Bilimin Doğası Alanında 2010-2020 Yılları Arasında Yapılan Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerinin İncelenmesi


AĞLARCI ÖZDEMİR O., GÖKÇEN E.

VIII. International Eurasian Educational Research Congress (EJER Congress 2021), Aksaray, Türkiye, 7 - 10 Temmuz 2021

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Aksaray
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Problem Durumu

Dünya genelinde birçok ülkede, fen eğitiminin en önemli amaçları arasında bilimsel okuryazar bireyler yetiştirmek yer almaktadır. Amerikan Ulusal Araştırma Konseyi’ne (National Research Council [NRC]) göre bilimsel okuryazarlık; kişisel karar verme, toplumsal ve kültürel olaylara katılma, ekonomik üretkenliği sağlama için gerekli olan bilimsel süreçlerin ve bilimsel kavramların anlaşılması olarak tanımlanmıştır (NRC, 1996). Bilimsel okuryazarlık; hem global hem de yerel konularda karşımıza çıkan bilimsel konuları fark etmeyi, bilimsel bilgiye dayalı fikirler oluşturmayı ve kararlar almayı gerektirmektedir (Smith ve Scharmann, 1999). Bilimsel okuryazarlığın gelişimini etkileyen birçok etken vardır. Bunlar arasında yer alan en önemli bileşenlerden bir tanesi ise öğrencilerin bilimin doğası konusundaki anlayışlarının geliştirilmesidir. Bilimin doğası yaklaşık 100 yıldan beri, fen eğitimi araştırmalarının bir parçası olmuştur (Lederman, 1992). 1950'li yıllardan itibaren fen eğitimi literatüründe yer alan bir tema olarak bilimin doğası, ülkemizde fen eğitimi programlarında da çeşitli amaç ve kazanımlar ile yer almıştır. Bilimin doğasına ilişkin en temel tanımlardan biri, 1980'li yılların sonunda Lederman ve Zeidler tarafından yapılmıştır. Bilimin doğası, bilimsel bilginin yapısında yer alan değer ve inanışlar olarak tanımlanmakta ve bilimin epistemolojisine ve sosyolojisine atıfta bulunmaktadır (Lederman ve Zeidler, 1987). İlerleyen yıllarda, bilimin doğasını daha ayrıntılı bir şekilde betimleyen bir tanım yapılmıştır. McComas, Clough ve Almazroa’ya (1998) göre bilimin doğası; bilim tarihi, sosyolojisi ve felsefesinin içinde bulunduğu sosyal araştırma alanlarının çeşitli bileşenlerini ve psikoloji gibi bilişsel bilim dallarının araştırmalarını bir araya getiren karma bir alandır. Bu alan; bilimin ne olduğunu, nasıl işlev gösterdiğini, bilim insanlarının sosyal bir grup olarak nasıl çalıştığını, toplumun bilimsel girişimleri nasıl yönlendirdiğini ve aynı zamanda bunlara nasıl tepki verdiğini açıklamaya çalışmaktadır.

Bilimin doğası konusu, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de öğretim programlarında ve akademik çalışmalarda sıklıkla yer verilen bir konu olmuştur. Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda; öğretmenlerin, öğretmen adaylarının, öğrencilerin bilimin doğasına ilişkin görüşleri tespit edilmeye ve geliştirilmeye çalışılmıştır (İnce ve Özgelen, 2015). Bilimin doğası alanında yapılan çalışmaların betimsel olarak değerlendirilmesi, konuya ilişkin yapılacak araştırmalara ve fen öğretim programlarına katkı sağlayacaktır. Bilimin doğası hakkındaki çalışmaların betimsel olarak incelendiği çeşitli çalışmalar alanyazında yer almaktadır (Ayvacı ve Akdemir, 2017; İnce ve Özgelen, 2015). Fakat literatürde son yıllarda yapılan güncel çalışmaları kapsayan bir araştırma yer almamaktadır. Bu doğrultuda çalışmada, ülkemizde 2010-2020 seneleri arasında yapılan yüksek lisans ve doktora tezleri farklı değişkenler açısından incelenmiştir. 

