Rasim Özdenören Öykülerinde Ele Alınan Konular


Babacan M.

Bir Gülistan Mimarı Rasim Özdenören, BABACAN MAHMUT, Editör, Beyan Yayınları, İstanbul, ss.137-155, 2024

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2024
  • Yayınevi: Beyan Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.137-155
  • Editörler: BABACAN MAHMUT, Editör
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Rasim Özdenören, Türk edebiyatında biçim ve içerik dengesini iyi sağlayan yazarlardan biridir. Öykülerinde en az neyi anlattığı kadar, nasıl anlattığını da umursar. Ruhun Malzemeleri, Köpekçe Düşünceler, Yazı Dil ve Edebiyat bu anlamda kuramsal yazılarını içeren, sanat anlayışını ortaya koymuştur.

               Rasim Özdenören, öykü kurgusu üstüne de düşünmüş ve öyküde söyleyeceğini farklı şekillerde söylemenin yollarını aramış ve öykülerinde farklı anlatım tekniklerini denemiştir. Ona göre öyküyü öykü kılan ‘biçim’ ve ‘kurgu’dur.  (Ruhun Malzemeleri 1997: 145). Rasim Özdenören Karal ve Erdem’le bir söyleşisinde: “Söyleyeceğim şeyi biliyorum. O hazır. Fakat onu öyle kurgulamalıyım ki Rasim Özdenören‟e mahsus bir öykü olabilsin. Neyi, nerede, nasıl söyleyeceğimi bilemediğim takdirde kalemi elime almam” (Karal 2001: 143-44) diyerek kurgunun ve üslubun kendisi için ne kadar önemli olduğunu ifade etmiş olur. “Bazı öykülerde coşku dolu pasajlar vardır. O coşku dolu pasajlar bile bende hesaplıdır. Onun nerde geleceği, nerde biteceği, o coşkunun dozajının ne düzeye kadar çıkacağı, nerede kalacağı, nerede frenleneceğini önceden ben biliyorum. Dahası oralarda kullanacağım kelimeleri bile önceden belirleyebiliyorum” (Karal 2001: 146) diyen Özdenören kurgu konusunda oldukça hassastır; dolayısıyla planlı yazar.

               Rasim Özdenören öykülerini nasıl yazdığı ile ilgili şu açıklamayı yapar: “Bana bir öykünün gelişi biraz tuhaf oluyor; kafamın uzaklıklarında nebülöz (bulutsu) hâlinde bir şeyler beliriyor; insan siluetleri, paçavralar, bir ocak, döküntülü bir oda […] Yazmaya başladığım anda, öykünün yüzde doksanı kafamda zaten yazılmış bulunuyor, geri kalan yüzde onu da yazarken beliriyor. Böylece yazıyorum. Bir kere yazmaya başladıktan sonra, başta belirlediğim plâna uyuyorum. Yazarken yeni çağrışımlar olsa bile onlara itibar etmiyorum. Çok önemliyseler, bir başka konunun malzemesi olarak bir kenara not ediyorum. Ama insanlara, olaylara, hiçbir zaman öykümde kullanacağım malzeme olarak bakmadım” (Hece 46/47 2000: 245).