'li yıllarında ortaya çıkan siyasi atmosfer değişerek farklı diplomatik kanalların belirdiği yeni bir dönem yaşanacaktı. ABSTRACT The last centuries of the Ottoman Empire had passed through the struggles of Czarist Russia. The economic war over the Black Sea turned into a political confrontation in the warmer seas and the Balkans. By the twentieth century, he witnessed a process in which the experience of blocking the influence of the West. Russia has focused on its goals for many years, taking part in the general war. However, the riots that erupted in Russia during the general War have both broken the power of the political authority and symbolized the arrival of a new regime. Thus, while Tsarist Russia took its place in history, a new political understanding emerged under the name of Bolshevism in the north of Turkey. The separation of the Ottoman Empire from the war with defeat constituted a National Movement in Anatolia. The new Russian regime took the side of the Turkish Grand National Assembly in the struggle against the states of affairs under the leadership of the soldiers. The changing political conjuncture has brought together two countries that have been hostile for many years. Since the interests of the two countries are in the same direction, the Bolshevik and the Turkish Grand National Assembly have become allies. Taking advantage of this situation, Ankara has been able to provide its political and military support from Russia. Anymore the alliance of countries with many political and economic issues that have not been understood in the past and based on two different regimes has taken its place on the agenda. It was a matter of curiosity about how and to what extent this alliance will continue. In the first instance, the authorities of both countries have also planned to move their political consensus to the Economic Area. That's why they tried to understand each other's economic conceptions. However insights that adopted by Turkey and the Soviet Union, had the opposite characters against each other. This situation caused the prolongation of trade negotiations. The trade treaty could only be signed after a period of 5 years since the problems could not be overcome. The two countries views on the economy were so different that, despite the increase in export and import values, the new treaty could not eliminate the problems experienced by the economic circles. The 1929 depression caused a great shock to the world economy. Many developed and underdeveloped countries have taken their share of this crisis. From such a process is being passed the Turkey has also entered a new quest with the crisis. The principle of statism in the Turkish economy has begun to take its place in the context of the discussions on the agenda. Trips that made abroad has issued a new road map for Turkey. Through the plan, the industrialization process was implemented. The Soviets have tried to take an active role in the studies and research conducted in Turkey with new processes. Governments that have joined a common stake in the understanding of the plan have begun to act together in the field of industrialization. During the Ataturk period, there was no significant problem in the Turkish-Soviet relations on political issues. However, despite the efforts of the parties, there has not been a fully expected rise in the economic level. The different political concepts they applied prevented a healthy compromise at economic levels, although there was no problem with integration on political issues. With World War II. Turkey-Soviet Russia relations would enter into a different process. The political atmosphere that emerged in the 1920s had changed and there would be a new period in which different diplomatic channels appeared.