Araştırma Yöntemi

Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmalar, çalışılan olgu veya konu hakkında derinlemesine bilgiler sunan bir araştırma yöntemidir. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi ile çalışma yürütülmüştür. Doküman incelemesi, basılı ve elektronik belgeleri ayrıntılı şekilde sistematik olarak incelemek amacıyla kullanılmaktadır. Çalışma kapsamında, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Tez Merkezi web sitesinden “bilimin doğası” anahtar kelimesi ile arama yapılarak yüksek lisans ve doktora tezlerine ulaşılmıştır. 2010 ve 2020 seneleri arasında 82 yüksek lisans ve 35 doktora tezine erişilmiştir ve  ulaşılan toplam 117 tez çeşitli değişkenler açısından analiz edilmiştir. Veri analizi olarak betimsel içerik analizi tercih edilmiştir. Betimsel içerik analizi; belirli bir konu üzerinde yapılan araştırmaların çeşitli değişkenlere göre incelenip konu eğilimlerinin ve araştırmaların sonuçlarının tanımlayıcı bir boyutta değerlendirilmesini içeren sistematik bir çalışmadır (Çalık ve Sözbilir, 2014).

Çalışmaya dahil edilen tezler, literatürde kullanılan değişkenler de göz önüne alınarak (Ayvacı ve Akdemir, 2017; İnce ve Özgelen, 2015) değerlendirilmeye alınmıştır. Analiz sürecinde yer alan değişkenler; tezin türü (doktora veya yüksek lisans), yayın yılı, amaç, yöntem, çalışma grubu (örneklem) ve kullanılan veri toplama araçlarıdır. İncelenen tezler, ilgili değişkenler doğrultusunda kategorilere ayrılarak kodlamalar yapılmıştır. Değişkenler ve incelenecek tezler belirlendikten sonra kodlamalar her iki araştırmacı tarafından birbirinden bağımsız olarak tamamlanmıştır. Kodlayıcılar arası güvenirliği sağlamak ve arttırmak için “müzakere edilen anlaşma” yaklaşımı ile araştırmacılar bir araya gelerek farklı kodlamaları incelemişler ve kodlamalar üzerinde ortak bir fikir birliğine varmışlardır. Veri analizi, frekans ve yüzde hesaplamaları yapılarak tamamlanmıştır.

Beklenen/Geçici Sonuç

Çalışmanın bulguları, ülkemizde son 10 yılda bilimin doğası konusunda gerçekleştirilen yüksek lisans ve doktora tezlerine ilişkin veriler sunmaktadır. Ülkemizde bilimin doğası alanındaki tezlerin çoğunlukla yüksek lisans tezlerinden oluştuğu tespit edilmiştir. Sene bazında ortalama olarak 12 tezin yayınlandığı ve en fazla sayıda tezin 2019 yılında basıldığı tespit edilmiştir. Tezler, amaçları açısından incelendiğinde, bilimin doğasına ilişkin görüşlerin tespiti ve görüşlerin doğrudan yansıtıcı yaklaşım, bilim tarihi ve argümantasyon gibi farklı yöntemlerle geliştirilmesi gibi amaçların yer aldığı görülmektedir. Araştırmalarda genellikle karma yöntem tercih edilmiştir. Çalışma grubu olarak çoğunlukla öğretmen adaylarıyla, ikinci sırada ise ortaokul öğrencileriyle uygulamalar yapıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, lise öğrencileri, öğretmenler ve ilkokul öğrencileriyle çalışmalar yürütülmüştür. Akademisyenlerle ve anaokulu öğrencileri ile yapılan iki adet tez olduğu ortaya konmuştur.  Tercih edilen veri toplama araçları arasında, bilimin doğası görüşlerinin tespiti için kullanılan açık ve kapalı uçlu ölçekler, görüşme soruları, mülakatlar, ders kayıtları (video ve ses kayıtları), başarı ve tutum testleri yer almaktadır. Çalışmanın bulguları doğrultusunda konuyla ilgili çalışan araştırmacılara çeşitli öneriler verilmiştir. Bu öneriler arasında, farklı grupların (örneğin bilim alanında çalışan akademisyenler) bilimin doğası görüşlerinin araştırılması ve sosyobilimsel konular ve son yıllarda önerilen aile benzerliği yaklaşımı gibi farklı yaklaşımlarla katılımcıların görüşlerinin geliştirilmesi yer almaktadır.Problem Durumu

