Tüzel Kişilik Penceresinden Anonim Ortaklık Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 20 - 22 Temmuz 2020, ss.575-610
Lafzı itibariyle sadece pay sahiplerinin aldığı kâr payı ve hazırlık devresi faizi ile yönetim kurulu üyelerinin aldıkları kazanç paylarını, o da haksız ve kötüniyetle alınmış olmaları şartıyla, iadeye tabi tutan TTK m. 512, eTTK m. 473 ile ufak ifade farklılıkları dışında özdeştir. eTTK m. 473’ün mehazı ise, İsviçre’deki CO art. 678’in 1936 versiyonudur; yani TTK m. 512 kökenlerini seksen dört yıl öncesinde bulmaktadır. Anılan düzenleme İsviçre kanun koyucusu tarafından 1991’de revizyona tabi tutulmasına karşılık söz konusu değişiklik, Türk kanun koyucusu tarafından dikkate alınmamış; pek çok noktada çağı yakalayan TTK, kârdan haksız şekilde elde edilen menfaatlere karşı önlem alma ve bunların şirkete iadesi noktasında çağın oldukça gerisinde kalmıştır.
Anonim şirketler hukukunun en önemli ilkelerinden şirket
malvarlığını korumaya yönelik oldukça etkili bir araç olabilecekken çok dar
kalıplara sıkıştırılmış TTK m. 512, günümüzün dünyasında anonim şirketlerin içinde
ve etrafında gelişen hukuki ve ekonomik ilişkilere yönelik çözümler sunmaktan
çok uzaktır. Ülkemizde halen şirketlere hakim pay sahibinin kasası olarak bakıldığı
ve etkin bir denetimin hayata geçirilemediği göz önüne alındığında şirket
kârını dışarıya aktarmadaki kolaylık, sorunu daha da derinleştirmektedir.
Hüküm daha ilk bakışta, pay sahiplerinin, intifa senedi
hamillerinin, yönetim kurulu üyesi sıfatını haiz olmayan yöneticiler ile fiili
organların -hatta bu sayılanların kontrol altında tuttukları kimselerin- kârdan
elde ettikleri menfaatlerin akıbetinin ne olacağı sorusuna yanıt vermemektedir.
Bunun yanında iade için kötüniyetin hiçbir esnemeye meydan vermeyecek şekilde
aranması ve kanıtlanmasının arz ettiği güçlük hükmü işlevsiz hale
getirmektedir. Oysa günümüzde İsviçre’de özellikle üst düzey yöneticilere
sağlanan mali menfaatlerin sınırlandırılması ve şeffaf hale getirilmesi
noktasında özel düzenlemelere gidilmekte; CO art. 678’in mevcut halinin
geliştirilmesine ilişkin 2007 ve 2017 tarihli Tasarılar çerçevesinde kötüniyet
şartının kaldırılması, iade yükümlülerinin belirlenmesinde kullanılacak
kriterler, sebepsiz zenginleşme ile hükmün ilişkisinin tesis edilmesi ve
zamanaşımı gibi başlıklarda tartışmalar yürütülmektedir. Bu Tebliğ’de mehaz
İsviçre düzenlemelerinin yanında Avrupa Birliği ve Almanya örnekleri de ele
alınarak iade rejimine ilişkin görüşler ve öneriler ortaya konulmaya
çalışılacaktır.