VIII. International Eurasian Educational Research Congress (EJER Congress 2021), Aksaray, Türkiye, 7 - 10 Temmuz 2021
Problem Durumu
Dünya
genelinde birçok ülkede, fen eğitiminin en önemli amaçları arasında bilimsel
okuryazar bireyler yetiştirmek yer almaktadır. Amerikan Ulusal
Araştırma Konseyi’ne (National Research Council [NRC]) göre bilimsel
okuryazarlık; kişisel karar verme, toplumsal ve kültürel olaylara katılma,
ekonomik üretkenliği sağlama için gerekli olan bilimsel süreçlerin ve
bilimsel kavramların anlaşılması olarak tanımlanmıştır (NRC, 1996). Bilimsel
okuryazarlık; hem global hem de yerel konularda karşımıza çıkan bilimsel
konuları fark etmeyi, bilimsel bilgiye dayalı fikirler oluşturmayı ve kararlar
almayı gerektirmektedir (Smith ve Scharmann, 1999). Bilimsel okuryazarlığın
gelişimini etkileyen birçok etken vardır. Bunlar arasında yer alan en
önemli bileşenlerden bir tanesi ise öğrencilerin bilimin doğası konusundaki
anlayışlarının geliştirilmesidir. Bilimin doğası yaklaşık 100 yıldan beri, fen
eğitimi araştırmalarının bir parçası olmuştur (Lederman, 1992). 1950'li
yıllardan itibaren fen eğitimi literatüründe yer alan bir tema olarak bilimin
doğası, ülkemizde fen eğitimi programlarında da çeşitli amaç ve kazanımlar ile
yer almıştır. Bilimin doğasına ilişkin en temel tanımlardan biri, 1980'li
yılların sonunda Lederman ve Zeidler tarafından yapılmıştır. Bilimin
doğası, bilimsel bilginin yapısında yer alan değer ve inanışlar olarak
tanımlanmakta ve bilimin epistemolojisine ve sosyolojisine atıfta
bulunmaktadır (Lederman ve Zeidler, 1987). İlerleyen yıllarda, bilimin
doğasını daha ayrıntılı bir şekilde betimleyen bir tanım
yapılmıştır. McComas, Clough ve Almazroa’ya (1998) göre bilimin doğası;
bilim tarihi, sosyolojisi ve felsefesinin içinde bulunduğu sosyal araştırma
alanlarının çeşitli bileşenlerini ve psikoloji gibi bilişsel bilim dallarının
araştırmalarını bir araya getiren karma bir alandır. Bu alan; bilimin ne
olduğunu, nasıl işlev gösterdiğini, bilim insanlarının sosyal bir grup olarak
nasıl çalıştığını, toplumun bilimsel girişimleri nasıl yönlendirdiğini ve aynı
zamanda bunlara nasıl tepki verdiğini açıklamaya çalışmaktadır.
Bilimin
doğası konusu, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de öğretim programlarında
ve akademik çalışmalarda sıklıkla yer verilen bir konu olmuştur. Ülkemizde
yapılan çeşitli çalışmalarda; öğretmenlerin, öğretmen adaylarının, öğrencilerin
bilimin doğasına ilişkin görüşleri tespit edilmeye ve geliştirilmeye
çalışılmıştır (İnce ve Özgelen, 2015). Bilimin doğası alanında
yapılan çalışmaların betimsel olarak değerlendirilmesi, konuya
ilişkin yapılacak araştırmalara ve fen öğretim programlarına katkı
sağlayacaktır. Bilimin doğası hakkındaki çalışmaların betimsel olarak
incelendiği çeşitli çalışmalar alanyazında yer almaktadır (Ayvacı ve Akdemir,
2017; İnce ve Özgelen, 2015). Fakat literatürde son yıllarda yapılan güncel
çalışmaları kapsayan bir araştırma yer almamaktadır. Bu
doğrultuda çalışmada, ülkemizde 2010-2020 seneleri arasında yapılan yüksek
lisans ve doktora tezleri farklı değişkenler açısından incelenmiştir.