Dünya genelinde birçok ülkede, fen eğitiminin en önemli amaçları arasında bilimsel okuryazar bireyler yetiştirmek yer almaktadır. Amerikan Ulusal Araştırma Konseyi’ne (National Research Council [NRC]) göre bilimsel okuryazarlık; kişisel karar verme, toplumsal ve kültürel olaylara katılma, ekonomik üretkenliği sağlama için gerekli olan bilimsel süreçlerin ve bilimsel kavramların anlaşılması olarak tanımlanmıştır (NRC, 1996). Bilimsel okuryazarlık; hem global hem de yerel konularda karşımıza çıkan bilimsel konuları fark etmeyi, bilimsel bilgiye dayalı fikirler oluşturmayı ve kararlar almayı gerektirmektedir (Smith ve Scharmann, 1999). Bilimsel okuryazarlığın gelişimini etkileyen birçok etken vardır. Bunlar arasında yer alan en önemli bileşenlerden bir tanesi ise öğrencilerin bilimin doğası konusundaki anlayışlarının geliştirilmesidir. Bilimin doğası yaklaşık 100 yıldan beri, fen eğitimi araştırmalarının bir parçası olmuştur (Lederman, 1992). 1950'li yıllardan itibaren fen eğitimi literatüründe yer alan bir tema olarak bilimin doğası, ülkemizde fen eğitimi programlarında da çeşitli amaç ve kazanımlar ile yer almıştır. Bilimin doğasına ilişkin en temel tanımlardan biri, 1980'li yılların sonunda Lederman ve Zeidler tarafından yapılmıştır. Bilimin doğası, bilimsel bilginin yapısında yer alan değer ve inanışlar olarak tanımlanmakta ve bilimin epistemolojisine ve sosyolojisine atıfta bulunmaktadır (Lederman ve Zeidler, 1987). İlerleyen yıllarda, bilimin doğasını daha ayrıntılı bir şekilde betimleyen bir tanım yapılmıştır. McComas, Clough ve Almazroa’ya (1998) göre bilimin doğası; bilim tarihi, sosyolojisi ve felsefesinin içinde bulunduğu sosyal araştırma alanlarının çeşitli bileşenlerini ve psikoloji gibi bilişsel bilim dallarının araştırmalarını bir araya getiren karma bir alandır. Bu alan; bilimin ne olduğunu, nasıl işlev gösterdiğini, bilim insanlarının sosyal bir grup olarak nasıl çalıştığını, toplumun bilimsel girişimleri nasıl yönlendirdiğini ve aynı zamanda bunlara nasıl tepki verdiğini açıklamaya çalışmaktadır.

Bilimin doğası konusu, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de öğretim programlarında ve akademik çalışmalarda sıklıkla yer verilen bir konu olmuştur. Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda; öğretmenlerin, öğretmen adaylarının, öğrencilerin bilimin doğasına ilişkin görüşleri tespit edilmeye ve geliştirilmeye çalışılmıştır (İnce ve Özgelen, 2015). Bilimin doğası alanında yapılan çalışmaların betimsel olarak değerlendirilmesi, konuya ilişkin yapılacak araştırmalara ve fen öğretim programlarına katkı sağlayacaktır. Bilimin doğası hakkındaki çalışmaların betimsel olarak incelendiği çeşitli çalışmalar alanyazında yer almaktadır (Ayvacı ve Akdemir, 2017; İnce ve Özgelen, 2015). Fakat literatürde son yıllarda yapılan güncel çalışmaları kapsayan bir araştırma yer almamaktadır. Bu doğrultuda çalışmada, ülkemizde 2010-2020 seneleri arasında yapılan yüksek lisans ve doktora tezleri farklı değişkenler açısından incelenmiştir. 

