12. Uluslararası İstanbul Araştırmaları Kongresi, İstanbul, Türkiye, 29 - 31 Mayıs 2024, ss.778-779, (Özet Bildiri)
Enerji; bize iş yapma kabiliyeti sağlayan unsurlardan oluşmaktadır. Herhangi bir beşerî birimin iş yapma kapasitesi ve kabiliyetine enerji denilmektedir. Tüketilebilir enerji kaynaklarının hepsi, devletlerin artık dikkate alınması gereken unsurlar haline gelmiştir. Buna bağlı olarak da uluslararası sistemde yer alan gelişmiş ve gelişmekte olan devletler, önemli oranda enerjiye yatırım yapmaktadır. Bu durum nedeniyle uluslararası ilişkilerde enerji alanında yapılan çalışmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Hazar Havzası sahip olduğu coğrafi konumu ve doğal kaynakları ile küresel ve bölgesel güçlerin ilgisini çeken jeostratejik ve jeoekonomik bir öneme sahiptir. Bölgede etkili olmaya çalışan küresel aktörler, enerji kaynaklarının çıkarılmasını, dünya piyasalarına ulaştırılmasını ve enerjiyi kontrol etmeyi istemektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bölgede yeni bağımsızlık kazanan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan, zengin petrol ve doğalgaz yataklarını egemen devlet olarak işletme hakkını kazanmıştır. Bağımsızlığını yeni kazanan bu devletler, kaynakların işletilmesi için batılı şirketler ile anlaşmalar imzalamıştır. Bu anlaşmalar da Batı’nın bölgeye girmesine ön ayak olmuştur. Bölgedeki hâkimiyetini özellikle korumak isteyen Rusya hem ekonomik gücünü arttırmak hem de bölgedeki etkinliğini korumak istemektedir. Bölgedeki ülkelerin Hazar’ın hukuki statüsü konusundaki farklı tutumları, bölgede tartışmaları yaratmakta ve işbirliği sürecine engel olmaktadır. Enerji yollarının çeşitlendirilmesi, ihracat ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi bakımından kıyıdaş devletler için Hazar’ın hukuki statüsünü çözülmesi gerekmektedir. Bu çalışmada Hazar'ın tarihi gelişimi, hukuki statüsü konusunda bölgedeki devletlerin tutumu ve 2018 Aktau Sözleşmesi ile öngörülen düzen ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.