Araştırma Yöntemi
Bu çalışmada
nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmalar, çalışılan olgu veya
konu hakkında derinlemesine bilgiler sunan bir araştırma yöntemidir. Nitel araştırma
yöntemlerinden doküman incelemesi ile çalışma yürütülmüştür. Doküman
incelemesi, basılı ve elektronik belgeleri ayrıntılı şekilde sistematik olarak
incelemek amacıyla kullanılmaktadır. Çalışma kapsamında, Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı Tez Merkezi web sitesinden “bilimin doğası” anahtar kelimesi ile
arama yapılarak yüksek lisans ve doktora tezlerine ulaşılmıştır. 2010 ve 2020
seneleri arasında 82 yüksek lisans ve 35 doktora tezine erişilmiştir ve
ulaşılan toplam 117 tez çeşitli değişkenler açısından analiz edilmiştir.
Veri analizi olarak betimsel içerik analizi tercih edilmiştir. Betimsel içerik
analizi; belirli bir konu üzerinde yapılan araştırmaların çeşitli değişkenlere
göre incelenip konu eğilimlerinin ve araştırmaların sonuçlarının tanımlayıcı
bir boyutta değerlendirilmesini içeren sistematik bir çalışmadır (Çalık ve
Sözbilir, 2014).
Çalışmaya
dahil edilen tezler, literatürde kullanılan değişkenler de göz önüne alınarak
(Ayvacı ve Akdemir, 2017; İnce ve Özgelen, 2015) değerlendirilmeye alınmıştır.
Analiz sürecinde yer alan değişkenler; tezin türü (doktora veya yüksek lisans),
yayın yılı, amaç, yöntem, çalışma grubu (örneklem) ve kullanılan veri toplama
araçlarıdır. İncelenen tezler, ilgili değişkenler doğrultusunda kategorilere
ayrılarak kodlamalar yapılmıştır. Değişkenler ve incelenecek tezler
belirlendikten sonra kodlamalar her iki araştırmacı tarafından birbirinden
bağımsız olarak tamamlanmıştır. Kodlayıcılar arası güvenirliği sağlamak ve
arttırmak için “müzakere edilen anlaşma” yaklaşımı ile araştırmacılar bir araya
gelerek farklı kodlamaları incelemişler ve kodlamalar üzerinde ortak bir fikir
birliğine varmışlardır. Veri analizi, frekans ve yüzde hesaplamaları yapılarak
tamamlanmıştır.
Beklenen/Geçici Sonuç
Çalışmanın
bulguları, ülkemizde son 10 yılda bilimin doğası konusunda gerçekleştirilen
yüksek lisans ve doktora tezlerine ilişkin veriler sunmaktadır. Ülkemizde
bilimin doğası alanındaki tezlerin çoğunlukla yüksek lisans tezlerinden
oluştuğu tespit edilmiştir. Sene bazında ortalama olarak 12 tezin yayınlandığı
ve en fazla sayıda tezin 2019 yılında basıldığı tespit edilmiştir. Tezler,
amaçları açısından incelendiğinde, bilimin doğasına ilişkin görüşlerin tespiti
ve görüşlerin doğrudan yansıtıcı yaklaşım, bilim tarihi ve argümantasyon gibi farklı
yöntemlerle geliştirilmesi gibi amaçların yer aldığı görülmektedir.
Araştırmalarda genellikle karma yöntem tercih edilmiştir. Çalışma grubu olarak
çoğunlukla öğretmen adaylarıyla, ikinci sırada ise ortaokul öğrencileriyle
uygulamalar yapıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, lise öğrencileri,
öğretmenler ve ilkokul öğrencileriyle çalışmalar yürütülmüştür.
Akademisyenlerle ve anaokulu öğrencileri ile yapılan iki adet tez olduğu ortaya
konmuştur. Tercih edilen veri toplama araçları arasında, bilimin doğası
görüşlerinin tespiti için kullanılan açık ve kapalı uçlu ölçekler, görüşme
soruları, mülakatlar, ders kayıtları (video ve ses kayıtları), başarı ve tutum
testleri yer almaktadır. Çalışmanın bulguları doğrultusunda konuyla ilgili
çalışan araştırmacılara çeşitli öneriler verilmiştir. Bu öneriler arasında,
farklı grupların (örneğin bilim alanında çalışan akademisyenler) bilimin doğası
görüşlerinin araştırılması ve sosyobilimsel konular ve son yıllarda önerilen
aile benzerliği yaklaşımı gibi farklı yaklaşımlarla katılımcıların görüşlerinin
geliştirilmesi yer almaktadır.
