Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2006
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Münür Bilgili
Danışman: NURİYE GARİPAĞAOĞLU
Özet:Bu çalışmamızda Doğu Akdeniz kıyısında bulunan Suriye, Lübnan ve İsrail’deki göç hareketleri ve bu göçlerin devlet oluşum süreçlerine etkileri açıklanmıştır. Ayrıca bağımsızlıklarından günümüze bu ülkelerdeki göçler incelenmiştir. Eski Osmanlı toprakları olan her üç ülke yakın tarihimizde önemli değişiklikler geçirmişlerdir. I.Dünya Savaşı sonucunda dağılan Osmanlı toprakları batılı devletler tarafından paylaşılmıştır. Suriye ve Lübnan Fransız manda yönetimine verilirken, Filistin’de İngiliz manda yönetimi kurulmuştur. Fransız manda yönetimi altındaki Suriye manda yönetimi sırasında değişik güç oyunlarının merkezinde kalmıştır. Osmanlı döneminde Suriye vilayeti altında yer alan Dağlık Lübnan Bölgesi Hristiyan Marunilerin yoğun olarak yaşadıkları yerdi. Ayrıca misyonerlerin çalışmaları, Dağlık Lübnan Bölgesi’ndeki nüfusun Fransa’ya göç ederek yerleşmeleri bu bölge ile Fransa’yı birbirine daha da yaklaştırmıştı. Bu nedenlerle Fransa Dağlık Lübnan Bölgesi’ne Suriye’nin diğer bölgelerine göre çok daha fazla önem vermiştir. Fransa Dağlık Lübnan’ın topraklarını doğuya ve kuzeye doğru genişleterek Hristiyan ağırlıklı Lübnan Devleti’nin temellerini attı. 1932 yılında Fransız manda rejimi altında ülkedeki tek nüfus sayımı yapıldı. Bu sayımda Hristiyanların Müslümanlara karşı az bir farkla sayıca fazla oldukları ve bu nedenle yönetimde Hristiyanların daha etkin olmaları sağlandı. Böylece Fransa 1946 yılında bölgeden tamamen çekilirken Suriye ve Lübnan ayrı ayrı bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bağımsızlık dönemlerinden günümüze Suriye ve Lübnan’da göç hareketleri devam etmiştir. Özellikle yönetim zaafiyeti, yaşadığı iç savaş ve dolaylı olarak İsrail-Filistin sorunundan etkilendiği için göç hareketleri Lübnan’da çok daha kapsamlı olmuştur. Günümüzde Suriye ve Lübnan’dan, başta ABD olmak üzere Kanada, Avustralya, Almanya ve komşu Körfez ülkelerine yoğun göçler yaşanmıştır. 1880’li yıllarda sistematik olarak Filistin’e başlayan Yahudi göçleri 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmasına etken olduğu gibi göçlerin daha da hızlanmasına yol açmıştır. I.Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı idaresinde kalan Filistin’de Yahudi göçleri Osmanlı yönetimince bilinmesine karşın, siyasi ve ekonomik çöküntü içinde olan Osmanlı bu konu hakkında tam bir kararlılık sergileyememiştir. I.Dünya Savaşı sonrasında İngiliz manda yönetimi altına giren Filistin büyük değişimler geçirmeye devam etti. Manda yönetiminin Yahudi göçleri ile ilgili fazla bir kısıtlama getirmemesi Filistin’e olan Yahudi göçlerinin dalga dalga devam etmesini sağladı. Bu arada Filistin’e yerleşen Yahudiler burada kendi yerleşim birimlerini kurarak toprak satın almaya devam ettiler. Her ne kadar bu faaliyetler bölgedeki Arap nüfusunun tepkisini çekse de bu süreç devam etti. Avrupa’da kurulan Siyonist örgüt Filistin’deki Yahudilere maddi ve manevi destek sağlayarak bölgedeki Yahudi devletinin temellerinin atılmasına yardımcı oluyordu. II.Dünya Savaşı sırasında özellikle Almanya’da yaşanan Yahudi soykırımları bölgeye olan göçleri daha da hızlandırdı. Artık hem Filistin’deki hem de dünyanın birçok yerindeki Yahudi nüfusu İsrail Devleti’nin kurulmasının kendi güvenlikleri için gerekli olduğu sonucuna vardılar. Bu arada 1930 ve 1940’lı yıllarda Filistin’de Araplar ve Yahudiler arasında çatışmalar çıkıyordu. Bu çatışmalardan bunalan İngiltere olayları 1947 yılında Birleşmiş Milletler’in gündemine getirdi. Birleşmiş Milletler bir ayrım planı hazırlayarak Filistin’deki Arap ve Yahudi topraklarını birbirinden ayıran, Kudüs’ü uluslararası kontrole bırakan planını açıkladı. Planın açıklanmasıyla Arap devletleriyle bölgedeki Yahudiler arasındaki çatışmalar şiddetlendi. Ancak 1948 yılında İngiltere’nin askerlerini tamamen bölgeden çekmesiyle 15 Mayıs 1948’de İsrail Devleti resmen kuruldu. İsrail’in kuruluşunun açıklanması çatışmaları daha da arttırdı. Ayrıca 1956, 1967 ve 1973 yıllarında da Arap-İsrail Savaşları yaşandı. Bu savaşlardan çoğunlukla İsrail üstün çıktığı gibi topraklarını daha da genişletti. Bu gelişmelerin yanı sıra İsrail’e olan Yahudi göçleri tüm hızıyla günümüze kadar sürdü.