Bu makalede, 1821 yılında Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından İmparatorluk topraklarına katılan Sudan’ın Osmanlı idaresinden adım adım uzaklaşması ve bölgede patlak veren Mehdî İsyanı’nı (1881) hazırlayan süreç ile İngilizlerin bölgedeki politik rolü ve hamleleri ele alınmıştır. Bu bağlamda Sudan’ın stratejik ve ekonomik önemi, Mısır’ın askerî, malî ve ziraî alanlarda gerçekleştirdiği büyük atılımlara sağladığı katkı incelenmiş ve bu süreci yakından izleyen başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin politik tutumlarına değinilmiştir. Kavalalı’nın vefatına (1849) dek, İngilizlerin Mısır ve Sudan üzerindeki hakimiyet mücadelesinde hedeflerini neden gerçekleştiremedikleri ve halefleri döneminde bu siyasî denklemin nasıl değiştiği çok yönlü olarak analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda arşiv belgeleri de dahil olmak üzere Sudan’la ilgili İngilizce külliyatın diplomatik-askerî bağlam dışında politik-ekonomik düzlemde okunduğunda, uluslararası hukuk, serbest ticaret ve hümanizma ekseninde İngiltere’nin öne çıkardığı ticarî tekellerin kaldırılması, insan onuruna yakışmayan bir uygulama olarak Sudan’da köle ticaretinin yasaklanması gibi argümanların, Londra hükümetinin bölgedeki çıkarlarını koruma ve operasyonlarını meşrulaştırma konusunda zamanla nasıl işlevsel bir kaldıraç haline geldiği değerlendirilmeye çalışılmıştır.
In this article, the gradual alienation of Sudan from the Ottoman rule, which was annexed to the Empire by the Egyptian Governor Muhammed Ali Pasha of Egypt in 1821, and the process that led to the Mahdi Rebellion (1881) that broke out in the region, as well as the political role and moves of the British in the region, are discussed. In this context, the strategic and economic importance of Sudan, its contribution to Egypt’s great breakthroughs in military, financial and agricultural fields are examined, and the political attitudes of the European states, especially England, which followed this process closely, are touched upon. This article analyses in many aspects why the British could not achieve their goals in the struggle for sovereignty over Egypt and Sudan until Muhammed Ali Pasha’s death (1849) and how this political equation changed during the reign of his successors. In this context, when the English corpus related to Sudan, including archive documents, is read on a political-economic level outside the diplomatic-military context, it is tried to evaluate how arguments such as the abolition of the commercial monopolies that England highlighted on the axis of international law, free trade and humanism, and the prohibition of the slave trade in Sudan as a practice that does not suit dignity became a functional leverage over time to protect the interests of the British government in the region and legitimize its operations.