Dünya
genelinde birçok ülkede, fen eğitiminin en önemli amaçları arasında bilimsel
okuryazar bireyler yetiştirmek yer almaktadır. Amerikan Ulusal
Araştırma Konseyi’ne (National Research Council [NRC]) göre bilimsel
okuryazarlık; kişisel karar verme, toplumsal ve kültürel olaylara katılma,
ekonomik üretkenliği sağlama için gerekli olan bilimsel süreçlerin ve
bilimsel kavramların anlaşılması olarak tanımlanmıştır (NRC, 1996). Bilimsel
okuryazarlık; hem global hem de yerel konularda karşımıza çıkan bilimsel
konuları fark etmeyi, bilimsel bilgiye dayalı fikirler oluşturmayı ve kararlar
almayı gerektirmektedir (Smith ve Scharmann, 1999). Bilimsel okuryazarlığın
gelişimini etkileyen birçok etken vardır. Bunlar arasında yer alan en
önemli bileşenlerden bir tanesi ise öğrencilerin bilimin doğası konusundaki
anlayışlarının geliştirilmesidir. Bilimin doğası yaklaşık 100 yıldan beri, fen
eğitimi araştırmalarının bir parçası olmuştur (Lederman, 1992). 1950'li
yıllardan itibaren fen eğitimi literatüründe yer alan bir tema olarak bilimin
doğası, ülkemizde fen eğitimi programlarında da çeşitli amaç ve kazanımlar ile
yer almıştır. Bilimin doğasına ilişkin en temel tanımlardan biri, 1980'li
yılların sonunda Lederman ve Zeidler tarafından yapılmıştır. Bilimin
doğası, bilimsel bilginin yapısında yer alan değer ve inanışlar olarak
tanımlanmakta ve bilimin epistemolojisine ve sosyolojisine atıfta
bulunmaktadır (Lederman ve Zeidler, 1987). İlerleyen yıllarda, bilimin
doğasını daha ayrıntılı bir şekilde betimleyen bir tanım
yapılmıştır. McComas, Clough ve Almazroa’ya (1998) göre bilimin doğası;
bilim tarihi, sosyolojisi ve felsefesinin içinde bulunduğu sosyal araştırma
alanlarının çeşitli bileşenlerini ve psikoloji gibi bilişsel bilim dallarının
araştırmalarını bir araya getiren karma bir alandır. Bu alan; bilimin ne
olduğunu, nasıl işlev gösterdiğini, bilim insanlarının sosyal bir grup olarak
nasıl çalıştığını, toplumun bilimsel girişimleri nasıl yönlendirdiğini ve aynı
zamanda bunlara nasıl tepki verdiğini açıklamaya çalışmaktadır.
Bilimin
doğası konusu, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de öğretim programlarında
ve akademik çalışmalarda sıklıkla yer verilen bir konu olmuştur. Ülkemizde
yapılan çeşitli çalışmalarda; öğretmenlerin, öğretmen adaylarının, öğrencilerin
bilimin doğasına ilişkin görüşleri tespit edilmeye ve geliştirilmeye
çalışılmıştır (İnce ve Özgelen, 2015). Bilimin doğası alanında
yapılan çalışmaların betimsel olarak değerlendirilmesi, konuya
ilişkin yapılacak araştırmalara ve fen öğretim programlarına katkı
sağlayacaktır. Bilimin doğası hakkındaki çalışmaların betimsel olarak
incelendiği çeşitli çalışmalar alanyazında yer almaktadır (Ayvacı ve Akdemir,
2017; İnce ve Özgelen, 2015). Fakat literatürde son yıllarda yapılan güncel
çalışmaları kapsayan bir araştırma yer almamaktadır. Bu
doğrultuda çalışmada, ülkemizde 2010-2020 seneleri arasında yapılan yüksek
lisans ve doktora tezleri farklı değişkenler açısından incelenmiştir.