Araştırma Yöntemi

Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmalar, çalışılan olgu veya konu hakkında derinlemesine bilgiler sunan bir araştırma yöntemidir. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi ile çalışma yürütülmüştür. Doküman incelemesi, basılı ve elektronik belgeleri ayrıntılı şekilde sistematik olarak incelemek amacıyla kullanılmaktadır. Çalışma kapsamında, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Tez Merkezi web sitesinden “bilimin doğası” anahtar kelimesi ile arama yapılarak yüksek lisans ve doktora tezlerine ulaşılmıştır. 2010 ve 2020 seneleri arasında 82 yüksek lisans ve 35 doktora tezine erişilmiştir ve  ulaşılan toplam 117 tez çeşitli değişkenler açısından analiz edilmiştir. Veri analizi olarak betimsel içerik analizi tercih edilmiştir. Betimsel içerik analizi; belirli bir konu üzerinde yapılan araştırmaların çeşitli değişkenlere göre incelenip konu eğilimlerinin ve araştırmaların sonuçlarının tanımlayıcı bir boyutta değerlendirilmesini içeren sistematik bir çalışmadır (Çalık ve Sözbilir, 2014).

Çalışmaya dahil edilen tezler, literatürde kullanılan değişkenler de göz önüne alınarak (Ayvacı ve Akdemir, 2017; İnce ve Özgelen, 2015) değerlendirilmeye alınmıştır. Analiz sürecinde yer alan değişkenler; tezin türü (doktora veya yüksek lisans), yayın yılı, amaç, yöntem, çalışma grubu (örneklem) ve kullanılan veri toplama araçlarıdır. İncelenen tezler, ilgili değişkenler doğrultusunda kategorilere ayrılarak kodlamalar yapılmıştır. Değişkenler ve incelenecek tezler belirlendikten sonra kodlamalar her iki araştırmacı tarafından birbirinden bağımsız olarak tamamlanmıştır. Kodlayıcılar arası güvenirliği sağlamak ve arttırmak için “müzakere edilen anlaşma” yaklaşımı ile araştırmacılar bir araya gelerek farklı kodlamaları incelemişler ve kodlamalar üzerinde ortak bir fikir birliğine varmışlardır. Veri analizi, frekans ve yüzde hesaplamaları yapılarak tamamlanmıştır.

Beklenen/Geçici Sonuç

Çalışmanın bulguları, ülkemizde son 10 yılda bilimin doğası konusunda gerçekleştirilen yüksek lisans ve doktora tezlerine ilişkin veriler sunmaktadır. Ülkemizde bilimin doğası alanındaki tezlerin çoğunlukla yüksek lisans tezlerinden oluştuğu tespit edilmiştir. Sene bazında ortalama olarak 12 tezin yayınlandığı ve en fazla sayıda tezin 2019 yılında basıldığı tespit edilmiştir. Tezler, amaçları açısından incelendiğinde, bilimin doğasına ilişkin görüşlerin tespiti ve görüşlerin doğrudan yansıtıcı yaklaşım, bilim tarihi ve argümantasyon gibi farklı yöntemlerle geliştirilmesi gibi amaçların yer aldığı görülmektedir. Araştırmalarda genellikle karma yöntem tercih edilmiştir. Çalışma grubu olarak çoğunlukla öğretmen adaylarıyla, ikinci sırada ise ortaokul öğrencileriyle uygulamalar yapıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, lise öğrencileri, öğretmenler ve ilkokul öğrencileriyle çalışmalar yürütülmüştür. Akademisyenlerle ve anaokulu öğrencileri ile yapılan iki adet tez olduğu ortaya konmuştur.  Tercih edilen veri toplama araçları arasında, bilimin doğası görüşlerinin tespiti için kullanılan açık ve kapalı uçlu ölçekler, görüşme soruları, mülakatlar, ders kayıtları (video ve ses kayıtları), başarı ve tutum testleri yer almaktadır. Çalışmanın bulguları doğrultusunda konuyla ilgili çalışan araştırmacılara çeşitli öneriler verilmiştir. Bu öneriler arasında, farklı grupların (örneğin bilim alanında çalışan akademisyenler) bilimin doğası görüşlerinin araştırılması ve sosyobilimsel konular ve son yıllarda önerilen aile benzerliği yaklaşımı gibi farklı yaklaşımlarla katılımcıların görüşlerinin geliştirilmesi yer almaktadır.