Tanzimat sonrası Osmanlı Devletinde sürgün cezası uygulamaları


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MÜNEVVER GÜLÇE

Danışman: ABDULLAH KAHRAMAN

Özet:

TANZİMAT SONRASI OSMANLI DEVLETİNDE SÜRGÜN CEZASI UYGULAMALARI Sürgün cezası bir kişinin veya bir topluluğun ceza yahut güvenlik tedbiri olarak yaşadığı yerden başka bir yere belli bir süre ya da ömür boyu kalmak üzere isteği dışında gönderilmesi ve orada ikamet etmeye mecbur tutulmasıdır. Bu araştırmamızda ilk olarak İslam Ceza Hukuku kapsamında ele aldığımız “Sürgün Cezası” fıkıh sistematiğinde mezhepler arası ihtilaf konusu olmakla beraber hem had hem de tazir yönü olması açısından önemli bir cezadır. Bu ceza, hirabe ve zina haddine verilen bir ceza olup Hanefi mezhebi doktrininde ise ta’zir cezası kapsamında karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda mezkûr cezayla ilgili Hanefi mezhebi incelenmekle beraber diğer mezheplerce ortaya konulan klasik fıkıh birikimi de gerektiği ölçüde incelenmiş, Hanefi mezhebinin Osmanlı’da uygulama sahası olarak kabul gördüğü gerçeği göz önünde bulundurularak cezanın pratik uygulamada nasıl bir işlev gördüğü hususuna değinilmiştir. Tarihi malzemeyle klasik fıkıh birikimini karşılaştırmayı amaçlayan bu çalışmanın başlıca kaynağı, 1840-1850 dönemleri arasında kaydedilmiş “Nefy ve Itlak Defterleri”dir. Çalışmada Osmanlı sürgün örnekleri tespit edilip klasik fıkıh kitaplarında yer alan hükümler ile aralarındaki uygunluğun derecesi ölçülmeye çalışılmıştır. ABSTRACT THE BANİSHMENT PRACTİSES İN THE OTTOMAN STATE/EMPİRE AFTER TANZİMAT Banishment is the deportation of an individual or a society from the place he lives to a place where he is forced to remain for a while or all day as a punishment or a security measure. In that study, firstly we will treat the banishment within the Islamic penal law. Banishment is not only a matter of dispute inter doctrines of Islamic law but also an important punishment as it has both hadd and ta‘zir aspects. That punishment is employed for the hadds of hiraba or zina. But in the Hanefi doctirne it is a ta‘zir punishment. This study is rather focalized on the Hanefi doctrine’s literarure about that punishment. İn view of the fact that the Hanefi doctrine had an accepted execution area in the Ottoman Empire, the function of that punishment in the practical application is mentioned. İn that study which aim to compare the historical material with the Islamic law knowledge, the main source is 1840-1850’s recorded ‘‘Nafy and Itlaq’s ledgers’’. After fixing the Ottoman examples of banishment, the degree of convenience of that examples to Islamic law rules is tried to be evaluated.