Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, cilt.8, sa.2, ss.491-510, 2022 (Hakemli Dergi)
Tüzel kişilerin, doğrudan ya da ortak veya iştirakleri vasıtasıyla dolaylı olarak ortaklık ilişkisi içinde bulundukları
diğer tüzel kişilere ödünç para verme işlemlerini, açık bir
düzenleme (m.2) ile tefecilik suçu dışında bırakan 90 sayılı KHK, 13.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile tamamıyla yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak
6361 sayılı Kanun’da, tüzel kişilerin söz konusu ödünç
işlemlerini açıkça tefecilik suçu kapsamı dışında bırakan
(90 sayılı KHK m.2 benzeri) herhangi bir düzenlemeye
yer verilmemiş olması, grup içi ödünç işlemlerinin TCK
m.241 hükmü anlamında “tefecilik suçu” kapsamına girip
girmeyeceği hususunda bir belirsizliğe yol açmıştır. Şöyle
ki, TCK m.241’de tefecilik suçunu meydana getiren fiilin
“kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para vermek” olarak tasvir edilmiş olması dolayısıyla, faiz karşılığı
gerçekleşen her bir grup içi ödünç işlemi, tefecilik suçu
kapsamına girme riski ile karşı karşıyadır. Oysa ki, Türk
özel hukuk sisteminde şirketlerin para ödüncü sözleşmesi yapmalarına hukuki bir engel bulunmadığı gibi; çeşitli
kanuni düzenlemeler gereği şirketler, verdikleri ödünç
karşılığında -emsallerine uygun oranda- faiz talep etme
yükümlülüğü altındadırlar. Nitekim grup şirketleri, grup
içi ödünç işlemlerinde faiz alınmaması halinde bu yükümlülüklerine aykırılık nedeniyle yaptırıma uğrama; faiz
alınması halinde ise TCK m.241 uyarınca tefecilik suçu
kapsamında yargılanma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bu
çalışmada ise, emsallerine uygun faiz karşılığı gerçekleşen
grup içi ödünç işlemlerinin, birçok açıdan TCK m.241’de
düzenlenen tefecilik suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği, ayrıntılı bir şekilde gerekçelendirilmek suretiyle
açıklanmaya çalışılmıştır
Decree-Law No. 90, which excludes credit transactions
by legal persons with other legal persons with whom
they have a direct or indirect partnership relationship
from the usury o&ence, was completely repealed by Law
No. 6361 on Financial Leasing, Factoring and Financing
Companies, which entered into force on 13.12.2012.
However, Law No. 6361 contains neither a positive nor a
negative provision on whether the aforementioned loan
transactions fall under the o&ence of usury. 'is has led
to uncertainty as to whether intra-group loan transactions
will fall under the “crime of usury” as defined by the
Turkish Penal Code Art.241. According to Article 241,
the crime of usury is lending money to another person
for profit. Therefore, there is a risk that intra-group credit
transactions with interest fall within the scope of usury
offenses as defined in TCK m.241. However, according
to the general provisions of Turkish law, it is allowed to
give loans with interest. Due to various legal provisions,
companies are obliged to charge market interest rates for
the loans they grant. Group companies, therefore, run the
risk of being sanctioned under these regulations if interest
is not charged on intra-group lending transactions. If, on
the other hand, interest is charged, group companies are
at risk of prosecution under the usury provisions of TCK
m.241. 'e study attempted to show in detail that intragroup loan transactions realized against market interest
rates in many respects do not fall under the o&ence of
usury regulated in TCK m.241.