Yedi İklim, cilt.39, sa.425, ss.38-42, 2025 (Hakemsiz Dergi)
Bilindiği gibi her
insan çağın insanı ve gününün dilini kullanmak
zorundadır. Şair de özellikle naat
yazarken daha dikkatli olması gerekir.
Şiiriyle muhatap aldığı toplumu ve çağına hitap eden biri olarak
okuyucuyu estetik zevk bakımından kendisi için yazılan kasideyi dinlediğinde
hırkasını hediye eden peygamber seviyesi haline getirmesi gerekir.
İşte modern şiirin diliyle Peygamberimizi anlatmaya çalışan şairlerden biri de Ali Günvar’dır. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla Günvar, Hz. Muhammed'e (S.A.V) ithafen Yedi İklim Yayınları'ndan çıkardığı 'Eyzan' (Eylül 1997) isimli şiir kitabından itibaren tasavvufi şiirler yazmaya başlamıştır diyebiliriz. Şair eserindeki şiirlerde daha çok doğadaki seslere dikkat kesilerek, bu seslerden yola çıkarak Allah’ı arama, O’na olan aşkını dile getirme arzunu hissettirir. Manevîyat yüklü şiirlerin yer aldığı bu eserdeki özellikle 'Rüzgâr Gazeli' şiirinde Günvar'ın tasavvuf yolunda olduğunu anlarız. Anlaşıldığı kadarıyla şair, bu şiiri mürşidi için kaleme almıştır. Bilindiği gibi tasavvuf, bütün benliği ile Allah yoluna bağlanmaktır. Gaye nefsi yok edip saf bir kalple Aslolan Aşk'a ulaşmaktır. Mutasavvıflık, sünnete uymak ve Ashâb-ı Kiram'a tabi olmaktan geçer. Fakat sünnete riâyet etmek, sabır ve tahammül ister. Mutasavvıf, Hakk'a ulaştığı zaman 'sûfî' olur. Bu yolda sebat etmek nasıl kazançsa, vazgeçmek de aynı derecede kayıptır. Günvar'ın ifadesiyle 'heyelan'dır.
İşin zorluğu modern bir şair olmak ve hem
dünyayı şiirle anlayabilmek, hem de kendisinden beklenmedik bir şekilde Hz. Peygamberi,
ona olan sevgisini dile getirebilmektir. Unutmamalıdır ki diğer yandan başka
bir zorluk da çağın şartları, imkânları, sembolleri, imgeleri ile geleneksel
bir türde eser verebilmektir. İşte Ali Günvar bunu başarmıştır.