Araştırma Yöntemi
Bu çalışmada
nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmalar, çalışılan olgu veya
konu hakkında derinlemesine bilgiler sunan bir araştırma yöntemidir. Nitel araştırma
yöntemlerinden doküman incelemesi ile çalışma yürütülmüştür. Doküman
incelemesi, basılı ve elektronik belgeleri ayrıntılı şekilde sistematik olarak
incelemek amacıyla kullanılmaktadır. Çalışma kapsamında, Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı Tez Merkezi web sitesinden “bilimin doğası” anahtar kelimesi ile
arama yapılarak yüksek lisans ve doktora tezlerine ulaşılmıştır. 2010 ve 2020
seneleri arasında 82 yüksek lisans ve 35 doktora tezine erişilmiştir ve
ulaşılan toplam 117 tez çeşitli değişkenler açısından analiz edilmiştir.
Veri analizi olarak betimsel içerik analizi tercih edilmiştir. Betimsel içerik
analizi; belirli bir konu üzerinde yapılan araştırmaların çeşitli değişkenlere
göre incelenip konu eğilimlerinin ve araştırmaların sonuçlarının tanımlayıcı
bir boyutta değerlendirilmesini içeren sistematik bir çalışmadır (Çalık ve
Sözbilir, 2014).
Çalışmaya
dahil edilen tezler, literatürde kullanılan değişkenler de göz önüne alınarak
(Ayvacı ve Akdemir, 2017; İnce ve Özgelen, 2015) değerlendirilmeye alınmıştır.
Analiz sürecinde yer alan değişkenler; tezin türü (doktora veya yüksek lisans),
yayın yılı, amaç, yöntem, çalışma grubu (örneklem) ve kullanılan veri toplama
araçlarıdır. İncelenen tezler, ilgili değişkenler doğrultusunda kategorilere
ayrılarak kodlamalar yapılmıştır. Değişkenler ve incelenecek tezler
belirlendikten sonra kodlamalar her iki araştırmacı tarafından birbirinden
bağımsız olarak tamamlanmıştır. Kodlayıcılar arası güvenirliği sağlamak ve
arttırmak için “müzakere edilen anlaşma” yaklaşımı ile araştırmacılar bir araya
gelerek farklı kodlamaları incelemişler ve kodlamalar üzerinde ortak bir fikir
birliğine varmışlardır. Veri analizi, frekans ve yüzde hesaplamaları yapılarak
tamamlanmıştır.
Beklenen/Geçici Sonuç
Çalışmanın
bulguları, ülkemizde son 10 yılda bilimin doğası konusunda gerçekleştirilen
yüksek lisans ve doktora tezlerine ilişkin veriler sunmaktadır. Ülkemizde
bilimin doğası alanındaki tezlerin çoğunlukla yüksek lisans tezlerinden
oluştuğu tespit edilmiştir. Sene bazında ortalama olarak 12 tezin yayınlandığı
ve en fazla sayıda tezin 2019 yılında basıldığı tespit edilmiştir. Tezler,
amaçları açısından incelendiğinde, bilimin doğasına ilişkin görüşlerin tespiti
ve görüşlerin doğrudan yansıtıcı yaklaşım, bilim tarihi ve argümantasyon gibi farklı
yöntemlerle geliştirilmesi gibi amaçların yer aldığı görülmektedir.
Araştırmalarda genellikle karma yöntem tercih edilmiştir. Çalışma grubu olarak
çoğunlukla öğretmen adaylarıyla, ikinci sırada ise ortaokul öğrencileriyle
uygulamalar yapıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, lise öğrencileri,
öğretmenler ve ilkokul öğrencileriyle çalışmalar yürütülmüştür.
Akademisyenlerle ve anaokulu öğrencileri ile yapılan iki adet tez olduğu ortaya
konmuştur. Tercih edilen veri toplama araçları arasında, bilimin doğası
görüşlerinin tespiti için kullanılan açık ve kapalı uçlu ölçekler, görüşme
soruları, mülakatlar, ders kayıtları (video ve ses kayıtları), başarı ve tutum
testleri yer almaktadır. Çalışmanın bulguları doğrultusunda konuyla ilgili
çalışan araştırmacılara çeşitli öneriler verilmiştir. Bu öneriler arasında,
farklı grupların (örneğin bilim alanında çalışan akademisyenler) bilimin doğası
görüşlerinin araştırılması ve sosyobilimsel konular ve son yıllarda önerilen
aile benzerliği yaklaşımı gibi farklı yaklaşımlarla katılımcıların görüşlerinin
geliştirilmesi yer almaktadır.