The moderating role of humor styles on the relationship between emotional labor and burnout


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: İngilizce

Öğrenci: Sibel Yeğin

Danışman: GÜLER İSLAMOĞLU

Özet:

DUYGUSAL EMEK VE TÜKENMİŞLİK ARASINDAKİ İLİŞKİDE MİZAH TARZLARININ ŞARTLI DEĞİŞKEN ROLÜ Duygusal emek, günümüz iş dünyasında duyguların metalaştırılması ve bu durumun çeşitli olumsuz bireysel ve kurumsal sonuçlara yol açması nedeniyle ilgi çeken konulardan biri haline gelmiştir. Tükenmişlik, bu olumsuz sonuçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tükenmişlik de, benzer şekilde, bireyler ve kurumlar üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle hem teorik olarak hem de pratik açıdan uzun zamandır ilgi çeken bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem bireyler, hem de kurumlar duyguları yönetmenin ve tükenmişliği engellemenin zorluklarını aşmak için araç ve yöntemlerin arayışına girmektedirler; çünkü bu olgular sadece iş hayatını değil, kişilerin sosyal ve aile yaşamlarını da olumsuz etkilemektedir. Mizah, hem duygusal emeğin hem de tükenmişliğin olumsuz etkilerini azaltan bir araç olarak kullanılabilme potansiyeline sahip olup, birey ve kurum tarafından kullanımı teşvik edilebilir. Bununla birlikte, etkileri farklı yönde olabileceği için, olumlu ve olumsuz mizah tarzlarının ayrıştırılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu temel çerçeveye dayanarak, mevcut çalışma, duygusal emek ve tükenmişlik arasında bir ilişki olup olmadığını ve mizah tarzlarının bu olası ilişki üzerinde düzenleyici (şartlı değişken) rolü oynayıp oynamadığını araştırmayı amaçlamıştır. Veri toplama amacıyla, Duygusal Emek Ölçeği, Maslach Tükenmişlik Ölçeği ve Mizah Tarzları Ölçeği’nin Türkçe’ye adapte edilmiş versiyonları ile kişisel bilgi formundan oluşan toplam 79 soruluk bir anket oluşturulmuştur. Bu anketi kullanarak, kolay ulaşılabilir örneklem yöntemi ile 460 katılımcıdan veri toplanmıştır. Betimsel analizler, keşfedici faktör analizleri, güvenilirlik analizleri, korelasyon analizleri, çoklu doğrusal regresyon analizleri, hiyerarşik regresyon analizleri ve fark testleri gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucunda, duygusal emek stratejilerinin tükenmişliğin alt boyutlarına anlamlı katkıları olduğu sonucuna varılmıştır: Derinlemesine davranışın, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma üzerinde olumsuz bir katkıya sahipken, kişisel başarı hissi üzerinde olumlu bir katkıya sahip olduğu görülmüştür. Rol yapma ve bastırma alt boyutlarının ise, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma üzerinde olumlu katkıya sahip oldukları, ancak kişisel başarı hissi üzerinde anlamlı bir katkılarının olmadığı görülmüştür. Bu bulgulara ek olarak, mizah tarzlarının şartlı değişken rol oynadığı iki farklı durum tespit edilmiştir: Kendini yıkıcı mizah tarzının rol yapma ve duygusal tükenme arasındaki olumlu ilişkide zayıflatıcı bir etkisi olduğu görülmüştür. Kendini geliştirici mizah tarzının ise, bastırma ve duygusal tükenme arasındaki olumlu ilişkide zayıflatıcı bir etkisinin olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca araştırmadaki değişkenlerin seviyesinde; yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, yönetsel rol, sektör ve mevcut görevdeki kıdem gibi kriterlere göre farklar olup olmadığı araştırılmış ve anlamlı sonuçlara rastlanmıştır. Araştırmanın bulguları ışığında hem uygulamaya, hem de araştırmaya yönelik bir takım önerilere yer verilmiştir. -------------------- THE MODERATING ROLE OF HUMOR STYLES ON THE RELATIONSHIP BETWEEN EMOTIONAL LABOR AND BURNOUT Emotional labor has recently gained attention since emotions are treated as “commodity” in today’s business mindset, and it has been considered as one of the factors related to several negative individual and organizational consequences. Burnout is one of these negative consequences. Burnout has also gained considerable interest both theoretically and practically since it has costly negative effects, too. Both individuals and organizations try to find ways to handle the challenges of regulating emotions and preventing burnout since these phenomena may create not only work-related problems but also have a negative spill-over effect on family lives and social lives of people. Humor can be a tool that can be used to buffer against these harmful influences of both emotional labor and burnout, and it can be encouraged both on individual and organizational levels. However, positive and negative uses of humor should be differentiated as they may have contrasting effects. Building upon this initial framework, the purpose of this study is to analyze if there is a positive relationship between emotional labor and burnout and if humor style has a moderating role on this relationship. A 79-item questionnaire comprised of the adapted versions of Emotional Labor Scale, Maslach Burnout Inventory, Humor Styles Questionnaire, and a personal information form was distributed using convenience sampling and 460 responses were gathered. Descriptive analyses, exploratory factor analyses, reliability analyses, correlation analyses, multiple linear regression analyses, hierarchical regression analyses, and independent samples t-tests were conducted to analyze the data. The findings of the study revealed statistically significant contributions of emotional labor strategies on factors of burnout: Deep acting had a negative contribution on emotional exhaustion and depersonalization, whereas it had a positive contribution on personal accomplishment. Acting and suppression had a positive contribution on emotional exhaustion and depersonalization but they had no significant contribution on personal accomplishment. In addition to these findings, two significant moderating roles of humor styles were revealed. Self-defeating humor was found to weaken the positive relationship between acting and emotional exhaustion. And, self-enhancing humor was found to weaken the positive relationship between suppression and emotional exhaustion. It was also tested if the levels of variables changed significantly in terms of demographics like age, gender, education level, managerial responsibility, sector, and tenure in the current profession and some significant results were revealed. As a result, some managerial implications for practice and theoretical suggestions for further research were proposed.