Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2025
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: ÖMER İMAMOĞLU
Danışman: Meral Balci
Özet:
20. yüzyılda dünyada yaşanan siyasi olaylar, tarihte birçok kırılma noktasına sebep oldu. İki dünya savaşı, imparatorlukların yıkılması, Soğuk Savaş ve SSCB'nin çöküşü bu süreçteki en önemli dönüm noktalarını oluşturdu. Bu dönemde Türk siyasi hayatı da birçok önemli olayla değişime uğradı. Bu dönüm noktalarından biri de yakın tarihimize damga vuran ve "post-modern darbe" olarak nitelenen 28 Şubat 1997 olayıdır. Birden çok sebebi olan bu olayın analizlerinde "siyasal İslam ve laiklik" vurgusu ön plana çıkmaktadır. Ordu, bürokrasi ve medya üçgeni üzerinden yapılan söylemler sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri, 1960, 1971 ve 1980 müdahalelerinden sonra dördüncü kez siyasete müdahale etti ve Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında kurulan "Refah-Yol" hükümeti görevden ayrılmak zorunda kaldı. Bu olay, Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve etkileri uzun yıllar boyunca tartışılmaya devam etmiştir.
Bu çalışma, 28 Şubat süreci öncesi ve sonrasındaki siyasi atmosferi, siyasal İslam kavramını ve medyanın rolünü detaylı bir şekilde incelemektedir. Özellikle Yeni Şafak ve Hürriyet gazetelerindeki yazılar üzerinden siyasal İslam ve laiklik kavramlarının nasıl ele alındığı, bu kavramların süreç üzerindeki etkileri ve medyanın bu süreçteki konumlandırılması analiz edilmektedir. Çalışma, 28 Şubat sürecinde medyanın siyasi tartışmaları yönlendirmede, kamuoyunu şekillendirmede ve siyasi karar alma süreçlerini etkilemede önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Yeni Şafak ve Hürriyet gazetelerinin farklı ideolojileri temsil ederek bu süreçte farklı perspektifler sunduğu ve bu farklılıkların toplumdaki kutuplaşmaya katkı sağladığı görülmektedir. Bu analiz, medyanın 28 Şubat sürecindeki çok yönlü rolünü ve etkisini anlamak için önemli bir katkı sunmaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışma, 28 Şubat sürecinde medyanın, özellikle de gazetelerin, siyasi olayların şekillenmesinde ve toplumun siyasi bilincinin oluşturulmasında hayati bir rol oynadığını göstermektedir. Bu durum, demokratik bir sistemde medyanın gücünü ve sorumluluğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Medya, sadece haberleri aktarmakla kalmayıp, aynı zamanda olayları yorumlayarak ve kamuoyunu yönlendirerek siyasi süreçleri etkileyebilmektedir. Bu nedenle, medyanın etik ilkeler çerçevesinde ve tarafsız bir şekilde haber yapması, kamuoyunu doğru bilgilendirmesi ve farklı görüşlere yer vermesi büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, medya, toplumu manipüle etme ve kendi ideolojik görüşlerini empoze etme aracı olarak kullanılabilir. Bu da demokrasinin temel ilkelerine zarar verir ve toplumda kutuplaşmaya yol açar. 28 Şubat süreci, medyanın bu gücünü ve sorumluluğunu anlamak için önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu süreçte yaşananlar, medyanın demokratik değerlere hizmet etmesi ve kamuoyunu doğru bilgilendirmesi gerektiği konusunda farkındalığı artırmıştır.