3. Türkiye Estetik Kongresi, Ankara, Türkiye, 23 - 25 Mayıs 2019, ss.31-32
Jack
Burnham’ın 1960 sonlarında geliştirdiği “Sistem Estetiği”, Kavramsal Sanat
şemsiyesi altında yer almasına karşın diğer Kavramsal Sanat yapıtlarından
spesifik bazı özellikleriyle ayrılan çalışmalar için kullanışlı bir çerçeve
sunmuştur. Bu yapıtlar, “dinamik” ve “karmaşık” örüntülere sahip, “geri
bildirim döngüleri” içeren, “gerçek zamanlı” bir biçimde değişen, “nesnelere
değil ilişkilere odaklanan” özellikler gösterir. Sistem Teorisi, Sibernetik ve İletişim
Teorisinden yararlanan Sistem Estetiği, sadece sanat yapıtlarının üretimi ve
değerlendirilmesinde değil, belirli kanonik formların sınırlarında kalmadan,
gündelik hayattaki olayların kendisine sanatsal ve estetik açıdan yaklaşmaya
olanak veren bir düşünce modeli de sunmaktadır. Bu makalede doğrudan gündelik
yaşamla bütünleşik olan yapıtların yanı sıra, sanat olarak üretilmemiş fakat
Sistem Estetiği çerçevesinde değerlendirilebilecek olaylara yer verilmekte,
sanat ve gündelik yaşam ayrımını muğlak kılacak bir bakış açısı önerilmektedir.
The
“System Aesthetics” developed by Jack Burnham in the late 1960s provided a
useful framework for artworks that were categorized under the Conceptual Art
umbrella but with their specific properties were deviating from the movement.
These properties include “dynamic” and
“complex” patterns, “feedback loops”, changes in “realtime”, and a “focus on
relationships over objects”. System Aesthetics, which utilizes System Theory,
Cybernetic and Communication Theory, offered a model not only for the
production and evaluation of works of art, but also allowed for an approach
towards events in daily life from an artistic and aesthetic point of view
without being bounded by certain canonical standpoints. This article examines
the works that directly integrated everyday life as well as events that were
produced as art but can be evaluated within the framework of System Aesthetics,
suggesting a point of view in which the distinction between art and everyday
life is made ambiguous.