ALMAN VE TÜRK HUKUKUNDA ERGİN VEYA KISITLILARIN EVLAT EDİNİLMESİ


Creative Commons License

İnce N.

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.21, sa.Özel Sayı, ss.2357-2393, 2019 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 21 Sayı: Özel Sayı
  • Basım Tarihi: 2019
  • Dergi Adı: Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.2357-2393
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Toplum ve aile yapısında meydana gelen değişiklikler karşısında değişmeyen
en temel duygu çocuk sahibi olmaktır. Çocuk sahibi olmak isteyen ailelerin bu
özlemlerini gidermeye hizmet eden, taraflar arasında hısımlık ilişkisi doğuran,
Roma hukukundan günümüze kadar gelen en önemli kurum hiç şüphesiz evlat edin-
medir. Evlat edinmeye ilişkin hükümler incelendiğinde küçüklerin evlat edinilmesi
ile ergin veya kısıtlıların evlat edinilmesi şeklinde bir ayrım yapıldığı görülmektedir.
Roma hukukundan bu yana erginlerin evlat edinilmesi mümkün olsa da günümüzde
kimi ülkelerde erginlerin evlat edinilmesinin yasaklandığı, kimi ülkelerde ise ergin-
lerin evlat edinilmesinin, küçüklerin evlat edinilmesine kıyasen daha ağır koşullara
bağlandığı görülmektedir. Bunun sebeplerinden biri olarak bu kurumun kötüye
kullanıldığı ileri sürülmektedir. Yasak birlikteliklerin saklanması, vatandaşlık elde
edilmesi, veraset ve intikal vergisinin hiç ödenmemesi ya da az ödenmesi, organ
ticareti, ucuz iş gücü sağlanması, mirasa ilişkin hisselere zarar verme gibi hukuka
ve ahlâka aykırı amaçlara erginlerin evlat edinilmesi kurumunun alet edilebileceği
ileri sürülmektedir. Bu çalışmada aile yapısında meydana gelen değişikliklere rağ-
men ergin veya kısıtlıların evlat edinilmesine ihtiyaç olup olmadığı, ergin veya kısıt-
lıların evlat edinilmesinin kötüye kullanımının nasıl ortadan kaldırılacağı ve ergin
veya kısıtlıların evlat edinilmesinin koşulları İsviçre-Türk hukuku ve Alman hukuku
açısından ele alınarak incelenecektir. Türk hukukunda ergin veya kısıtlıların evlat
edinilmesine ilişkin alt soyun açık muvafaktinin aranması koşulunun 23.11.2016
tarih ve 46/178 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına konu olması da bu konunun
güncelliğini koruduğunu göstermektedir.