İsviçre-Türk Hukukunda mimari proje düzenleme sözleşmesinin hukuki niteliği


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Özel Hukuk Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2002

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: GÖKTÜRK UYAN

Danışman: OSMAN GÖKHAN ANTALYA

Özet:

Mimari proje düzenleme sözleşmesinin konusu, tek ve bütünsel nitelikte bir edim sonucundan oluşmamakta, birden fazla bağımsız edim sonucundan oluşmaktadır. Bu edim sonuçlarından ön proje, kesin proje, mimari uygulama projesi ve her bir detay planı bağımsız bir eserdir. Yapı sahibinden yeni bir muayene hesabı yapmasını beklemek ona aşırı bir yük yükleyeceğinden, eser sözleşmesine ilişkin muayene külfeti, tipbilimsel yaklaşım tarzı çerçevesinde yapı maliyet tavanının hesaplanması edimine uygun düşmemektedir. Eser sözleşmesine ilişkin sorumluluk hükümleri karşısında atipik bir olgu olan yapı maliyet tavanının hesaplanması edimi bir kenara bırakılacak olursa, her biri bağımsız bir eser niteliğindeki ön proje, kesin proje, mimari uygulama projesi ve detay planlarından oluşan bir mimari proje düzenleme sözleşmesi, hukuki açıdan ard arda teslimli bir eser sözleşmesi olarak dahi nitelendirilemez. Bu kapsamda bir mimari proje düzenleme sözleşmesinde, birden fazla eser borçlanılmış olduğundan dolayı, eser sözleşmesine ilişkin ayıp hükümleri her bir proje ve plan bakımından ayrı ayrı uygulanacaktır. Ancak bu durumda, sözgelimi, kesin proje, yapı sahibinin "kullanamayacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olur" da, yapı sahibi, kesin projeyi kabulden kaçınır, yani sözleşmeden dönerse, sözleşmenin ard arda teslimli bir eser sözleşmesi olduğunun kabulü halinde, sadece bir kısmi dönme söz konusu olacak, bir başka ifadeyle dönme, sözleşmenin kesin proje teslim borcuna ilişkin kısmına etki edecektir. Zira, ard arda teslimli eser sözleşmesinde bir teslim borcunun ayıplı olarak ifası, iş sahibine esas itibariyle ayıp haklarını sözleşmenin tamamı için kullanmak yetkisini vermez. Ancak, varılan bu sonuç, mimari proje düzenleme sözleşmesinin her biri bir diğerini takip eden ve tamamlayan planlama aşamalarından oluşması esası ile bağdaşmayacaktır. Yapı sahibinin sadece kesin proje teslim borcuna etki eden dönme hakkını kullanması, mimarın, mevcut sözleşme ilişkisi çerçevesinde yapı sahibine bir kesin proje teslim etmeyecek olması anlamına gelir ki, bu durum, kesin projedeki veriler üzerine bina edilecek olan ve bir sonraki planlama aşamasını oluşturan mimari uygulama projesi teslim borcunun ifasını madden imkansızlaştırmaktadır. Aynı durum, mimarın, sözgelimi, kesin proje teslim borcunda temerrüde düşmesi ve yapı sahibinin dönme hakkını kullanması halinde de söz konusu olacaktır. Diğer yandan, yapı sahibinin kıymet noksanı oranında ücretin indirilmesine ilişkin ayıp hakkını kullanması durumunda ise, kesin projedeki ayıp, mimari uygulama projesine yansıyacağından dolayı, bu ayıp hakkının kullanılması da mimari proje düzenleme sözleşmesinin anlamsal yapısına uygun düşmemektedir. Bu bağlamda, mimari proje düzenleme sözleşmesinin anlam yapısına uygun düşen tek ayıp hakkı, eserin ücretsiz düzeltilmesini isteme hakkıdır. Buna göre, ayıplı proje mimar tarafından sözleşmeye uygun olarak düzeltilecek ve düzeltilen bu proje esas alınmak suretiyle de bir sonraki planlama aşamasına geçilecektir. Bu açıklamalar etrafında varılan sonuç, sadece plan ve projelerden oluşan çizili belgelere ilişkin mimari proje düzenleme sözleşmesinin bir ard arda teslimli sözleşme olmakla beraber, bir arda arda teslimli eser sözleşmesi niteliğine sahip bulunmadığıdır. Bu kapsamda bir sözleşme, bir sui generis sözleşmedir. Bu kapsama, yapı maliyet tavanının hesaplanması ediminin dahil edilmesi ise, sözleşmenin hukuki niteliğinde bir değişikliğe yol açmayacaktır. ZUSAMMENFASSUNG Im Rahmen des Projektierungsvertrages schuldet der Architekt mehrere Architekturleistungen, namentlich das Vorprojekt, das Bauprojekt, die Ausführungs- und Detailpläne sowie den Kostenvoranschlag. Entgegen der Auffassung der herrschenden Doktrin und Rechtsprechung im schweizerischen und türkischen Rechtskreis, handelt es sich bei diesem Vertragstypus nicht um Teilleistungserfolge des Architekten, sondern um eigenständige Leistungserfolge, da jeder Leistungserfolg einer unterschiedlichen Planungsreife entspricht. In diesem Zusammenhang bildet ein jeder Projektierungsleistungserfolg die Grundlage für das zeitlich nach ihm herzustellende Projektierungsleistung. Nach diesem Gesichtspunkt bildet der Projektierungsvertrag einen Sukzessivlieferungsvertrag. Nach der typologischen Betrachtungsweise, unter Auschluss vom Kostenvoranschlag, lassen sich die übrigen Architekturleistungen als Werke qualifizieren. Auf den Tatbestand der Ablieferung eines fehlerhaften, weil zu niedrigen Kostenvoranschlags passt der Werkvertragsrecht nicht, weil die Durchführung der werkvertraglichen Prüfung des Kostenvoranschlags einem Nachrechnen gleichkommt und es sachlich nicht rechtfertigen wird, dem Bauherrn diese Nachprüfungsarbeit aufzuerlegen. Aber jedoch auch ohne Übernahme des Kostenvoranschlags lässt sich die Rechtsnatur des Vertrages nicht als Werklieferungsvertrag qualifizieren. Sieht man dieses Vertragsverhältnis als einen Werklieferungsvertrag an, im Rahmen dessen mehrere Werke herzustellen sind, so bezieht sich die Sachgewährshaftung auf jedes einzelne Projekt. Alsdann könnte der Bauherr bei Mangelhaftigkeit eines Projektes das Wandelungs- oder Minderungsrecht ausüben. Beides ist im Normalfall nicht gerechtfertigt. Das Wandelungsrecht könnte immer noch allein schon bei Unbrauchbarkeit des Vorprojektes im Sinne einer Teilaufhebung des Vertrages ausgeübt werden und der Bauherr könnte überdies das Minderungsrecht ausüben. Beide Rechtsfolgen sind nicht sachgerecht und können nur über die Annahme eines Innominatsvertrages korrigiert werden. Der Projektierungsvertrag ist ein sui generis Vertrag.