Aktif Yayınevi, İstanbul, 2022
Yeryüzünde yaşayan insanlar; farklı dilleri konuşurlar, ayrı dinlere mensupturlar ve farklı kültürleri vardır. Aynı dil, din ve kültürü paylaşan insanlara millet denir. Milletler, bir coğrafya üzerinde yaşarlar. Bu coğrafya ülkenin ve medeniyetlerin gelişimini, devamını ve ömrünü belirler.
Türkler, tarihin çeşitli devirlerinde çok sayıda hanlıklar, beylikler, devletler ve yüce devletler kurmuşlardır. Türk Devletlerinin ömürlerinin uzun olmasında, üzerinde yaşadıkları topraklarının coğrafyasının etkisi büyüktür. Günümüzde yeryüzünde çok sayıda Türk Devleti vardır. Ayrıca devlet olamayan, sömürge ve azınlık durumunda olan Türkler de bulunmaktadır. Bugün Türk Dünyası’nın coğrafya bütünlüğü, yapay engellerle bozulmuştur. Toprak bütünlüğü sağlanamayan Müslüman Türk Dünyası’nda, gönül birliğinin kurulması en içten dileğimizdir.
21. yüzyıl başında Türk Dünyası Coğrafyası’nda yeni bağımsızlık hareketleri dikkat çekiyor. Özerk Türk Cumhuriyetleri, yeniden yapılanma süreci içine girmiş bulunmaktadır. Tataristan’da, Başkırdistan’da, Çuvaşistan’da, Dağlık Altay Cumhuriyeti’nden, Altay Cumhuriyeti’nde, Saha Eli (Yakutistan)’nde, Tuva Cumhuriyeti’nde, Gagauz Yeri Özerk Türk Cumhuriyeti’nde, Kırım, Batı Azerbaycan’daki ve Kafkaslar Coğrafyası’nda yeni yeni kıpırdanmalar geleceğe yön verecektir.
Gelecek, Türk Dünyası açısından gerçekten önemli ve umut verici. Asya’nın doğusunda yer alan ve okyanusun içinde yer alan dev bir gemi çapasını andıran Çin Halk Cumhuriyeti’nde kıpırdanmalar var. Öyle görülüyor ki Çin Halk Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği gibi parçalanacak ve bölge coğrafyası yeniden şekillenecek. Bu şekillenme süreci içinde, Bağımsız Türk Dünyası’na Doğu Türkistan Türk Cumhuriyeti de katılmış olacaktır.
“Türk Dünyası Coğrafyası” adını verdiğimiz bu eserde, Türk Dünyası önce genel olarak ele alınmış ve daha sonra ülkeler, hatta bölgeler, bölümler ve yöreler ölçeğinde ayrıntılı bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır. Bu eserde, Türk Dünyası ile ilgili dağlarından çöllerine, ikliminden bitki örtüsüne, nüfusundan şehirlerine, madenlerinden sanayisine, ulaşımından ticaretine, iç ve dış siyasetteki konumlarına varana kadar, her konu ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Konular incelenirken önce yakın tarih taraması yapılmış ve Türk Ülkeleri’nin bugüne geliş durumu hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir. Daha sonra tarihsel süreç çerçevesinde geleceğe ışık tutulmaya gayret edilmiştir. Türk ülkeleri ayrı ayrı incelendikten sonra, son bölümünde ise Türk Dünyası’nın Dünya ülkeleri içindeki yeri ve önemi ele alınmış ve Türk Dünyası’nın geleceği hakkında bazı önerilerde bulunulmuştur. Kuşkusuz bu önerileri, bu kadarla sınırlandırmak mümkün değildir. Önümüzdeki yıllarda zaman ve mekân gelişimi çerçevesinde daha farklı öneriler ve görüşler ortaya çıkabilecektir. Bugün mevcut olan ve gelecekte çıkabilecek tüm sorunların, kardeşlik ve dostluk ülküsü ile çözümlenebileceğini, her Türk vatandaşı gibi can-ı gönülden inanmaktayız. Coğrafya “gidilemeyen yerleri gözler önüne getiren bir ilimdir” şeklinde tanımlanır. İşte bu özelliği ile kitabın sayfaları arasında gezinti yaparken okuyucu kendisini Türk illerinde hissedecek ve benliğini kavrama imkânı bulabilecektir. Bu yönüyle de kitabın Türk ülkeleri arasında bilimsel bir köprü oluşturacağı umulmaktadır.
Kitabın Türk Dünyası Coğrafyası tanıtımında katkı sağladığını görmek bizi sevindirmekte, geleceğe umutla bakmamızı sağlamakta ve çalışma azmimizi artırmaktadır. Sevinç, umut ve azmimizin devam etmesini diliyoruz. Türk Dünyası ile ilgilenen tüm okurlara faydalı olacağını ümit ettiğimiz bu eserin, kitap haline getirilip okuyucuya sunulması aşamasında başta Aktif Yayınevi yetkililerine olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkürü borç biliriz.
Türk Dünyası Coğrafyası’nda, kardeşliğin, dostluğun, birliğin ve beraberliğin kurulması ve 21. yüzyılın bir “Türk Asrı” olması en büyük arzumuzdur.