1982 Anayasası’nda halkın mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulduğu ifade edilen belediyeler, mevzuatla kendilerine verilen görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında ihtiyaçları karşılamanın ötesinde aslında kentin kaderini tayin etmektedirler. Bununla da kalınmamakta, David Harvey’in vurguladığı üzere kentin kaderi belirlenerek kentlilerin geleceği biçimlendirilmektedir. Bu nedenle yöneticilerin, kentlilerin nasıl bir kentte yaşamak istediği sorusuna cevaplar araması ve hizmet rotalarını buna göre şekillendirmeleri gerekir. Her çağda bu soruya verilecek cevaplar değişecek olsa bile, “insan onuruna yaraşır bir yaşam imkanı sunan kent” yaklaşımı her zaman geçerliliğini koruyacak bir cevap olacaktır. Bu anlamda belediyelerin kentin ve kentlinin kaderini tayinde birincil derece önemli bir aktör olduğu gerçeğini göz ardı etmeden faaliyetlerini sürdürmesi gerekmektedir. Bunun ilk ve en önemli adımı olan planlama ise çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Çalışmanın kapsamını ise insan vücudunun iskelet sistemi ve damarları gibi kentlerin yapı taşlarını belirleyen imar planları ve yönetim sürecinde kaynakların rasyonel ve hedef odaklı kullanılmasına aracılık eden stratejik plan oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, belediyelerin planlama yetkilerinin, kentin kimliğini oluşturan değerlere sahip çıkılması ve yeni değerler yaratılarak bunların gelecek nesillere taşınmasının yanı sıra yaşanabilir kaliteli kentler ve kurumsal yönetim modelleri oluşturulmasında ne kadar etkili bir araç olduğu üzerinde durulmaktadır. Çalışma literatür taraması yapılarak hazırlanmış, planlamanın teori ve uygulama safhasında yaşanan sorunlara ışık tutularak, planlamanın beraberinde getirdiği fırsatlara vurgu yapılmıştır. Çalışmanın kent yöneticileri başta olmak üzere, bu alanda akademik çalışmalar ve okumalar yapanların planlamanın önemine odaklanmasını sağlayarak fayda üretmesi hedeflenmektedir.
In the 1982 Constitution, it is stated that municipalities were established to meet the local common needs of the people, but beyond meeting these needs within the scope of their duties, powers and responsibilities assigned to them by the legislation, they actually determine the fate of the city. Not only that, but as David Harvey emphasizes, by determining the fate of the city, the future of urbanites is shaped. For this reason, administrators should seek answers to the question as what kind of cities that citizens want to live in and shape their service routes accordingly. Even if the answers for such question would change in every age, the approach as "a city that offers a life worthy of human dignity" will always be a valid answer. In this sense, municipalities should continue their activities without ignoring the fact that they are a primary actor in determining the fate of the city and its inhabitants. Planning, which is the first and the most important step, constitutes the subject of this study. The scope of the study consists of zoning plans, which determine the building blocks of cities like the skeletal system and veins of the human body, and the strategic plan, which mediates the rational and goal-oriented use of the resources in the management process. In this context, the study focuses on the effectiveness of municipalities’ planning powers in terms of protecting the values that constitute the identity of the city and creating and carrying new values to future generations, as well as creating livable quality cities and institutional management models. The study is based on a literature review, shedding light on the problems experienced in the theory and practice of planning and emphasizing the opportunities that planning brings with it. It is aimed that the study will produce benefits by focusing on the importance of planning for city administrators and those who conduct academic studies and readings in this field.