Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, cilt.1, ss.193-214, 2025 (Hakemli Dergi)
Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu Güneybatı Asya, dünya genelinde çatışma ve kaos ortamının hüküm sürdüğü alanların başında gelmektedir. Bir asır evvel etnik, mezhepsel ve kültürel farklılıkları kapanmaz yaralara dönüştürerek bölgenin sömürgeleştirilmesini kolaylaştırmak amacıyla Batılı devletlerce çizilen idari sınırlar güncel anlaşmazlıkların dayandığı temel sebeptir. Özellikle son yıllarda güney komşularında ortaya çıkan fiili parçalanmalar ve otorite boşlukları Türkiye’nin milli güvenliğinin yanı sıra dost ve kardeş bölge halkları için de ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Bu noktada, son Osmanlı Meclis-i Meb’ûsân’ı tarafından oy birliği ile kabul edilen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu meclisi tarafından da I. TBMM Hükümeti’nin programına alınan Mîsâk-ı Millî kararları, Türk devlet aklının attıkları kötü tohumlarla mütemadiyen süren anlaşmazlıkların mimarı durumundaki emperyalistlere karşı reddiyesi ve bölgesindeki sorunları ortadan kaldırmaya yönelik manifestosu olarak ortada durmaktadır. Bu çalışma, önceliği karşılıklı saygıya dayanan iyi ilişkileri kurup geliştirmek olan Türkiye’nin, güvenlik riski oluşturacak fiili ve/veya hukuki durumlar karşısında kendini ve bölge halklarını savunmaya yönelik alternatif stratejileri kapsamındaki savunulabilir geçici mukavemet hatlarını belirlemeyi hedeflemektedir. Değişik niteliklerdeki sayısal yükselti modelleri kullanılarak yapılan mekânsal analizlerin tarihi ve güncel harita, vesika ve antlaşma metinleri ışığında yorumlanması neticesinde iki ayrı güzergâhta 16’şar ana üs bölgesiyle güvenliği sağlanan iki hat belirlenmiş ve değişik senaryolar için Türkiye’nin birer “B” planı olmak üzere önerilmiştir.