Yeni Medya Çağı nda Küresel Kimlikler ve Cinsiyetin İş Hayatına Etkileri Global Identities in the Era of New Media and Effects of Gender in the Workplace


Creative Commons License

Güdüm S.

2. Ulusal Şişli Sempozyumu: Çalışma Yaşamına Disiplinlerarası Yaklaşımlar, İstanbul, Türkiye, 5 - 06 Mayıs 2016, ss.130-143

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.130-143
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Yeni medya çağında teknolojiyle bütünleşen insan, günün yoğun temposuna uyum sağlamak için, zaman ve mekan sınırlarını aşan “siber boyutta” yaşamını sürdürür hale gelmiştir. Yeni medya insanı, internet üzerinden alışveriş etmekte; giysileri denemeden, sebzemeyveyi dokunmadan almaktadır. Üstelik sadece maddesel anlamda değil, manevi anlamda da yeni medya çağının bireylerini internet teknolojileri şekillendirmektedir. Arkadaş toplantıları “Skype” ve “Facetime” gibi programlar üzerinden yapılabilmekte; hatta insanın hayattaki en önemli kararlarından birisi olan evlilik kararı bile internetüzerinden verilebilmektedir. Bu noktada, her döneme farklı isimle tekabül eden “küresel kimlikler” önem kazanır. Her dönemin hakim değerleri, kültürel kodları ve bunların şekillendirdiği düşünce ve davranış kalıpları vardır. Bunları anlamak ve çeşitli öngörülerde bulunabilmek için; bu dönemlerin kuşaklar üzerinden ele alınması daha gerçekçi sonuçlara ulaşabilmek için yararlı görünmektedir (Altuntuğ, 2012:203). Bu kimliklere örnek olarak, değişik dönemlerdeki kuşaklara verilen adlar gösterilebilir. Dünya genelinde ekonomik ve sosyal hareketlerle oluşmuş zaman aralıkları “kuşak” olarak adlandırılmaktadır. Geleneksel olarak, bir kuşak “ebeveynlerin ve çocuklarının doğumları arasındaki ortalama zaman aralığını” ifade etmektedir (McCrindle ve Wolfinger, 2010: 8-13). 1925-1945 arası savaş yıllarına rastlayan dönemlerin “Sessiz Kuşağı”, ihtiyaç bazlı alışveriş eden, yokluğu bilen ve kıtlık bilincine sahip bireylerden oluşmaktaydı. Bunu izleyen kuşak, U.S. CensusBureau’ya göre, 1946-1964 yılları arasında doğanlardan oluşan “Bebek Patlaması Kuşağı”dır (Baby Boomers). Söz konusu kuşağın böyle adlandırılmasının nedeni, bu dönemde fazladan 17 milyondan fazla bebeğin dünyaya gelmesidir. Bu kuşak; çok çalışmanın başarı elde etmek için ödenmesi gereken bir bedel olduğu düşüncesinde olan, işkolik, adım adım ilerlemeye inanan, takım çalışmasına önem veren, grupça karar almayı seven, rekabetçi ve işverenlerine karşı sadık olan bireylerden oluşmaktadır(Tolbize,2008:2-3). Bebek Patlaması Kuşağı’nı takip eden ve “Baby Buster” olarak da adlandırılan bir diğer kuşak ise 1965-1970’lerin sonlarına uzanan dönemlerde doğanlardan oluşan “X kuşağı”dır. Bu bireyler, dönemin ekonomik gerileme ve krizlerinden etkilenmişlerdir. Çok stresli işlerden uzak durmaya çalışan, işi sadeleştiren ve yaşamak için yaptığı işten keyif almanın önemine inanan bir kuşaktır. 1980’li yılların başlarından 2000 yılına uzayan sürede doğmuş olanlara ise “Y kuşağı” denilmektedir.İnternet ve bilgisayar kuşağı olan “Y kuşağı”, teknolojiyi gerçekliğin ayrılmaz bir parçası olarak algılar; hızlı yaşar; borsadaki iniş çıkışlarla heyecanlanır; bürokrasiden ve hız kesici her şeyden nefret eder. Tüketirken tükenen, adeta bir antrenman bandı üstünde koşan bir kuşaktır (Odabaşı,2004:127-128). Günümüzün kuşağı da “Z Kuşağı” olarak adlandırılmaktadır. Bu bebekler sosyal ağlar, sanal gerçeklik, Google-glass ve cardboard aplikasyonlarına doğmuş; teknolojiye adeta elleri ve kolları kadar yakın bir kuşaktır. Bu kuşağın en büyük başarısı hiç şüphesiz ileri teknoloji içerisinde bu dünyanın ‘gerçekliğinden’ kopmamayı başarmak olacaktır. Onlar bir ‘var olan anlamların yıkımı’ döneminde gözlerini dünyaya açmışlardır denilebilir. Gerçekliğin bile ‘anlam’ değiştirdiği bu çağda hiç şüphesiz onları bekleyen iş hayatı da farklı olacaktır. Çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde, küreselleşen dünyada ve ülkemizde iş hayatında gözlemlenen kuşaklararası cinsiyet farkları ve teknolojiyle yeniden tanımlanmakta olan kimlik ayırımları, niteliksel içerik analizi ve netnografi yöntemleriyle irdelenecek ve grafiklerle desteklenerek sunulacaktır.